1 Mayıs’lar, yasakları kutlamalarıyla da demokrasinin aynası / Şükran Soner

Ülkemizde ilk 1 Mayıs kutlamaları Osmanlı’nın son yıllarına uzansa da aslında İstanbul’da bile üretimde işçisi kısmen bizden, işvereni yabancı şirketler olunca çok da övünülebilecek bir boyutu yok. 1961 Anayasası, 1973 yasaları ile gelen sendikal haklardan sonra örgütlenmede yaşanan patlamada önce tek başına Türk-İş sonra, sola siyasal açılabilmenin paralelinde DİSK sahnenin içinde yer alsalar da 1 Mayıs’ların kutlanabilmesinde çok gecikme yaşandı. Gerçeğini ararsak Türk-İş içinde sosyal demokrat sendikacılık, DİSK içinde daha bir sol çizgide gelişen sendikacılık örgütlenme sorunlarında özel sektörün duvarlarına çarpmışlardı..

İşveren örgütleri kamuda sendikacılığa itirazsız, ilke olarak AB’ye yetişmek uğruna sendikal hakları kabullenmiş olsalar da kendi işyerlerinde örgütlenmeye sırt çevirmişlerdi. Direne direne özel sektörde sendikalaşma öylesine ağır yükler, çatışmacılıklar üretmişti ki 12 Mart’a gelmeden DİSK’i kapattırma gündemli gece yarısı yasasının yarattığı 15-16 Haziran olayları yaşanmıştı. Aslında 15-16 Haziran büyük işçi patlamasında sayısal olarak Türk-İş üyesi sendikaların işçileri, DİSK üyesi sendikaların işçilerinden çok daha büyük kalabalıkları, katılımları oluşturmuşlardı.. Madalyonun gerçek yüzünde DİSK’e bağlı az işçili sendikaların zorlu direnişleri sayesinde kazanılan işçi haklarının, sözleşme hükümleri ile otomatik Türk-İş üyesi sendikaların işçilerine de hazırdan verilmesi vardı..

Sözün özü ilk toparlanma 1 Mayıs’ı işçi sınıfının bayramı olarak Taksim’de kutlama tarihi 1966 yılına sarkmıştı. DİSK’in çatısı altında kuşkusuz sol toplumsal örgütlenmelerin, siyasal ve meslek örgütleri hepsi bir arada artı Türk-İş’in sol sendikalarından da katılımlar vardı. Şimdiki Gezi Parkı merdivenlerinin dibinde yapılmış tribünde, DİSK’in tüm yönetici kadroları yanında DİSK Başkanı Kemal Türkler, İstanbul Belediye Başkanı Ahmet İsvan eşleriyle birlikte yan yanaydılar.

O görkemli katılımlı ilk bayram kutlaması evrensel, yerel 12 Eylül’e yürünen yolda provokasyon taşlarının örülmesinde görev üstlenmişler sayesinde, çok özel hazırlıklarına karşın kanlı 1 Mayıs 1977 yaşandı. Birinci elden tanıklıklarla bir kez daha çok net olarak söyleyebilirim ki gerekçe yapılan, içinden sol tartışmalar gerçeği ile uzaktan yakından ilişkisi yoktu. Ölümler, silahlı panik yaratma ateşleri, sonuç olarak en çoğunluk, otelin yanındaki yokuştan kaçarken ezilenlerden ölümler olmak üzere, panzerin ezdiği kadın da dahil hepsinin belgeleri sumen altı edildi. 

Yazının devamını okumak için tıklayın