Salgın güncel sanat dünyasını nasıl etkiledi? – Esin İleri

Komet

Esin İleri

Korona virüsü salgınının her alanda etkilerini hissettirdiği bugünlerde güncel sanat nasıl ayakta kalacak? Güncel sanat dünyası bu süreci nasıl yaşıyor ve durumu nasıl tahlil ediyorlar? Geleceğe dair öngörüleri ve temennileri neler? Eda Geçikmez, Ekin Saçlıoğlu, Güneş Terkol, Komet ve Olgu Ülkenciler anlatıyor…

Korona virüsü salgını nedeniyle mart ayından beri müzeler ve galeriler kapandı, sergiler ya iptal edildi, ya ertelendi ya da online olarak gerçekleşti. Bazı ülkeler sanatçılar için acil durum fonları oluşturdu, irili ufaklı destek programları açıklandı. Sanatçılar açısından Türkiye’de yapılmış bir araştırma yok, ama ABD’de toplanan verilere göre ülkedeki sanatçıların %95’inin geliri azalmış, %62’sinin hiçbir gelir kaynağı yok, %66’sı ise yaratıcı işler için ihtiyaç duyduğu malzeme, kaynak ve mekâna erişemiyor. Türkiye’deki durumu analiz edebilmek, sanat dünyasının bu dönemi nasıl yaşadığını ve geleceğe dair tahayyüllerini öğrenmek için sanatçılar Eda Geçikmez, Ekin Saçlıoğlu, Güneş Terkol, Komet ve Olgu Ülkenciler’le konuştuk.

Eda Gecikmez: Online dersler oldukça motive edici oldu. Bu dönem, en azından benim için bir durup sorgulama yapma imkânı da sağladı.

Sizce hem salgın sürecinde hem de yasaklar kalktıktan sonra bizi nasıl bir sanat ortamı bekliyor olacak?

Eda Gecikmez: Eski normale dönmek için herkes elinden geleni yapacak, çünkü en iyi bilinen yer orası. Ama tüm sorunların kaynağı da orasıydı ve bu krizler çağında sürekli sorgulanır hale gelecek. En nihayetinde bir değişim olacak ama bunun hızlı olmasını beklemiyorum. Sanırım öncelikle karşılıklı olarak birbirimizi anlamaya dinlemeye, birbirimizi tanımaya ihtiyacımız var ve sonra da ne istiyoruz, nasıl bir şey istiyoruz bu formülleri oluşturabiliriz. Kısıtlanan fiziki dünya kendini iyiden iyiye dijital ortama açtı. Sergilere, performanslara, arşivlere, konferanslara, basılı kaynaklara online bir şekilde erişebiliyoruz. Burada benim ilgimi çeken şey İstanbul’da olan bir etkinliğe Türkiye’nin her yerinden eş zamanlı bir katılımın gerçekleşebilmesi ve iletişim zemininin ortaya çıkması ve çeşitli olanaksızlıklar yüzünden elde edilemeyen basılı kaynakların dileyen herkese ulaşabilmesi. Burada büyük bir potansiyel yatıyor. Bence bunlar kazanımdır ve sonra da devam etmelidir. Ama bunun yanında bir sanat yapıtının, serginin ya da bir performansın; özellikle dijital ortam için üretilmemişse online deneyiminin sadece bir fikir vereceğini ama bağ kurmada yetersiz kalacağını düşünüyorum, en azından şimdilik.

Ekin Saçlıoğlu: Online sergiler fiziksel deneyimin yerini elbette tutamaz. Üretim tabi ki devam eder, sergilemeler de çeşitli önlemlerle devam edebilir, koleksiyoner isterse her şekilde esere ulaşır. Ama biz zaten uzun zamandır kolay zamanlar geçirmiyorduk. Salgın da üzerine tuz biber ekti. Ülkenin ekonomik gündemi bizi direkt etkiliyor. Ancak şöyle bir sorun var. Sanatçının geçirdiği zor zamanlar koleksiyoner için bir fırsatçılığa dönüşmemeli. Aslında ekonomik krizle beraber bu durum gayet belirgin oldu. Sanatçıyı desteklemek argümanı altında zaten çok uzun süre önce dövizden Türk lirasına dönmüş yapıtlar üzerinden olmadık indirimler talep etmek, yaşamına devam edebilmek, barınma, beslenme gibi minimum ihtiyaçlarını karşılama derdinde olan sanatçının yapıtını yüksek indirimle almaya çalışmak, bir de üzerine çaresizlikten bu şartları kabul etmek zorunda kalmış olan sanatçıya saygı duymamak, açıkçası hiçbir şekilde destek değildir. Böylesi hikâyeler arada kulağıma geliyor ve bunları duymak beni üzüyor. Bu şartlara direnebilecek insan var direnemeyecek insan var.

Güneş Terkol: Salgın sürecinde sanal sanat ortamında Krank Art Gallery kapsamında ” Her Temas Bir İz Bırakır” adlı online karma sergiye katıldım. Konusu pandemi günlerinde mahremiyet üzerineydi. Kısaca serginin sorduğu sorular şu şekildeydi; “Mahremiyetin sağlanmasında en önemli sığınağımız olan evimizde mahsur kalmak mahremiyet algımızı nasıl değiştiriyor, aile, sevgililik ve uzaklık konularında düşüncelerimizi nasıl etkiliyor? Sosyal mesafe zorunluluğu ile yasaklanan dokunma hakkımız hangi anlamlara geliyor?” vb. sorular üzerinden farklı sanatçıların bakış açılarına yer veren sanal bir sergi oldu. Ben de yakın zamanda üzerine eğildiğim sulu boya ve ufak işlerin fotoğrafları ile katıldım. Yine de açılışı ve buluşması olmayan bir gerçekliği vardı ki kalabalık buluşmaları çok özledim. Salgın sonrası kaldığımız yerden devam edeceğimizi düşünüyorum. Aynen değil daha özenli ve dikkatli buluşmalar yaşayacağız. Sonuçta pandemi, bildiğimiz şeylerin su üstüne çıkması için bir vesile oldu. Yaşantımızı ve yaptıklarımızı yeniden değerlendirdiğimiz bir süreçten geçiyoruz şu an.

Yazının devamını okumak için tıklayın