Ayhan Tinin: Kültürün mülkiyeti el değiştiriyor!

Bugün IBC’de (International Broadcasting Convention) okuduğumuz bir haberle güne başladık: Warner Bros Discovery, Paramount’un teklifini reddetti. WBD Yönetim Kurulu hissedarlarını Netflix’e yönlendiriyor.

Haber şöyle devam ediyor: Peter ve Sarandos, ‘Hollywood’un en ikonik stüdyolarından birini güçlendiriyor, işleri destekliyor; film ve TV yapımı için sağlıklı bir gelecek sağlıyoruz’ dedi.

IBC, konusunda en ciddi kaynaklardan biri olduğuna göre habere inanmakta bir sakınca yok.

Ancak Netflix eş Ceo’larının söylediklerine gelince WBD’yi büyüteceğizfilan gibi… Ört ki ölem!

Yanıtımız çok kısa; yerse!

Biri ‘seni kurtaracağım diyorsa hemen kaç!

Bu satın alma olayı, sıradan bir Wall Street haberi değil.

Kültürel mülkiyetin dünyada el değiştirmesiyle ilgili son yıllarda atılan en büyük adım.

Siz bu sinema yasasını çıkartırsanız, ben de sizin tekstil ürünlerinizde kotayı daraltırım!..ABD Başkanı George Bush, bunu Turgut Özal’a söylediğinde 80’li yıllardı… Sonunda Türk filmlerinin dağıtıma çıkamaması ya da gösterim ayağı bulamamasına kadar geldi konu…

Ardından Türkiye’de de Yeşilçam’dan Beyazcama bir değişim başladı. Eğlence sektörünü tröst gibi ele geçiren kurumlar ortaya çıktı.  Hatta bir dönemin en sosyal adaletçileri en büyük tröstler oldular.

Dediler ki; sinemayı da tiyatroyu da sahne şovunu da televizyon programını da her şeyi ama her şeyi biz yapacağız! Yürü dediğimiz fikir üreticisi, yazar, yönetmen, kameraman, oyuncu, senarist yürüyecek, diğerleri kaderine yansın; biz de çok yandık zamanında

Biz yine dünyaya bakalım.

Bugün yaşanan şeyi klasik bir medya konsolidasyonu gibi değerlendirmemeli… Asıl rekabet kim daha çok üretim yapacak; Netflix ve WBD birlikteliğinden hangi ürünler çıkacak değil.

Asıl mesele; kim daha çok bilinç alanını, dünyada en çok insan zihnini işgal edecek?

Asıl soru bu!

Dijital platformlar (örneğin Netflix, Amazon, Apple) sinema stüdyolarını (Warner Bros., Universal Pictures, Sony Pictures) üç nedenle satın alıyor veya satın alma baskısına maruz bırakıyor.

Öncelikle Arşiv Gücü… Hikâye geçmişi olmayan bir platform, kültür üretemez. Arşiv = meşruiyet ve kabul demektir. Çünkü Süpermen’in söylediğine inanmaya hepimiz hazırız.

Algoritmik egemenlik de önemli bir kıstas… Artık iyi filmlerin değil, algoritmanın sevdiği filmlerin kazandığı zamanlardayız. İzleyici beğenisi, matematiksel olarak tahmin ediliyor.

Yazının devamını okumak için tıklayın