Korona virüs Sonrası kitap yayınlandı. Şenol Çarık editörlüğünde hazırlana ve Halk kitabevi etiketiyle Haziran 2020, 408 Sayfa olarak yayınlandı. https://www.halkkitabevi.com/koronavirus-sonrasi
Salgın konusunu ilgilendiren başta sağlık, psikoloji, gıda, sosyal hayta, ekonomi ve geleceğe yönelik dijitalleşme ve çalışma hayatı konularında 18 konuda 18 yazarın görüş ve önerileri içeren kitap çıktı.
Geleceğe ilişkin belirsizlikleri sürdüğü korona günlerinde kitabı derleyen Şenol Çarık’ın önsözünde belirtiği “Salgının, hem dünyadaki hem de ülkemizdeki etkileri, muhtemel sonuçları ve gelecek tahminlerinin yanı sıra çözüm önerileri kitapta sunuldu” diyor.
İçlerinde tanıdığım birçok yazar ülkemizin sağlıklı aydınlık geleceği için çırpınan ve bugüne kadar hiç bir çıkar ilişkisi içinde olmayan fikir emekçisi insanlardan oluşuyor. Kitaptaki bilgiler Dünya’nın ve ülkemizin yaşadığı bu süreçte bilgi birikimleri ekseninde geleceğe ilişkin beklenti ve görüşlerini anlatmalarını çok önemsedim. Yazarları tanıdığım kadarı ile bağımsız kişilikler oldukları için konuları hiç siyasi veya kurumun etkisinden kalmadan objektif olarak konuları irdeledikleri için daha geçekçi bilgi sunduklarını görüyorum. Bütün yazılar anı şekilde objektif bilgi sunmaları ve önerilerde bulunmaları kitabın önemini gözümde daha da anlamlı kıldı. Hepsinin emeklerine sağlık.
Kitapta yer alan konu başlıkları ise şöyle:
-Yeni Koronavirüs-19 Salgını ve Tıbbi/Ekonomi-Politik Yaklaşımlar
-Sağlıkta Sosyalizasyon Nasıl Başarılır
-Pandemi Sonrası Gerçekten Ne Olacak?
-Korona Günlerinde Kamuculuk
-Korona ve Yoksulluk
-Covid-19 Salgını Işığında Ekonomi-Politik ve Bilimsel Çözümlemeler
-Küreselleşme Rüyasının ve Liberal Vaatlerin Çöküşü
-Covid-19’un Çalışma Yaşamına ve Basına Etkileri Üzerine Bir İnceleme
-Neoliberalizmden Sonra: Trumpgiller ve Yeni-Devletçilik
-Covid-19 Pandemisinin Erken Döneminde Türkiye’den Geleceğe Bakış
-Yarından Sonra
-Siyasi Söyleme Bulaşan Koronavirüs ve Mücadele Yöntemi Olarak Sağlık Diplomasisi
-Tanımadığımız Bir Virüs Bize Ne Öğretiyor
-Nüfus Artışı, Küreselleşen Çevresel Sorunlar, Gıda Sağlama Alanlarının Daralması Üçgeninde Koronavirüs Pandemisi
-Toplu Aymazlıktan Covid-19 Kaosuna
-Post Pandemi Dünyasında Dijital Yaşam
-Koronavirüs Salgınının Korku Katalizörü Olarak Medya
-Küresel Salgın ve Kent: Covid-19 Sonrası Kentlerini Düşünmek
Kitap yayınlandığında bu yana vaka sayıları yeniden bütün dünyada artı. İnsanlığın başına gelmiş bu denli küresel bir felaketin halen nereye doğru evirileceği de kestirilemiyor. Tabii bu arada bütün dünyada normalleşmeye geçti ancak sorumluluk bilinci, konunun-sorunun ne olduğu hakkındaki bilgi, kültürel kotlardaki yerleşik değerler ve planlama, önlem alama konularındaki yetersizlikler veya anlayışlardan dolayı maalesef hastalığın yayılımı artma eğiliminde.
Dünyada ve ülkemizde artan salgından ölenlerinde sayısı da hızla artıyor. Dünyada haftada 1 milyon artışla 10 milyonu bulan hasta sayısı ve 465 bin kişide şu ana kadar hayatını kaybetti. Türkiye’de gün itibarı ile 5046 kişi hayatını kaybetti. 193 bin kişi hastalığa yakalanmış. 165 bin kişi iyileşmiş. Ülkemizde ve dünyada günlük açıklanan rakamlar salgının artığını gösteriyor. Buda kaygıları ve belirsizlikleri artırıyor.
Bu arada eğitim ve bilim hayatı felç oldu. Ne olacağını da bilemiyoruz. Ekonomilerin iyi gitmemesi, bazı ülkelerin yöneticilerin salgı hasatlığı ciddiye almamaları beraberinde kaygıları ve güvensizlikleri artıyor. En büyük sorun gıda güvencesi ve bağışıklık sisteminin nasıl sağlanacağı konusu hâllen ciddi sorun. Kimileri için ekonomi ön planda ancak inşaların çoğunluğu için önce gıda geldiğini görüyoruz.
Yaşayarak daha neler göreceğiz, günlük olarak her gün istatistiklere göre düşüncelerimizi oluşturmaya çalışıyoruz. Söz uçar yazı kalır ifadesi ile kitapta bende davet üzerine “NÜFUS ARTIŞI, KÜRESELLEŞEN ÇEVRESEL SORUNLAR, GIDA SAĞLAMA ALANLARININ DARALMASI ÜÇGENİNDE KORONA VİRÜS PANDEMİSİ” başlıklı bölümü yazım.
Kitapta yazdığım konuya ilişkin özet bilgi aşağıda bilginize sunuyorum.
İnsan nüfusu, insanın insan olma süreci olarak kabul edildiği bundan yaklaşık 30 bin küsur yıl öncesinden günümüze ilk defa bu kadar kalabalıklaşarak 7.8 milyarı aşmıştır. Dünya nüfusunun artışının oluşturduğu gıda talebi, barınma ve yerleşim talebi doğa üzerinden ciddi bir baskı oluşturmaktadır. İnsanlık geçirdiği avcı-toplayıcı yapıdan tarım toplumuna, oradan sanayi devrimine ve günümüz iletişim teknolojileri çağına kadar geçirdiği süreçte geliştirdiği ekipman ve teknikler ile üretim kapasitesini arttırdı. İlaçların gelişi yaşamı belirli bölgelerde kolaylaştırabildi. Ancak bu arada nüfus artışına karşın, gıda üretim ortamı olan toprak varlığı büyümediği gibi, insanın amaç dışı toprak kullanımı dolayısıyla tarım alanları azaldı, bitkisel üretim de aritmetik orandan öteye geçemedi. Biyoteknoloji ve nano-teknoloji de gıda üretiminin arttırılmasında beklenilen artışı sağlayamadı. Üretimin arttırılması için kullanılan kimyasal girdilere bağlı endüstriyel üretim ilişkisi gıda kalitesini sorgulanabilir duruma getirdiği gibi, kanser ve benzeri vakaların da arttığını sıkça dillendirir oldu. Dünya nüfusunun yarısından fazlasının yaşadığı Asya’da, özellikle Çin ve Hindistan’da milyonlarca insan günde 2 dolar ile günlük yaşamlarını sürdürmektedirler. Çin’de gıda ihtiyacını sağlamak için insan bünyesinin yeterince adapte olmadığı değişik hayvansal gıdalar tüketilmesi sonrası, insana bulaşan korona virüs salgını bugüne kadar geçilmiş en ciddi pandemiye yol açmışa benziyor. Salgından en çok etkilenen yerlerin başında gelişmiş kapitalist ülkelerin, nüfusun yoğun, nüfusun en yüksek ve sağlık imkânı en az olan insanların olduğu kentlerin etkilendiği görülmektedir.
İletişim çağının sağladığı ulaşım imkânları ile virüsün hızla dünyaya yayılması sonrası bir anda dünya içeriye kapandı ve şu ana kadar 3 milyon 300 binden fazla insan hastalığa yakalandı, 228 binden fazla kişi de hayatını kaybetti. Halen virüse karşı aşı ve ilaç geliştirilmediği için virüs ile mücadelede şimdilik en etkili mücadele yöntemi insandan insana bulaşmanın olmaması için kişinin kendini izole etmesi ve beslenme üzerinden bağışıklık sistemini güçlendirmesidir. Bu süreçte birçok iş kolu durdurulurken, bir tek insanın zorunlu ihtiyacı olan gıda talebi yeniden doğanın ve gıda güvenliliğinin önemini ortaya koymuş oldu.