Siz hiç mektup yazdınız mı? Bizim nesil iyi bilir mektubu, günümüzde ise giderek unutuldu, hele sosyal medyanın devreye girmesiyle tamamen gündemden kalktı mektup. Merak ediyorum hala mektup yazan var mı diye? Postahanelerde resmî evrak dışında mektup yollanıyor mu diye meraktayım. Oysa ne güzeldir mektup, yazmak da almak da ne güzeldir. Önce tarih atılır, sonra başlanır yazmaya, yazının düzgün olmasına çalışılır, sonra imzalanıp zarfa konur, bir de yalayarak pulu yapıştırdık mı bitmiştir yazım işlemi. Ama asıl gönderilen kişi eline alınca başlar heyecan, önce pula ve zarfa bakılır kimden gelmiş diye sonra heyecanla açılır. Sevgiliye yazılmış olanları vardır, uzakta olan sevgiliye ya da yakında olsa bile yüz yüze söylemeye çekinilen sevda sözleriyle doludur. Filmlerde görürdük bir de parfüm sıkılırdı sevgilinin kokusu hissedilsin diye. Ama parfüm olmasa da hep hasret kokar mektuplar.
Nereden çıktı durup dururken bu mektup yazısı diye düşünenleriniz vardır. Bu sene canlarımızın kaybı bizi çok sarstı. Bize hayat veren annelerimizi kaybettik, acıları çok derin. Şükrediyoruz ki ikisi de çok güzel yaşadı, kendilerinin yarattığı bir sevgi çemberi içinde, torun çocuklarını gördüler, bu tesellimiz ama kaç yaşında olursak olalım yaslandığımız omuzlar gitti, çocukluğumuz bitti. Birden büyüdük. İşte bu yazının kaynağı olan mektuplar burada devreye girdi. Anacığımın vefatından sonra üç kardeş Ankara’da büyüdüğümüz eve gittik. Anılar canlandı, sevgi dolu sofraları hatırladık, hem güldük hem ağladık ve ne kadar şanslı olduğumuzu düşünerek bir kez daha şükrettik. Dolapları karıştırırken kocaman bir sarı zarf, içinde iki ayrı zarf bulduk. Bir de liste yapmış anacığımız, mektupların geldiği tarihler ve kimden geldikleri. 40 yıl önceye gittik, ağabeyimin Amerika’dan yazdığı sayfalarca mektup vardı. Birden hatırladım, Amerika’’dan mektup geldi mi tüm aile toplanır, hep birlikte heyecanla okurduk mektupları. ….(devamı yorumlarda)