Doğal ateşe yapay ateşle karşılık veren naif düşünceli insanların bağrıdır bu topraklar. Yazın gökteki şöminenin odunu fazla kaçınca kafası kızanların namlusundan çıkan ‘saçma’lıklar, gülüşen emojileriyle gider hedefe… Milyarlarca yıl önce bir doğa olayı sonucu tepemize binen güneşteki yangını söndürmek, elbette topla, tüfekle veya bugünkü teknolojinin herhangi bir unsuruyla mümkün değildir.
Özünde beyaz olan, fakat aramıza giren atmosfer denilen filtrenin etkisiyle sarı sandığımız bu gezegenin dünyamıza sağladığı nice hayati değerler vardır. Bu bağlamda, ondan edindiğimiz ısı, ışık, D vitamini ve diğerlerini ayırıp duruma sanatsal açıdan yaklaştığımızda, süzgeçten geçmiş renklerin nimetleriyle karşılaşırız… Ve bu görsel titreşimleri sanatın dallarında bereketlendirir ruhumuzu besleriz… Sözün özü; silahla ıskaladığımız güneşe paletle, fırçayla tam isabet sağlarız!
***
Saliha Yeşilköy… 1990 yılında Adana Devlet Güzel Sanatlar Galerisi’nde Ressam Mustafa Dulda’nın eğitim verdiği atölyede atmış ilk adımını sanat dünyasına. Devamındaysa, öğrenirken öğretmenin yolculuğu başlamış. Minyatür çalışmalarının yanı sıra naif resimlerini ön plana alan Yeşilköy, 30 kişisel sergi açıp 100 dolayında karma etkinliğe katılmış. Ayrıca, 1998 yılında Ankara merkezli Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği’nin (GESAM) Adana Şube Kurucu Başkanlığını üstlenmiş… Saymakla bitmeyecek kadar çok sosyal çalışmalar gerçekleştiren, ödüller alan Ressam Saliha Yeşilköy, Çukurova’nın vazgeçilmez değerleri arasına adını yazdırmış.
TARZINA DAİR GÖRÜŞLER
Saliha Yeşilköy’ün sanata baktığı pencereyi aralarsak, karşımıza şu ifadeler çıkar:
“ ‘Sanat sanat içindir’ derler. Bense, ‘Sanat kendim içindir’ diyorum. Çünkü sanatı kendim için var ediyor, ona ruh ve şekil verip yönlendiriyorum. Mesela hocalarım bana karışmıyor ve yönlendirmiyorlar. Sen kendini yönlendiriyorsun, bir tarz oluşturuyorsun. Müdahale edersek seni ve sanatını boca ederiz, diyorlar.
Sanata dair arayışlarıma gelirsek… Normalin dışına çıkıp kendi kurallarımı geliştirdim. Naifte perspektif, hacim yok deniyor. Ben bu kuralları yıktım. Hacim vererek perspektif uyguladım… Renklerimi sade yerine üç veya dört çeşit karıştırıp harmanlıyor, hoş bir tarz olarak tuvallerime aktarıyorum.”
SANAT AŞKI
“Hocalarımdan ve üstatlarımdan beğeni, övgü, iyi notlar almaktayım. Bu yolu ve tarzı bırakma diyorlar. Tablolarımın eşi yok; çünkü kompozisyon, renk, tarz bana ait… Ömrüm yettiğince çalışacağım ve üreteceğim… Çünkü sanat benim için aşktır.”