Taşköprü, Kale kapısı ve Adana Kalesi/1833 yılı.. Emel Seçkin

Gravürün olduğu kitapta(Syria, the Holy Land, Asia Minor) resimle ilgili olarak şu bilgilere yer verilmiş: Eski kaleye doğru yarı Asyalı yarı Avrupalı ​​bir kostümle köprüyü geçen birlikler, İbrahim Paşa’nın kuvvetlerinin bir parçasıdır.
Süvari çadırları Sihoun(Seyhan) kıyılarında kuruludur, bu adamların hepsi Fransız subayları tarafından iyi bir şekilde disipline edilmiş (eğitilmiş), liderleri için Suriye ve Küçük Asya savaşlarını cesurca savaşarak kazanmış Nubia ( Mısır’ın güneyinde bir bölge) piyadeleridir.
Seyhan nehri kıyısında eski adını ve durumunu koruyan Adana, antik Sarus, Kilikya’nın büyük bir kısmı da dahil olmak üzere son zamanlara kadar hâlâ önemli bir kasaba ve başkenttir.
Şimdi çevresi ile birlikte İbrahim Paşa’ya bırakılmıştır. Bu şehir eskiden Tarsus’tan sonra Kilikya’da en çok gelişen şehirdi. Modern bir şehirdir, her tarafı dut, şeftali, kayısı, incir, zeytin ağaçları ve üzüm bağları ile çevrili, hafif bir eğime sahiptir. Ağırlıklı olarak Türkler ve Türkmenlerden oluşan nüfus, 28 mil uzaklıktaki Tarsus’un nüfusuna neredeyse eşittir. (30.000’e yakın)
Adana’da antik surların bir kısmı duruyor ve çarşının ortasındaki gösterişli kapı, Türklerin zayıf mimarisiyle canlı bir tezat oluşturuyor. Köprünün yanında, nehir kıyısında, yaklaşık çeyrek mil (402 metre) uzunluğunda, görünüşe göre Muhammedi’lerin (Müslümanların) eseri olan bir kale var. Burada genellikle bir ya da iki tabur konuşlanmış olur. Öndeki köprüden kısmen harap olan kaleye askerlerin bir kısmı giriyor; karşı tarafta süvari kampları var. Adana büyük ve kasvetli bir kasabadır, erzaklarla iyi bir şekilde döşenmiş pazarları vardır. Çevredeki ova verimlidir. ( …. )
Gravür, W. H. Bartlett aittir. 1832-33 yılındaki Adana’yı anlatıyor..