Mutluluk ve Zevk – Emre Toğrul

Emre Toğrul

Zevk delilerin mutluluğu, mutluluk bilgelerin zevkidir.

​​​​ Barbey d’Aurevilly

Mutluluğu yersiz heveslerde aramakla başlar,

Mutlulukla zevki biribirine karıştırma denen büyük yanılgı.

Yüzeysel bir sürü zihni ve fiziki durum içinden çıkıp,

Gerçek huzur ve mutluluğa giden yolu keşfetmesi gerekenin,

En büyük defektidir, zevk ile mutluluğu biribirine karıştırmak.

Doğrudan duyusal, estetik ve entelektüel uyaranlardan kaynaklanır,

Zevkin uçar kaçar deneyimli, koşul yer ve şansa bağlı geçiciliği.

Tadıldıkça tükenir zevk, yinelendikçe ezaya dönüşebilir,

Başta serinleten üşütüp dondurmaya başlatır,

Önce ısıtan sonra yakabilir, nefis bir tad iğrenmeye kadar gidebilir.

Mutluluk ise öyle midir, tamamen kendine yönelik bir deneyimdir.

Mutluluğa erişmek içimizde doğan, mutlak dış koşullardan da etkilenen,

Ama zevk gibi asla ona bağımlı olmayan derin duygusal bir dengedir.

Tam tersi, içgüdü ve tutsaklıkla yaptığımız zevk atıştırmaları, çabaları,

Gerçeklikten çok aldatmaca ve yanılsamalara dayanır.

İçinde yaşadığımız çağın fatastik imge dünyasında, biteviye uyarı çukurunda,

Bilinç durumumuzu yapay olarak sürekli zevk ve sevincin itmesine,

Yada sadece beş duyumuzun algıladığı heyecanlara teslim etmek yerine,

Zihnimizi, derin hoşnutluğu arttırmak üzere dönüştürmeye ne dersiniz?

●●●●○○○○●●●●

Öyle bir ikilemler fırtınası ki hayat, o zevk ve sevinç dediğimiz ışıltılar;

Saplantılar, açgözlülük, kaygı ve düşkırıklıklarıyla atbaşı giden bir hal alır.

Bugün geldiğimiz noktada, modern insanın nakaratı oldu yoğun yaşamak.

Kendiyle başbaşa kalmaktan korkan insanların hiperaktif gösterisi oldu,

Anlamı olmasına gerek duyulmayan, pseudo-etkinlik dolu hayatlar.

Debelenelim, uçalım, ses duvarını aşalım, su üstüne yazı yazıp,

Bir de en yüksek noktadayken, onu anılaştırıp kaydedip, paylaşalım,

Sonra, hooop yenisine…

Bizi sarsacak kanımızı donduracak filmler, filmlerdeki gibi heyecanlı aşklar,

Gladyatörü aslanın parçaladığı kavgalar, en uç salgımıza teşni usareler.

Sonra, hooop daha korkuncuna, şiddetlisine, fazlasına…

Amaç mutluluğa, huzura ve dengeye seçenek yaratmak değil aslında,

Tam tersine iyi ve güzel yaşantının kaçınılmaz göstergeleri buymuşçasına,

Bağlanmama ve tutsaklaşmama edimini yok edip,

İç özgürlüğü köstekleyen, mutluluğu zevkin gölgesine sığındıran bir kumpas.

İnsanlar, derin sevinçle geçici uyarılma ile gelen keyif arasındaki farkı,

Yapay neşe ve zevk ile, içsel ve özgeci huzur arasındaki zıtlığı idrak edemiyor,

Üstelik başdöndüren tüketim toplumunun dinamikleri içinde,

Şeytani biçimde sunulan zihinsel uyutulma ve uyarılma ürünlerine koşuyor.

Tüm bu soyut ve somut ürünlerin kullanılmasıyla oluşan,

Kişiyi o an için sorunundan, acısının yükünden, geriliminden kurtaran aura,

Bağımlılık yaratan yapay bir ateşkes gibi, kandırıyor da kandırıyor.

Sonra, hoop herkes nereye oraya, herkes nerede orada, eller havaya…

●●●●○○○○●●●●

Gerçek mutluluk, eylemle bağıntılı olmayan bir varoluş biçimi dostlar.

Bahsolunan zevkin, neşenin, sevincin tersine içimizden doğan,

Derinde bir yerlerde, sınandıkça sürekliliği artan, mizacımıza sıvanan,

Gittikçe daha az enerji ve etkinlikle ulaşılabilecek mucizevi bir his mutluluk.

Zevk gibi doyurulmaz bir yinelenme gereksinimine yol açacak kuşkulara,

Bağımlılık tohumu gibi iç özgürlüğünü köstekleyen saplantılara,

En önemlisi de şeylere ait olmayan bir kavram gerçek mutluluk.

O yüzden mutluluğu sevinçle, neşelenmeyle, hoşnutlukla karıştırmayalım.

Mutluluğu uyarılma, rahatlama, kendinden geçme ve aşırı keyifle bir tutmayalım.

Hele ki hayranlık, onurlanma, yücelme ve şükran duyguları ile hiç benzeşmez o.

Tıpkı doğaya ve bir canlıya acı çektirerek, intikam alarak, aldatarak, ezerek,

Aşağılayıp, dışlayıp, ötekileştirerek başkalarının zararından zevk alabilenlerin,

Diğerlerine sağladığı üstünlüğün coşkusu ve aşırı sevinci asla değildir mutluluk.

Mutluluk, içinde temelleşen yalın kavramlarıyla serpilen, yaygınlaşan,

Gittikçe daha az enerji ve ihtiyaçla süslü dingin bir yürek açıklığıdır.

Mutluluk, insan varlığına en geniş gelişmeyi sağlayan, en küçük birimli duygulanım.

Sürdüğümüz bir zevkten, yada çektiğimiz bir acıdan farklı olarak,

Bizzat kendi elimiz ve zihnimizle yaratabileceğimiz bir duygulanım.

Keşfettiğimiz derin mizacımıza uyum sağladığımız andan itibaren,

Basit, koşulsuz, doymuş ve kararlı bir duyumsama içinde,

Bizi asla terketmeyen, üstelik dışarıya ışıyan bir özgeciliktir mutluluk…