Yalçın Öcal, Adana’da renkli kişilikleri ile iz bırakmış insanların hikayelerini yazıyor

Yalçın Öcal Adana’da renkli kişilikleri ile iz bırakmış insanların hikayelerini yazıyor. Bu gün sizlerle ”Rahim Abi ve Ulus Parkı” yazısını paylaşıyoruz..

RAHİM ABİ VE ULUS PARK

Adana’da eski Vilayet konağının karşısında, Kız Lisesinin de yanında ki Ulus Parkı, bir zamanlar Adananın kalbiydi. Büyükler ve gençler belli saatlerde orada toplanırlar; Tavlalar, Dominolar, Bilardolar ve birazda oyunlar! Oynanır, şakalar yapılır ve oraya devam etmeyen gençlerin kesinlikle sözlerine, laflarına itibar etmezlerdi Adanalılar…

68 Kuşağının her gün buluştuğu bir ölümsüz mekândı orası. İşi olmayan sabahtan gelir, işi olanlar akşama doğru buluşurlardı orada. Sığırcık kuşlarının da eksik olmadığı bir ağaç kümeciğiydi Ulus parkı. Gün boyunca onların uçuşmalarını, daldan dala konmalarını, dalların üzerinde çiftleşmelerini ve insanı dinlendiren ötüşmelerini dinlerdiniz Ulus parkında. Birde onların pislemelerini ve aşağıya düştüğünde, kimin omuzuna, başına düşeceğini hesap edemediğiniz gibi!

Yalnız ünlü şakacımız Vergi Usta derdi ki: “Bu Ulus parkın da ki Sığırcık kuşlarının bokunu, Matkap bile delmez donduğu zaman.”

Gerçekten de öyleydi, eğer bu pisleme omuzunuza gömleğinize düşmüşse, o gömleği eve gidince çıkartıp atın demekti. Çünkü yıkandığı zaman delinirdi o nokta…

Rahim abi işte bu ortamın insanıydı. Halk filozofu gibiydi. Lise ya da Üniversite okumamıştı ama tüm Dünya klasiklerini; Sartre yi, Dostoyevski’yi falan veya tüm Felsefi kitaplarını okumuş ve halada okurdu o yıllarda. Karşılaştığınız zaman koltuğunun altında mutlaka bir kitap görürdünüz.

Rahim Abi hiç çalışmazdı. Hep Ulus parkında otururdu. Eğer çok parasız kalırsa, ilerideki Tatlı imalatçısından bir araba ve bir tepsi “Halka tatlısı” alır ve Ulus parkının girişine, tablasının başına oturur elinde kitabı ile. Gelip geçenler, tatlı alıp yemişse ise atar tablaya parayı ve geçer giderdi…

Rahim Abi Adanalı zenginlerin, zaman zaman sofralarına aldığı, anlattığı olaylara güler eğlenirlerdi. Bazen Bunu alıp İstanbul’a götürürler, yedirip içirirken anlattıklarına veya orada yaşadıklarına, kırılırcasına gülerlerdi. Bir gün:

Ulus parkının “Çolak Yasin” lakaplı işletmecisi; “Rahim abi, bu gün Erketemiz gelmedi, sen gel bize gözcülük yap, içerde biraz oyun oynayacağız!” der. Rahim abi: Hay hay yeğenim der. Ve kapıya oturur, eline alır kitabı dalar gider…

Biraz sonra, bir gürültü patırtıyla kafasını kaldırır ki Rahim Abi: Kulüp basılmış, polisler içeride, her kesin önünde paralar sayılıyor, zabıtlar tutuluyor ve Rahim Abi:

-Pışt pışt Yasin! Basıldık basıldık! Der ve kafasını eğer, yine kitaba dalar gider…

Daha o kadar çok hikâyeleri var ki Rahim Abi’nin, bunların hepsini sırayla anlatacağım…

YALÇIN ÖCAL