Sistematik Düşünce Tabiatı – Emre Toğrul

Emre Toğrul

Harvard Üniversitesinden bir Bioyokimyacı öğrencilerine;
‘’ Bizim size öğrettiklerimizin yarısı muhtemelen yanlıştı,
Ama ne yazık ki, hangi yarısı olduğunu bilemiyorum’’der.
Modern bilimin sonsuzluğunu vurgulayan,
Aslında sürekli değişen ve evrilen doğrulara atıf yapan bu söz,
Metaforik olarak ölçülemez bir deniz olan cehaletimize,
Ve onun üstündeki güven teşkil etmeyen ada olan bilgimize,
Bir anlamda da, ömrün öğrenip bilmek için kifayetsizliğine taşlamadır.
Öyle ki, insan ırkının bilme yolundaki tarihine bakarsanız,
Sandığımızdan çok az şey bilmemize rağmen taşıdığımız küstahlık,
Aslında cehaletimizin, onu kavrayışımızın çok ötesinde olmasındandır.
İşte bu, bir türlü farkında olup kavrayamadığımız bilgisizlikten kaynaklanan,
Özümüze sinen, bizden çıkan özlere de yapıştırdığımız hatalı aktarımlar,
Birgün yanlışlığın farkına varsak bile artık sökülemez, atılamaz hale gelir.
Doğrunun değişebilirliğine, bilginin belki erişilemeyecek derinliğine,
Bulunulan zaman içinde neyin yanlış neyin doğru olduğunun ayrımına,
En azından vakıf olabilmenin temel gerekliliği,
Şüphe edip sorgulamayı bir avadanlık gibi kullanmaktan geçer.
Elbette düzenli olma arzumuz, doğamızda olan derli toplu,
Sistematize edilmiş, kategorilere ayrılmış, planlanmış, öngörülebilir,
Ve mutlaka ölçülebilir bir dünya yaratma ,
Ve orada güvenle yaşama isteğimiz en doğal hakkımızdır.
Ama her seferinde, bu isteği düzenleyen mevcut düşünme sistemimizin,
Aslında kötü değil, ama ciddi anlamda yetersiz olduğu gerçeğiyle karşılaşırız.
Ancak neyin iyi ve doğru, neyin kötü ve yanlış olduğunu saptamak,
Yine de yetersiz bilgimize ve sınırlarını kavrayamadığımız cehaletimize düşer.
Bugünlerde dünya, topyekün bu anlattığımı yaşıyor dostlar.

●●●●○○○○●●●●

Evrenin bir türlü bitmeyen, sürekli modası geçip dahasını ürettiği,
‘’Tamam bak artık aydınlandık, hele bir soluklanak’’ dediğimizde,
Şıppadanak en cancanlısından nurtopu gibi yenisinin çıktığı,
O meşhur sırları var ya,’’ Evrenin Sırları’’,
İşte onlara vakıf olmanın en geçerli ve pratik yararlı yolu nedir?
Bugün ortaya çıkıp ta, cansızken insan vücudunda canlanan,
Palazlanan hücre taklitçimiz bir virüsün ardında nasıl düşünüyorsak,
Ortaya çıkışını, insan vücuduna zarar verme şeklini, tanımını,
Korunma yollarını, nasıl tedavi edileceğini anlamaya çalışıyorsak,
Bize bilim ve bilim dışı insanların verdiği bilgiyi süzgeçten geçirip,
Aşıyı, bağışıklığı, hijyeni, mesafeyi ve etkilerini sorgulayarak,
Bugün içi olası en doğruyu saptamaya çalışıyorsak,
Yaşamımızın tümü boyunca, her konuda kullanmamız gereken,
Düşünce sistematiği de bu olmalıdır sevgili dostlar.
Bilgiyi, düşünce süzgeci dediğimiz şüphe katmanında damıtan,
Mutlak edinilen ve kanıtlı deneyimlerde ayrıştırıp,
Doğrunun değişebilirliğini, daha doğru yada geçersizliğe evrilebileceğini,
Bunu anlamanın da özgür sorgulamada olduğunu kabul eden bir akıl,
Her koşulda ve sorun karşısında davranışını rasyonel normlarda kullanabilir.
O zaman ne bilgi altında ezilme, ne de cehalet üstüne binip gitme olmayacak,
Kişi bir tür düşünsel, davranışsal ve biyolojik ortak bağışıklığına erişecektir.

●●●●○○○○●●●●

‘Corona virüsten sonra hiçbirşey eskisi gibi olmayacak’ güncel klişesini,
En azından düşünme ve sorgulama sistematiğimize yansıtırsak,
Belki bu karanlık dönemin en faydalı çıktısına ulaşacağız.
Açıkçası, kimse eğitimli doğmaz; her eğitimli insan da,
Hayatının bazı zaman dilimlerinde, bir sürü şey hakkında cahildir.
Dünyamız engin bir yerdir ve uçsuz bucaksız sırlara vakıftır.
Hepimizin cahili olduğu bütünlüklü bilgi alanları vardır.
Bunları listeleyebilseydik, her insana ayrı bir cahillik alanı düşerdi.
Bugünkü kaosta, hepimiz bir yandan hiç bilmediğimiz bir konuda bilgilenirken,
Bir yandan da kavrayışımızın ötesindeki cahilliğimize uzandık.
Ama şunu gördük ki, her yaşanan hakikate ait bilginin mutlak bir temeli var,
Ve bu temelden kaynaklanan büyük bilgiye vakıf yetkin insanların bile,
Bazı noktalarda halen sabırla tecrübe ve yeni veri kazanmaya ihtiyacı var.
Bugün bize düşense, bu süreci içselleştirip sabırla beklemek,
Özümüze sinen, diğer özlere de yapıştırdığımız hatalı aktarımları ayıklayıp,
Nasıl düşünmemiz ve sorgulamamız gerektiğine odaklanmak.
Bundan sonrası için, şu yaşadıklarımızın olumlu bir anlam kazanabilmesi,
Ancak bu ideal yolla mümkün olacak…