Ne İstediğine Dikkat Et, Gerçekleşebilir? – Emre Toğrul

Emre Toğrul

Ataraksia yani korkudan uzak olmayı sağlayan,
Ya da aponia yani acı hissetmeme işine yarayan,
Transkranial bir magnetik uyarım bulduk deseler,
Merkezi sinir sisteminize bir protez yerleştireceğiz,
Nörouyarım implantlarıyla sizi sürekli uyarıp,
Sürekli mutlu kılacağız deseler, kabul edermiydiniz ?
Nöropsikoloji biliminin ulemaları bir ortam yaratsalar,
Sizi bir tankta, beyninize elektrodlar bağlanmış yatırıp,
Yaşam deneyimlerinizi de önceden planlasalar,
Yaşadıklarınızı gerçek sanacak kadar sahici bir rüyada,
Ömür boyu bağlı kalmak istermiydiniz?
İstemezdiniz değil mi? Ben de istemem.
Tam manasıyla insan olmak için acıya, korkuya da,
Varoluşla ilgili bütün o gizemin bilincinde olmaya,
Ölümlülüğümüzün, hastalıklılığımızın, çaresizliğimizin,
Kısaca yolculuğumuzun farkında olmaya ihtiyaç var.
Ama ne yazık ki, tüm hayatı, kendimiz ve yakınlarımız için,
Mutluluk verebilecek sahip olduklarımızı ıskalayarak,
Mutluluk adına, sahip olmadığımız şeyleri arzulayarak,
Üstelik arzu edilene ulaşınca da, ‘Sıradaki Nedir?’adlı,
İkinci kahredici soruya gark olarak, bitirip gidiyoruz.
Epikürden, Aristipposa, Bantham’dan Pearce’a,
Onca filozofun yaşamdan haz almayı anlatırken zikrettiği,
Mutluluk ayar noktamızla ilgili herşey.
Yoksa hepimiz aynı insanız, etten kemikten…

●●●●○○○○●●●●

Sürekli olarak hayata hazırlanıp, yaşayamamızın,
Şimdinin uzağına sürüklenip, gelecek olanı tahayyülün,
Mütemadiyen sonrakine, sırdakine odaklanmamızın,
En önemli nedeni; mutluluk ayar noktamızla,
Taban duygulanımız arasındaki mesafeyi dengeleyememek.
İngiliz felsefeci David Pearce’ın aykırı eseri,
‘The Hedonistik Imparative’, ‘Hazcı Emirde’ analiz ettiği,
Mutlu duyguları tetiklemenin esenlik hissimiz üzerinde,
Neden uzun süreli etkiler yaratamadığı sorusu,
Tamamen mutluluk ayar noktamızla ilgili.
Mutluluk hissedip, geri taban duygulanıma döndüğümüzde,
Kendimizi alıştırdığımız kazanılmış mutluluk düzeyine,
Geri sıçramak için bıraktığımız mesafeyle ilgili.
“Herşey” diyor Pearce, “burada devreye giriyor zaten”.
Felsefi açıdan bakıp, filozoflar gibi söylersek çözümü;
Epikür’vari bir tüm ihtiyaçlardan arınarak,
Aristippos’vari en yüksek hazların peşinde koşarak,
Bantham’vari herkesin ortak mutluluğu için çalışarak,
Yada Pearce’vari mutluluk ayar noktasına odaklanarak,
Çözüm üretiyor insanlar mutlulukları için.
Kim ne derse desin, hepimiz bu esenlik hazzının peşinde,
İçgüdüsel, öğretilmiş yada kazanılmış davranış kalıplarımızla,
Koca bir ömür tüketiyoruz.
Daha sürekli, uzun süre ve genellenebilen bir mutluluk için,
Mutluluk ayar noktamızla taban duygulanımımız arası mesafeyi,
En aza indirgemesini işaret ediyor David Pearce.
Diyor ki; ne istediğine dikkat et, gerçekleşebilir…

●●●●○○○○●●●●

Hülasa kelam, tüm filozofların ortak görüşü,
Mutlu olmak için, gerçekleşmesini arzuladığımız şeyin,
Gerçekleştiğinde bizi taşıdığı nokta ile,
Başlangıç noktamız arasındaki açıklığa çalışmak gerek.
Neden bazı kültürlerin taban düzeyleri bu denli yüksek,
Bazılarının mutluluk ayar noktaları bu denli düşük eşikli?
Bazı kültürler, topluluklar, aileler, insan karakterleri,
İnsanları en başta söylediğimiz mutluluk tankları içinde,
Beyinlerine yerleştirilmiş nörouyarım implantlarıyla,
Sürekli mutluluk pompalıyarak mı esen kılıyor?
Tabii ki hayır.
Bu insanların mutluluk stratejilerinin temelindeki taş,
Doğabilecek sonuçları irdeleyebilme yetisi.
Düşünüp, istedikleri şeye yetkin ve layık olmak,
Arzulanan şeyin ise rasyonel ve tekrarlanabilir olması.
Arzulanan ile gerçekleşen arasındaki mesafeyi kısaltırken,
Aynı zamanda ‘’ sırada ne var’’ sorusundan uzak durmak.
Mutluluk ayar noktasının eşiğini yükseltecek ,
Kendisine yeni mutsuzluklar yaratacak hiçbirşeyi,
Arzulamamak, istememek, hayatına sokmamak işin özü.
‘İşte o bazılarının iyi yönettiği süreç bu’ diyor Pearce,
‘Hayat boyu en büyük mutsuzluk kaynağımız bu’ diyor,
‘Gerçekleşmesi sonrası tekrarlanamayan, sıradanlaşan,
Ayar noktamızı bozan, mesafeyi açan, yüzü geriye döndüren,
Ve yolculuğu anlamsızlaştıran arzular’ diyor.
Ama asıl soru, dünyadaki tek yüksek akıllı canlı insanı,
Hergeçen gün sinsi bir ihtiras tuzağının içine çekip,
Ancak hazla ödüllendirildiğinde mutlu olabilen ucube yapan,
Mutluluk ayar noktası manüplasyonuyla nasıl başa çıkacağız?
O yüzden sevgili dostlar, daha kalıcı ve sürekli mutluluk için,
Ne istediğinize dikkat edin. GERÇEKLEŞEBİLİR…