Hayatının resimli romanını boya ve suyla özetliyor – Kudret Sönmez

Nasıl bir histir, bazılarımız bilmez belki; acar bir yıla, sinemizde birikmiş enerji ve sinerji tohumlarıyla başlamanın keyfini… Emeğe sarılmayı, zamanı eşelemeyi, hayatın çukurlarına dikeceğimiz başarıların kıvancını gönül toprağımızda filizlendirmeyi… Ahengine göre kullanıp renkleri, taşırmadan boyamayı mevsimleri.

Bazen, güneşi bir süreliğine es geçip bütün bulutları toplarız başımız üstünde… Suya renk verenlere göndeririz en ince yağmurları… Islak yürekli figürlere bakıp bakıp, nasıl bir histir mutlaka öğreniriz; beklediğimiz o muhteşem huzurun içimizdeki hangi adresten çıkıp geleceğini. 

***

Hatice Özşahin… 1953 yılında Adana’da gelmiş dünyaya. Liseye kadar süren okul öğrenimini memleketinde görmüş. Sanat sevgisini hayatının bütün dönemlerinde gönlünde biriktiren Özşahin, 1989 yılında resim yeteneğini geliştirmek amacıyla Adana Devlet Güzel Sanatlar Galerisi’nde Ressam Mustafa Dulda’nın oluşturduğu resim ortamına katılmış. Kalemini, fırçasını güçlendiren Özşahin, bu bağlamda desen, yağlıboya, linol baskı, pastel teknikleriyle tanışıp hayatının renkleri arasına karıştırmış. Dört yıllık eğitim sonucunda Kültür Bakanlığı’nın verdiği kurs yeterlilik belgesiyle mezun olmuş. Devamında, birçok akademisyen ve sanat ustasıyla çalışarak eriştiği dalları çoğaltmış. Yanı sıra, seramik alanında da yürek terini akıtıp sanat yelpazesini iyice genişletmiş. Yurt içi ve dışında çok sayıda grup ve karma etkinliğe katılan ressamımız, ayrıca 15 kişisel sergi açmış. Dernek ve diğer kuruluşların verdiği ödüllerle onurlandırılmaksa, sanata dair ihtiyaç duyduğu enerjiyi yükseltmiş.

Ressam Hatice Özşahin, Adana Ressamlar Derneği ve Türkiye Ressamlar Derneği üyesi… 2004 yılında kurduğu özel atölyesi, onun sanatsal mutlulukları misafir ettiği mekân konumunda. Sanırım bu nedenledir ki, boyalarını kâğıt üzerinde yaşartarak renk ve figürlere dönüştürdüğü yöreden çoğu zaman ayrılmıyor. Yani, sanat hayatının önemli bir dilimini ayırdığı suluboya tekniğiyle çalışmalarına devam ediyor… Son zamanlarda gelişen duygu ve düşünceleriniyse şu sözlerle özetliyor:

“Bizi evlerimize kapatan, hayatımızı oldukça kısıtlayan pandemi sürecinde boyalarım, fırçalarım ve diğer malzemelerim en yakın arkadaşlarım oldu… Her sabah uyandığımda aklıma ilk gelen şey, o gün resim kâğıdıma yansıtacağım konu seçimi oluyor. Ve boyamı suyla buluştururken genellikle kentlerin dokusuna, kalabalık caddelere ve insan figürlerine yöneliyorum. Bunun da, virüslerden sakınmadan her yerde rahatlıkla dolaşabildiğimiz günlere olan özlemimden kaynaklandığının farkındayım. Renklerin suyla birlikte resimlerimde kurduğu dostluk, akıp giden zamanımı daha iyi hissetmeme yardım ediyor.”

YENİ ARAYIŞLAR

“Yeni çalışmalarım ve araştırmalarım, daha farklı, özgün teknikler bulup kendimi ileriye nasıl taşırım kaygısıyla gelişiyor… Daha estetik olanı bulmak için resimlerimi sorgularken, aslında kendimi sorguladığımı fark ediyorum. Sanatın daha ilerisi varsa hayatımın neresinde?.. Devamlı bir arayış içinde gezinerek çok daha güzeli yakalamak, benim sanat anlayışımın özetidir diyebiliriz. Her zaman kendimle yarış halindeyim. Bir öncekinden daha iyisini yapabilmek en önemli hedeflerim arasında yer alıyor.”

***

Hayat diyoruz ya dudağımızın en ucuyla mızmızlanarak, aslında yaşamak pek de kolay olmuyor. Biz emek edip uzanmadıkça renklerine, güneş gücenip aramıza kara bulutlar seriyor… Bence yine de her yerde, her nesne ve herkes birkaç yudum renk tatmadan doğru dürüst büyüyemiyor.