TEFO Mehmet´i tanıdığımda onun “TEFO” olduğunu bilmiyordum. Eski Barajın yanı başındaki lokantasına götürdüğüm yabancı konukların hoşlandığı lokantanın sahibiydi benim için. Kıtır-kıtır lagos tavası çok nefisti.
Adını Vatandaş Gazetesi´nde defalarca okumuştum; Merhum Sabit Hoca´nın (Oktan) hazırladığı spor sayfasında pek sık bahsi geçenlerden biriydi. Aramızdaki yaş farkına karşın bir samimiyet doğmuştu zaten; Mehmet Abi´nin TEFO olduğunu öğrendikten sonra gencecik dostluğumuz Vatandaş Gazetesi´ni okuduğum eski yıllara kadar uzanıp yaşlanıverdi sanki. Soyadının “İkigül”, doğum yılının 1920 ve, konuşmalarında bol miktarda abartı olduğunu da o zaman öğrendim.
Bir gün yine lokantasındayım. Yanımda İtalya´dan gelen iki önemli konuk. Mehmet Abi koca bir tepsi ile masamıza yaklaşıp “Size bunu yaptırayım” dedi. Tepside, yaklaşık 3 kiloluk bir lagos balık vardı. Konukların gözü parladı. Sipariş faslı hemen tamamlandı. TEFO Abi sohbet amaçlı tekrar yanıma geldiğinde sordum: “Mehmet Abi, geçen defa ve ondan öncekinde yediğimiz balıklar ve bugünkü, hepsi birbirinin aynı gibi… Nasıl oluyor, merak ettim”. Gülümsedi ve “Bak yiğenim…” dedikten sonra bakışlarıyla yabancı konukları işaret edip “Türkçe bilmezler deel mi?” dedi. “Bilmezler” cevabını alınca açıkladı. “Aslında beğenerek yediğiniz bizim ırmağın gelebicini (yayın balığı). İyi fark ettin; gösterdiğim lagos belki 6 aydır buzdolabında. Millet gelebicini lagos niyetine seve seve yiyor.”.
Ufak bir açıklama yapmalıyım; o yıllarda akarsularımızda yayın balığı bol bol yakalanabilirdi. Çok ucuz, ama iyi kotarılırsa nefis bir balıktı. Fakir-fukara için iyi bir nimetti. Azaldığı zaman da zengin sofralarının nadide “taam”listesine girdi. Lagos ise zaten çok pahalı ve zor bulunan balıktı. Şimdilerde ise yok denecek kadar azaldı.
TEFO Mehmet artık beni işyerimde ziyaret edecek kadar yakınlaşmıştı. Gençliğindeki spor ve sporculuk karakterinden örnekler verirdi. Sık sık bahsettiği isimlerden Mahmut Ağa (Karabucak), Sabit Hoca (Oktan),Turgay Renklikurt, Ökkeş (Koşkun), Muharrem (Gülergin), Yıldıray Pağda hala aklımda…
TEFO´nun gençlik anılarında çok yoğun biçimde spor var. En çok ta atletizm… Defalarca “Aynı gün sabah koşardık, öğlen yüzerdik, ikindi top oynardık” demişti. Bir de bisikletçi tarafı vardı ve Tarsus-Adana etabında açık ara birinci gelmişti. Yine samimiyete dayanarak o birinciliğini şöyle anlattı:
Yazının devamını okumak için tıklayın