2017 Çukurova Ödülü – Haluk Uygur

Uluslararası Çukurova Sanat Günleri kapsamında bana verilen Çukurova Ödülü’nün en değerli yanı yaşamım boyunca yolumun kesiştiği dostlarımın birlikte başardığımız işleri anlattıkları süpriz bir kitap hazırlanmış olmasıydı.

Bu kitabın içerisinde (60 yıllık hayatımda) bir şehrin turizm kenti haline getirilmesinden, onlarca heykel dikilmesine, bazı toplumsal sağlık sorunların çözülmesinden, genç doktorların eğitimine kadar içinde yer aldığım çalışmaların birlikte çaba sarfettiğimiz dostların ağzından öyküleri yer alıyor. Biraz da benim çeşitli dönemlerde yazdığım yazılar var.
Ancak her zaman destek gördüğüm, birlikte çok önemli projeler ürettiğimiz üretmeye devam ettiğimiz dostum Yaşar Ateşoğlu’nun kısa ama değerli yazısı, bir matbaa hatası nedeniyle kitaba girememiş. Böylece benim için önemli bir eksiklik oluşmuş.
Kitabı edinen arkadaşlarımı bu yazıdan mahrum etmek istemediğim için sizlerle paylaşmak istedim. Eğer yorduysam özür dilerim.


“YAŞAR ATEŞOĞLU 
BAŞLANGICIM SONUMDADIR
İskoçya’da Edinburgh Kalesini gezerken bir arma üzerine kazınmış bir söz sanki beni çarptı ‘’In my end is my beginning’’.
Bu söz 16 yy da İskoçya’da çok çalkantılı bir dönemde çocuk yaşta kraliçe olan 1. Mary diye bilinen Mary Stuart’a aittir. Küçük bir araştırma ile Mary Stuart yada 1. Mary hakkında çok şey bulabilirsiniz. Severek içtiğimiz “Bloody Mary” kokteylinin adının da ondan esinlenildiği söylenir.
Burada beni 1. Mary’den daha çok cümlenin kendisi ilgilendiriyor. ‘’In my end is my beginning’’ ya da Türkçesi ile ‘’Başlangıcım sonumdadır’’.
Adana’yı sevenler kişiliği ile ürettikleri, paylaştıkları ile Haluk Uygur adını bilir, sever. Haluk Uygur ile tanışıklığımız çok uzun yıllara dayanır. Arkadaşımdır, dostumdur, kardeşimdir.
Konu Haluk Uygur olunca bir başka boyuta geçer insan. Tarihler ile sınırlandığı söylenen hayata kaç hayat sığar. Bazılarına hiç, bazılarına ise sayılamaz. Haluk’un kaçıncı doğuşudur bilinmez. Bir başka bakışla yaşam yaptıklarımızla öyküleşir. Kimilerinin yaşamında hiç öykü bulunmaz. Kimilerinin yaşamı öykülerle doludur. Bir bakarsın fotoğraf olur, kitap olur, şiir olur, küllerinden doğar festival olur, aşk olur, sevgi olur. 30*30 pencere olur, isyan olur, haykırış olur. Sağlık olur dokunur insana, hayat verir. Michelangelo’ın parmağı onda. Dokunur insana, dokununca o insan yeniden doğar başka boyutlara ulaşır. 
Ve yine biliyoruz ki; insanın yaşamı ölümle bütünleşir, kimileri de yeniden doğar ölümle. Bir de bu ölümlü dünyada yaşamına birçok doğum sığdırabilenler var. Tamam bitti artık, benden bu kadar, yapılacak bir şey kalmadı derken, yeniden doğar. Doğuma yatar. İçinden şiir geçen, dans geçen sergi olur. Müze olur. Kendi doğumunun ebesi olur. Her karanlıktan bir yeni doğuma, bir yeni aydınlığa çıkar. 
Mary’nin çalkantılı öyküsü ile ilintisi var mıdır bilinmez ama yaşam ayrıntılarla, farklarla, benzerliklerle doludur. Bu da bir başka ayrıntı. Rosslyn Şapeli’ndeki müzik aleti çalan melek heykeller… O dönemde böyle heykeller bir ”trend” miydi, aralarındaki benzerlikler nasıl açıklanır. Mary’nin öyküsü, Edinburg Kalesi, Rosslyn Şapeli. Acaba aynı ustaların elinden mi çıktı, yoksa buranın Rosslyn Şapeli ile bir bağlantısı mı var? Belki hepsi, belki de hiçbiri… Rosslyn Şapeli’ni yapan ustalarn ilham kaynağı Divriği Şifahanesi olabilir mi? Dioskorides kimdir, her bahar yeniden doğan Sümerler bunun neresinde. Arzın dibinden göklere uzanan Aksis mundi nerede, kimdir her sabah gökyüzünü maviye boyayan? 
Belki de hiçiz, hiçbir şey bilmiyoruz, belki de hiçbir şey bilmediğimizi anlayıp sormaya, araştırmaya başladıktan sonra bilmeye başlayacağız. Her şeyi bildiğimizi sandığımızda ise biteceğiz… Evet, başlangıcımız sonumuzda, sonumuz ise başlangıcımızda… 
Yaşam bir kaos. Güzellik bu kaosun içinde açan güllerde. Kendi Afroditini bulup aşık olabilmede. Daha önemlisi aşık kalabilmede. Haluk Uygur olabilmede…
Ne mutlu yaşamına birçok doğum sığdırabilene, kendi doğumunun ebesi olup, yarınlara kalabilene… ”

Sadece etkinlikte dağıtılan ve antika özelliği kazanmasını istemeleri nedeniyle organizasyonun satışa sunmadığı bu kitaptan edinmek isteyen arkadaşlarımla , elimde kalan bir kaç kitabı da paylaşmaya hazırım.
Sevgilerimle… (Haluk Uygur)