Onun için ‘emekçi’ de diyebilirdim ama onun belli mesai saatleri olmadığı, 24 saat bilgisayarın başından kalkmadığı için en uygun unvan buydu: Irgat.
Müren Beykan’ın yazısında Sevin Okyay, “Büyümekten korkuyorum” diyor. Hiç korkma, ikimiz de aynı dertten mustaribiz, genlerimiz büyümeye müsait değil.
Aynı çatı altında da olduk Okyay’la, bilimkurgu filmlerinde rastladığımız makineler gibi çalışırdı. Kavrama yeteneğine her zaman hayranlık duymuşumdur.
Sevin Okyay’ın anı/deneme kitabı ‘Ara Sıra ve Daima’yı’ okurken onun bilgiden gelen sevecenliğini düşündüm. Birkaç yıldır Talât Sait Halman Çeviri Ödülleri’nin jürisinde beraber çalışıyoruz. Hangi kitabı ona havale etsek, “Hayır” dediğine şahit olmadım. Ödüle katılan kitaplar arasında Japonca, Çince olduğu için bize iş kalmasın diye şimdi o dilleri öğreniyordur.
Ömrü boyunca beynini süslemekle meşgul olduğu için harici süslemelerden uzak durmuştur. Bu yüzden de üstünün arandığını öğrenen bir arkadaşı, “Seni anarşiste benzetmişler” demiş, bu olayın geçtiği zaman da 54 yaşındaymış.
Yazının devamını okumak için tıklayın