Medyanın ‘sosyal’ haline bilimsel bir bakış.
Yazan Aydın Meral
Yetgül Karaçelik’in kitaplaştırılan tez çalışması “Görsel Kültür ve Fotoğrafın İzinde Instagram”, Notabene Yayınları tarafından yayımlandı. Instagram’ın hayatımıza ne kadar etki ettiğini ve değiştirici olduğunu gösteren bir örnek olan kitap, dünden bugüne değişen hayatı, fotoğrafın tarihi, görme biçimleri ve bakış teorisiyle birlikte işliyor.
Sosyalliği sekteye uğratan sosyal medyanın salt günlük kullanımdan çıkıp akademinin örneklem alanına girmesi, bu alana dair akademik çalışmaların olması gereklidir. Bu bilişimsel sosyal platformların tarihsel oluşumu ve gelişiminin bütünlüklü incelenmesini sağlayan metinlerin üretilmeye başlanması, bu alanlara ilişkin araştırma incelemelerin nesnel alanda değerlendirilmesini de sağlamıştır. Yetgül Karaçelik’in Görsel Kültür ve Fotoğrafın İzinde Instagram adıyla kitaplaştırılan tez çalışması, Instagram’ı görsel kültür ve fotoğrafın tarihsel macerasının izini sürerek mercek altına almış.
İlkin farklı ve yaratıcı düşünen bir zihnin ürünü olarak ortaya çıkan sosyal medya alanları, küreselleşen ve metalaşan iletişimsel bağların esnek, mobile edilebilen ve hızlı yayılan birer nesnesi haline geldiler. Yaratıcısının amaçları arasında tam olarak ne vardı bilemeyiz ama bu mecralar, Führer’in Propaganda Bakanı Joseph Goebbels’in elinde olsa acaba ne amaçla kullanırdı sorusu da zihne takılmıyor değil. Üstelik bakanlığın tam ismi Halkı Aydınlatma ve Propaganda Bakanlığı’ysa…
Sosyal ağların doğrusal iletişim hattını dönüştürüp düzlemsel bir alana yaydığı günümüzde Lan Spalter’in tasarımları, artık salt elit kesimin değil; toplumun tüm sınıfsal katmanlarında ve tüm amaçlar için kullanılmaktadır. Durum bu olunca Instagram’ın tek bir tanıma sığması kapsam geçerliliği sorununu doğurur. İki bin yıl önce tiyatroda doğmuş üç birlik kuralının ya da elli yıl önce basılı gazetelerin bir gün ortadan kalkacağı söylense, sanırım o dönemin en öngörülü kişileri bile buna karşı çıkardı. Ancak günümüzde Instagram –ve öncülleri/ardılları- aile albümlerinde yer alan isimlerin bile yeni kuşak tarafından unutulmasına yol açmış durumda. Çoğu şeyi ortadan kaldırmaya başlayan bu mecraların ve yeni iletişim araçlarının on yıl sonrasında insan ilişkilerini ve gündelik hayatı nasıl biçimlendireceğini kestirmek içinse sanırım temkinli olmak gerek; zira değişimleri çok hızlı ve güçlü. Halihazırda Instagram, yeni bir kültür inşa etmiş durumda ve bu kültürel inşa, görsel kültürün toplumları etkileme/kontrol altına alma dinamiğinden yola çıkılarak gerçekleştirilmekte. Geçmişten bugüne fotoğrafın serüveni Instagram’la birlikte farklı bir boyut kazandı. Görsel Kültür ve Fotoğrafın İzinde Instagram çalışması, bu dönüşümün sosyolojik geçişlerini titizlikle sergiliyor.
Kitabın ele aldığı pek çok başlıktan biri olan gerçeklik ve kurgu arasındaki çizginin silikleşmesi, sanırım en düşündürücü olanlardan. Burada sulandırılmış gerçekliği de bir okuyucu alımlaması olarak not alabiliriz. Çünkü gerçeğin manipüle edilebilirliği, kurgunun gerçek olarak gösterilmesi günümüzde artık çok daha kolay. Öyle ki manipülasyon ve kurgunun şiddetli ve hızlı yayılmacılığı karşısında gerçeğin sesi çok daha güçsüz çıkıyor.
GİTTİKÇE GÜÇLENEN BAĞIMLILIK
Instagram’ın yaygınlaşmasının yol açtığı bağımlılığı da kitaba konu olan verilerden de takip edebilmekteyiz: Gittikçe artan kullanıcı sayısı ve kullanım süresi. Gittikçe güçlenen bu bağımlılık durumu dikkate alındığında, Instagram gibi mecralar ileride televizyonun veliahdı mı olur ya da karanlık güçlerin paramiliter gücü için yeni olanaklar mı sunar; buna benzer soruların cevaplarını bugün tam olarak vermek mümkün olmasa da, sosyal medyanın toplum yararına kullanımının olanakları üzerine düşünenler de az değil. Instagram gibi sosyal medya mecralarının toplumca geniş tabanlı kullanımına dönük olanaklar, biraz da bu mecralar üzerine düşünmemizi sağlayacak akademik çalışmalardan geçiyor. Algoritma tabanlı çalışan bu mecraların büyük bir ticari kullanım alanı sunduğu ve reklam sektörünü de dönüştürdüğü gündelik yaşam tecrübesiyle ve istatistiklerle sabit olduğundan, bu mecraların sadece toplumsal yarar amaçlı değil, ticari kâr güdüsüyle kullanım olanakları da araştırılmakta, sürekli yeni çalışmalarla bu mecraların sınırları zorlanmaktadır.
Yazının devamını okumak için tıklayın