Taşköprü’nün orta yerine oturmuş, sırtını taş korkuluğa dayamış, bildiğim ama adını bi türlü anımsayamadığım ezgiyi yineleyip duruyordu. Zurnasından öylesine ahenksiz sesler çıkarıyordu ki ilgimi çekti.
Yanına gidip çömeldim.
Önündeki kutuya biraz para bıraktım.
“Fotoğrafımı mı çekecen?” dedi. ”İzin verirsen” dedim.
Başını salladı.
“Yalnız sana bişey dicem” dedi.
“De”
“Çalim öyle söyleyim”
“Yok önce söyle sonra çal” dedim.
Ceryanı kesikmiş.
“Senin mi?” dedim.
Hayır, evin ceryanıymış.60 lira gelmiş. 20 lira eksiği varmış.
Konuştukça şarap kokan nefesi yüzüme çarpıp durdu.
Önündeki kutuda 20 liradan fazla para vardı.
Sanırım alacağı şaraba yetmiyordu.
——————————————–
Adana / Taşköprü / Aralık 2018