Suat Çavuşoğlu – Öldüm Bu Dağların İniltisinden

Ev sahibi ve iki arkadaşı

kış kaçamağı yapıp,

mangal yapmaya Bürücek

Yaylasına gelmişlerdir…

“Vallahi yaylanız çok

güzelmiş!..”

“Ha, evet güzeldir!”

“Sizin yerinizde olsam,

kışın bile burada yaşarım”

“Arkadaşım kış çok çetin

geçer sürekli kalamazsın”

“Olsun, yine de kalırdım”

“Tamam o zaman, vereyim

anahtarı, üç ay kesintisiz

kalacaksın ama!..”

diye iddiaya tutuşurlar…

“Başarırsan sana bir

sürprizim olacak”

(Sanırım bir otomobildi..)

Anlaşırlar…

Burası kış şartlarında

rahatlıkla kalınabilecek,

korunaklı villa tipi bir

evdir. Ev sahibi zengindir,

üç aylık yiyecek, içecek

giyecek stoku yapar ve

Aralık ayı başında

arkadaşlarını evde bırakıp

Adana’ya dönerler…

İlk günler güzel geçer…

kitap okur, yürüyüş ve

bol bol siesta yapar…

Hava kararınca idare

lambasını yakar, erken

yatar. ( o tarihte elektrik

yoktur)

Aralığın ilk karı yağdığında

karda yürüyüş yapmakta,

ama yalnızlık ve ıssızlık

onu ürkütmeye başlamıştır…

Karlar donmaya başlarken

geceleri korkunç fırtınalar

başlar…dışarıdaki fırtınanın

uğultusu, çamlardan çıkan

ıslık sesleri ve aç kalıp evin

yakınına gelen kurtların,

çakalların da ulumalarıyla

geceler kabusa dönmeye

başlar… Endişe, korku,

huzursuzluk ve yalnızlık

uykusuz geceleri birlikte

getirir…

Bu korku ve kabuslar içinde

iki ay bitmiş, üçüncü aya

girmiştir…

Kafayı da yemek üzeredir.

Kendi kendine konuşmakta,

halüsinasyonlar görmektedir.

Bir gece sabaha dönerken

delirmiş bir durumda, koşar

mutfaktan bir bıçak alarak

o çılgın ve korkunç anı

gerçekleştirir! Bileklerini

keserek yaşamına son

verir!..

Üç ay sonunda arkadaşları

gelir, defalarca seslenirler!

Çaresiz kapıyı kırar, içeri

girerler. Arkadaşlarının

cesediyle karşılaşınca

ikisi birden şoka girerler.

Şoktan çıkınca, kapının

arkasındaki yazı onları

bütünüyle şoka sokar…

Yarım yamalak kanla

yazılmış bir yazıdır bu!

“Acıkmadım, susamadım,

öldüm bu dağların

iniltisinden!..

Heyecan ve iddiayla

başlayan bu macera

dramatik bir şekilde

sona ermiştir…

(Söylene söylene gelen bu

öykü tamamen gerçektir.)

Suat Çavuşoğlu

18 Ağustos 2022

Bürücek Yaylası