Portre yazılarımda tanıdığım kişileri anlatmaya çalışıyorum.
Önce bir süre düşünüyorum yazmaya karar verdiğim kişiler hakkında, ardından eski bilgilerin, anıların gelip üst üste çoğalmasını bekliyorum. Tayyar’ı yazmaya karar verdiğimde de geçmişten bugüne birlikte geçirdiğimiz yılları düşündüm.
Tayyar Zaimoğlu, Çukurova’da turizmin gelişmesi için çok emek, zaman ve maddi manevi katkı koymuş bir Adanalı.
Çukurova, Ankara, İstanbul’da kamu ve özel sektör dernekleri toplantılarına katılmış, arı gibi çok yoğun çalışmış bir Adanalı.
Tayyar’ın Adana turizmi için çalıştığı dönemlerde ben de yoğun olarak tarım için yerel ve ulusal bazda çalışıyordum. Tabii ki şartlar eşit değildi. Adana tarımın başkenti idi. Tayyar ise bir türlü, ve hâlâ da, bir turizm destinasyonu olamayan Çukurova’yı turizm merkezi yapmaya çalışıyordu.
ÇUKTOB’un kurucularında olan Tayyar Zaimoğlu, tek tek bölgedeki illeri değil de Çukurova’yı bütün olarak ele alırsak ulusal ve uluslararası düzeyde bir turizm merkezi olabileceğimize yönelik vizyonu ortaya koyan ve bu yönde çok çaba harcayan bir Adanalı.
Baraj gölünde yapılan ilk offshore tekne yarışından tutun da yapılan birçok etkinliğe maddi manevi katkı koyan bir Adanalı.
Ziyapaşa Bulvarı’nın bir eğlence merkezi olmasını sağlayan, bulvardaki işletmeleri bir araya getiren derneği kuran ve bugün Şinasi Efendi Caddesi’nin dönüşümünü tetikleyen bir Adanalı.
Efsane kebapçı “Onbaşılar” markası silinip gidecek iken ona sahip çıkarak küllerinden yeniden doğmasını, üstelik göl manzaralı güzel bir tesis olarak doğmasını sağlayan ve Sütiş markasını Adana’ya taşıyan bir Adanalı.
TÜROFED Türkiye Otelciler Federasyonu’nun kurucularından biri ve halen Yönetim Kurulu Üyesi, ÇUKTOB ve TURYİD (Turizm Restaurant Yatırımcıları ve İşletmecileri Derneği) Yönetim Kurulu Üyesi.
Şimdi de ekibe yeni katılan oğlu Kaan Zaimoğlu ile baba oğul birlikte çalışıyorlar.
Yazının sonuna doğru bu soruyu kendime ve Tayyar’a soruyorum: “Bunca yıl uğraştığımız Çukurova turizmi ve tarımı için kurduğumuz hayallerin, içinde bulunduğumuz, çalıştığımız projelerin yüzde kaçını yapabildik? Özellikle de para değilde sadece “zihniyet değişimi” gerektirenlerde ne kadar ilerleme sağladık?”
Benim tarım karnem çok iyi değil.
Turizm tarafında ise; Karnaval’ın vizyonunu Çukurova’ya yayması, Kebap Festivali, Altın Koza, Sabancı Tiyatro Festivali, Uluslararası Mersin Müzik Festivali gibi etkinliklerle Çukurova, turizmde adını duyurma yönünde adım atarken, mevcut konjonktürde ülke turizmi krize girince bundan ciddi şekilde etkilendi.
Geçmişte yapılan tüm çalışmaların, verilen emeklerin elimizde kalan bir tortusu var.
Yıllar boyunca sayısız toplantılarda masalarda konuşulan projeler… bu kadar emek… Ne kadar yol aldık, diye sorduğumda Tayyar, “Bu günlere gelmemize o emekler vesile oldu” diyor. Bardağın dolu tarafına bakıyor
Bense boş tarafına bakarak
Geçmiş yılları iyi değerlendiremedik daha iyisini yapmalıdık diye düşünüyorum.
Bugüne dair birliktelik, ortak aklı bulma yolunda ise:
Bu şehrin dokusuna sinen, içinden çıkabilecek sektör kanaat önderlerinin köstek yaklaşımını terk edip, destek vermeye başlamadığı, birlikte ortak aklı bulamadığımız sürece Adana’nın duraklama dönemi hiç bitmeyecek.
Kemal Erdoğan