Bilişsel Esneklik – Emre Toğrul

Emre Toğrul

Kabul edersiniz yada etmezsiniz, handikapımız şu;
Büyüklere saygıyı özgürlüğe, terbiyeli olmayı meraka,
Kurallara bağlılığı yaratıcılığa yeğleyen,
Bu nedenle yenilikçiliğe ve yenilenmeye dirençli,
Çok ilginç bir sosyokültürel bölgedeyiz, coğrafyamızın kaderi,
Ne yapalım, bizim bahtımız da böyle yazılmış.
Yeniliğin getirdiği farklı bakış açıları bizi strese sokar.
Eğitim sistemimizin temelinde kök salmış bu triad,
Merakla keşfetmeyi, özgür ifadeyi, yaratıcılığı öcüleştirir,
Daha kolay ve somut ölçülüp test edilebilen becerileri yeğler.
Oysa, bugünün dünyasının başdöndürücü değişimiyle,
Başa çıkabilecek tek yol ancak BİLİŞSEL ESNEKLİK olacaktır.
Yaşama ve çalışma senaryolarının hızla değiştiği dünyamızda,
Çocuklarımızı yeni senaryolara hazırlayacak öncelik budur.
Gerçekleri öğrenmek, olanı kavramak, kurguyu üretmek kadar,
Deneyimlerimizi hammadde gibi işleyip, olabilecekleri düşlemek,
Aşina olduğumuz ve öngörülebilir bir dünyanın dışına çıkabilmek
Gerçeklerin ötesine uzanma kapasitemizi geliştirebilmek
Ancak BİLİŞSEL ESNEKLİKLE olacaktır.

∞Ω∞

Bakınız, yenilenme gerekliliği modern dünyanın kaçınılmazı artık.
Tarih boyunca yaşadıklarımızdan, tükettiklerimizden, yetinemediklerimizden,
Anlamadık mı hala, kusursuz bir çözüm bulup ona sadık kalınamadığını?
Yeniliğin sonu yok çünkü insan aklı doğru olana değil bir sonrakine takılı.
İnsanın bu denli geleceğe yaslanmasının ardını şöyle bir açıverin,
Beynin alıştığı şeye giderek daha az tepki vermesinin yarattığı atalete dayanan,
Tekrar baskılaması ( repetition suppression) denen kavrama isyanı çıkar.
İlk kez gittiği yolu başlangıçta uzun bulan, sonra gittikçe kısaldığını düşünen,
İlişkilerde, öğrendiğini uygulamakta gittikçe daha az nöral enerji kullanan,
İlk görüşte tüm enerjisiyle algı soğurması yapan beyin,
Öngörülebilir aşinalık elde ettikçe yenilik, yenilenme isteğiyle yanar tutuşur.
Beyin ruhun aksine yenilik arar, güncelleme yapmak ister.
Nöral ağını bir verime, esnek bir verime yönlendirmek ister.
İşte BİLİŞSEL ESNEKLİK’te tam bu noktada gereklidir dostlar.
Geleceğin dünyasında yer alacak, o dünyayı biçimlendirecek insanlar,
Üç temel stratejiyi kazanacak temel eğitimden geçiriliyor batıda.
Olguların orijinal halini değiştirebilecek ölçüde AKIL BÜKÜCÜLER,
Bütünleri parçalarına ayırabilen KAVRAM PARÇALAYICILAR,
Birden fazla kaynağı bir arada kaynaştıran HARMANLAYICILAR,
Gelecekteki hayatımızı kurgulayan yeni yaratıcılarımız olacaktır.
Yakın dünya tarihini şekillendiren fikir, fen ve sanat rönesansçılarından,
Da Vinci den Einstein’a, CERN’den Silikon Vadisi yenilikçilerine kadar,
Yaratıcı stratejileri atfettiğimiz beyinleri ortak özelliği,
Bizim gibi becerilerini beyinlerinin bir bölümünden almamaları,
Beynin tümünü ve tüm uzak nöral ağları aynı anda kullanabilmeleridir.
Yaşam şeklimiz, zaman kullanışımız, geçmişten geleceğe seyahatimiz,
Kısaca hayat dediğimizin içini dolduran herşeyde onların izi var.
Sevgili dostlar, akılalmaz çeşitlilikte bir esnek bir algı gerektiren bu durumun,
Yani, BİLİŞSEL ESNEKLİĞİN yararını farkedebildiğimiz takdirde,
Çocuklarımıza yapılabilecek en büyük zihinsel yatırımı yapmış oluruz.

∞Ω∞

Yaratıcı akılların, farklı düşünme yapılarını betimleyen,
BÜKMEK, PARÇALAMAK, HARMANLAMAK olarak isimlendirilen,
Alışkanlıkları özgünlük aracılığıyla yıkan yaratıcılık edevatlarını,
Bir şekilde çocuklarımızla buluşturmak zorundayız.
Batı eğitim sisteminde, bükme, parçalama, harmanlama üçlüsü,
Beynimizin deneyimini yeni çıktılara dönüştürmede,
Yeni icatların programlanmasında başvurulan temel süreçlerdir.
Eğer çocuklarımıza bırakabileceğimiz en iyi iki mirasın,
‘Kökler ve kanatlar’ olması gerektiğini düşünüyorsak,
Geleceğin; akıl ötesi yenilik ivmeli senaryosunda da rol almaları için,
Birden fazla çözümlü, esnek bir bilişsel eğitim kökünden başlayıp,
Onları bir sanatkar yaratıcılığındaki kadar özgür zihinsel kanatlara,
Bir anlamda kendi tasarlayıp yaratacağı bir dünyaya çıkarmalıyız.
Konumun, sosyal ağlar ve iletişim nedeniyle önemini yitirdiği,
Koruma ve dijital depolama sayesinde zamanın ele geçirildiği,
Bu yeni yaratıcılık ve yenilenme çağında,
Şu anda çevremizi sarmış doğru, mükemmel ya da kural sanılan,
Herşeyi ama herşeyi büken, parçalayan ve harmanlayan beyinlere,
Saygı, tolerans ve destek göstermekten başka çaremiz yok.
Yeni geleceğin merak, yaratıcılık, özgür düşünce ve ifadesinin de,
En az saygıya, terbiyeye, kurallara ve geleneğe uymak kadar,
Takdir edilesi bir bakış açısı olduğu gerçeğini gözardı edersek,
‘Tekrar baskılamasını’ anane sanan bağnazlığa esir olup,
Yeni dünyanın yükselen aklına eşlik edemeyeceğiz dostlarım.