Sahaflar salgından nasıl etkilendi?

Esin İleri

Korona virüsü salgınının her alanda etkilerini hissettirdiği bugünlerde sahaflar nasıl ayakta kalacak? Sahaflar bu süreci nasıl yaşıyor ve durumu nasıl tahlil ediyorlar? Geleceğe dair öngörüleri ve temennileri neler? İbrahim Yılmaz, Kemal Koçak, Oktay Çetinkaya, Özgür Çakır ve Şeref Özsoy anlatıyor…

Korona virüsü salgınıyla birlikte ilân edilen sokağa çıkma yasakları sebebiyle, işe gitmek zorunda olmayan kesim günlerini evlerde geçirdi. Bu süreçte medyada, online kitap satışlarının, hatta okuma alışkanlığının arttığına dair veriler ve uzman görüşleri paylaşıldı. Peki, bahsedilen artış her mecra için geçerli mi, kitap satışları gerçekten arttı mı, sorusunu halihazırda ekonomik sıkıntılarla boğuşan ve yasak sürecinde kepenk indirmek zorunda kalan sahaflara yönelttik.

Sahaflar üzerine farklı bakış açıları mevcut. Bir kesim, sahafların yalnızca nadir belge ve kitap satan, eski Türkçe, Ermenice, Rumca bilmesi gereken kişiler olduğunu, ikinci el kitap satanlara sahaf denemeyeceğini savunuyor. Bu dosyayı hazırlarken sahaf tanımını geniş anlamıyla hem nadir kitap hem de ikinci el kitap arayan, bulan, satan kişiler için kullandık. Niyetimiz kimin sahaf olup olmadığını tartışmaya açmak değil; eski kitap işi ile meşgul olan kişilerin korona virüsü salgını sürecini nasıl geçirdiklerini, dükkânların açılmasıyla beraber nasıl bir tempoya girdiklerini gözler önüne sermek. Bu niyetle çıktığımız yolda Simurg Kitabevi’nden İbrahim Yılmaz, Semerkant Kitabevi’nden Kemal Koçak, Lamelif Sahaf’tan Oktay Çetinkaya, Kediköy Sahaf’tan Özgür Çakır ve Bitap Sahaf’tan Şeref Özsoy ile görüştük. Kendilerine, “Salgın dönemini nasıl geçirdiniz? Çalışmalarınız mevcudu sürdürmek üzerine miydi yoksa geleceğe dönük faaliyetlerde bulundunuz mu? Salgın dönemi yeni bir yapılanmaya yol açtı mı? Yeni dönem sizin için nasıl başladı, bu süreçte nelere odaklanıyorsunuz?” gibi sorular yönelttik.

İbrahim Yılmaz: İnternetten kitap satışlarında ciddi bir haksız rekabet var. Küçük sitelerin de belli başlı büyük sitelerle rekabet etme imkânı yok.

‘KİTAPÇILIK HER HÂLÜKARDA DEVAM EDECEKTİR’ 

İbrahim Yılmaz (Simurg Kitabevi): Simurg’u kısıtlı zamanlarda, sipariş olduğunda açıyoruz. Yaklaşık 3-4 yıldır da dükkân olarak hizmet vermiyoruz, dükkân düzenini bozduk. Eski atmosferimizi kaybettik, eskiden çay içmeye, sohbet etmeye gelirdi insanlar. 2010’da Tarlabaşı’nda Kalyoncu Kulluğu Caddesi’nde bir binanın 4. katına taşındık. Asansör olmadığı için de merdivenden çıkmakta zorlananlar oldu. İnsanlar Tarlabaşı tarafına geçmek de istemiyorlar.

Bu ara satıştan çok alım yapıyoruz. Arz ve talep dengesinde bir bozulma söz konusu. Ekonomik anlamda herkes sıkıntıda. Zaten ülkenin ekonomisi de zor durumda. Kitap alabilecek kadar ekonomik rahatlığı olan insanlar da daha çok yeni kitap alıyor, son çıkanları takip ediyor. Akademisyenlerden, gerçek kitap kurdu insanlardan bahsediyorum.

İnternetten kitap satışlarında ciddi bir haksız rekabet var. Küçük sitelerin de belli başlı büyük sitelerle rekabet etme imkânı yok. Bunun dışında kültür sanat eğitimi yozlaştırıldı ve değersizleştirildi. Okumanın, müzik dinlemenin hayattaki yerini bilmeyen yeni kuşaklar yetişti. Anadilinde okuduğunu anlamayan bir kuşak var. Gençlere kitap satamazsak kime satacağız? Belli bir yaşın üzerindeki okuyucu zaten belli bir doygunluğa ulaşmış durumda. Öğrenciler salgın nedeniyle internet üzerinden eğitim alıyor ama geçen gün okudum yaklaşık yüzde 45’i internete ulaşamıyor. Bu insanlar nasıl eğitim alıyor? Nasıl bir eğitimle kitaba ilgi duyacaklar? Daha doğrusu, kendi eğitim süreçlerini nasıl bir seviyeye taşıyabilecekler?

Bu eve kapanma durumunun sahaflara çok yansıdığını düşünmüyorum. Ben 1986’da başladım, 34 yıldır bu işle uğraşıyorum. Kitapçılık her hâlükârda devam edecektir. Dijitale geçiş olsa bile kâğıt kitapların ömrü devam edecektir. VHS beta kasetlerden şu anda Netflix‘e geldik. Dolayısıyla kitap da böyle bir yere gelebilir ama kitap için bu daha zor.

Oktay Çetinkaya: Şu anda müşteri değil ürün bulmak sorun. İnsanlar eve kimseyi sokmadığı için bu süreçte pek kitap alımı olmadı, hurdacılardan bile bir şey çıkmıyor.

‘MÜŞTERİ DEĞİL, ÜRÜN BULMAK SORUN’

Oktay Çetinkaya (Lamelif Sahaf): Eski kafayla, internetten satış yapmadığım için işlerim 3 ay durdu. Dükkânı 2.5-3 ay hiç açmadım. Ama dükkân evimle aynı sokakta olduğu için her gün gidiyordum. Sokakta, dükkânın önündeki kedilerle vakit geçiriyordum. Dolayısıyla çok nadir olarak, kazara yolu düşen ya da telefonda soru soran oluyordu ama üç ay hiç çalışmadım diyebilirim.

İnternet döneminde yaşıyoruz, sahaflar olsun, yeni kitap satanlar olsun, bizim camianın %95’i internet üzerinden satış yapıyor. Ben internet satışına hiçbir zaman sıcak bakmadım. Dükkân işlek bir yerde, Beyoğlu’nda olduğu için elden satış bana daha rahat geliyordu. Gelen, gidenim çok oluyordu. İnternetle de çok uğraşmak istemedim; paketleme, kargolama kısmı gözümde büyüyordu. Ama bu salgın sürecinde internet işe yaradı tabii. İnsanlar evden çıkamayınca sahaflar internet üzerinden satış yaptı. Ama sahaf arkadaşlarla konuşuyorum, pek iyi gitmemiş satış işi. Bir ara ben de düşündüm ama internet üzerinden satış yapan siteler komisyonu %12’ye yükselttiler, sattığın kitabın parası eskiden bir günde yatardı, salgınla birlikte on güne çıkardılar. Yine vazgeçtim. Yapılacak tek şey kendi siteni kurup satmak ama onun için de hırsım yok. Benim gibi toplasan 5-10 sahaf vardır internet üzerinden satış yapmayan.

Şu anda müşteri değil ürün bulmak sorun. İnsanlar eve kimseyi sokmadığı için bu süreçte pek kitap alımı olmadı, hurdacılardan bile bir şey çıkmıyor. İnsanlar salgının etkisini üzerinden atabilmiş değil. Mal sahipleri de çok insafsız, haziran ayının başında dükkânın kirasına zam geldi. Benim klasik müşterilerim var. Pazartesi onlar gelmeye başladı. Uzun zamandır sokağa çıkamayan, okuduğu kitap bitmiş olan müşterilerimiz geldi. Her sahafın böyle müşterileri vardır, benim de var. Ama profesyonel müşterilerim hâlâ dışarı çıkmıyor, tedirginler. Bir konu üzerine çalışıyorsa, çok acil bir kitap lazımsa internetten sipariş verip alıyorlar.

Eskiye dönüşün ne kadar vakit alacağı kitap bulmamıza bağlı. Herkesin kendine göre bir müşteri profili var, sahaf arkadaşlarla paslaşarak müşterileri geri çevirmemeye çalışıyoruz. Diğer taraftan insanlar kitapları hurdacılara satıyor artık, bizim toplayacağımız kitabı onlar alıyor ve internetten satıyor. Ya da emekli olunca kendi kitaplarını internet üzerinden satmaya başlıyorlar. Bu tabii ki sahafları sıkıntıya sokuyor.

Yazının devamını okumak için tıklayın