Hüseyin Ferhad’ın satırlarında Nuray Hafiftaş’ı anarken

Şurada ne kaldı ki sabaha? Bir kadeh, bir kadeh, bir kadeh daha. Horozlar zırlar sonra, güneş doğar. Süt dökmüş kediye döner bencileyin bar gerillaları. Gemiler limanlara koşar, trenler garlara. Sokaklar ve fabrikalar kuş sesleriyle dolar. Cıgaranı söndür lan. Sıraya gir evlad. Saatin kaç delikanlı? Alelade sorular, banal yurttaşlık hakları. Sahi neydi Gothama’ya göre hayatın global sırları? Nereye gidiyordu İsa Mesih, ümmet-i Muhammed? Hegel neden sırtını dönmüştü aşka ve Tanrı’ya? Sadece Bakunin miydi herkese kafa tutan? Hangi akla hizmet ediyordu Marx ve yoldaşları? Amaaan, bize ne antik ya da antika sorunlardan?                Pikaba bir Nuray Hafiftaş koy. Erisin Adana’nın karı. İstersen Seyyal Taner’den çal. Kirpiler bassın İzmir’i, Ankara’yı. Sen kimsin, ha? Az bulunur cinsten bir saloz. Tam anlamıyla bir şapşal. Dün akşamdan kalma bir hırbo. Uzatma Seyfullah. Hadi bir kadeh daha…

“Şeytan’ı Ağlarken Gördüm” |Hayal Ülkesinin Keşfi, 1995

Hüseyin Ferhad