Boyalarını yüreğinin teriyle ıslatıyor – Kudret Sönmez

Havaları anladık da, hayat neden bu kadar sıcak?

Denizlerin göğün yüzünden kopyaladığı mavisi, nehirlerin yeşil kıyafetli turkuazı, bulutsuz gecelerin yıldızlarla bezenmiş laciverti ve aşklarla etiketlenmiş romantizmin tadımlık moru… Bütün bunlara rağmen, neden ve nereye damlar fırçanın ucundaki kızgınlığın kırmızısı?

Bazen boya, suyu teslim aldığı vakit yaşara yaşara yanaşır beyaz ve çıplak resim kâğıdındaki figürlere… Bir an önce söndürmek isterken paramparça ateşleri, evrenin en baba fikirleri dolanır ressamın bileğine, yüreğine.

Ateş ve su… Yakan sıcak, donduran soğuk… Her problemin gerekliliği ve çözümü mutlaka vardır “hayat eşittir sanat” dediğimiz bu âlemde. Körelmiş kaygıların gözlerini açıp olumlayan sanatçı, karanlığın bakışlarını örtmesini de bilir, eğer eylemlerine duygusal aklını ustaca sererse. Hele ki bu ocakta tutuşan ama yanmayan her cesur insan, soluksuz bırakıp darmaduman da edebilir beterin beteri felaketleri.

Sahi… Onca kor ateşi dün’lendirmişken sanatçının bağrı, renkler neden hâlâ bu kadar sıcak diye sormaz mı, şimdiki tarihin soyut art’çıları?

***

Zaman zaman haberlerini alıp sizlerle ulaştırdığımız Çukurovalı Ressam Burhan Özer, virüs ve yangın salgınlarına rağmen öğretmeyi, üretmeyi bırakmıyor… Yıllardır, sanatın ülkemizdeki başkenti İstanbul’da yaşayan ve suluboyanın kitabını yazan Özer, aylar önce nasibini aldığı korona illetini, titizlikle uyum sağladığı tedavi ve güçlü iradesiyle yenmiş, sonra da bir daha görüşmemek üzere hayatının gurbet ellerine teslim etmişti.

Üç bir yanı denizlerle kuşatılmış memleketimizin ıslak bereketini çok iyi gözlemleyip değerlendiren ve bu bağlamda suluboya resim sanatına ömrünü adayan Ressam Burhan Özer, hayatındaki son gelişmeleri anlatırken, direncin gücünü bir kez daha ortaya koydu:

“Şunu biliyoruz ki, pandemi (covid-19) herkesin yaşamında bir dönüm noktası oldu. Hepimizin hayat düzenine vurdu damgasını, aldı özgürlüğümüzün önemli yanlarını, sağlığımızın bir kısmını, coşkumuzu, mutluluklarımızı… Bu doğrultuda ilerlerken, her şeyi yeniden düşünüp hayatımızı, ilişkilerimizi, işimizi, sağlık anlayışımızı ona göre düzenleyerek direnç kazanmayı amaçladık… Hayata ve sanata dair bir bakış açımız var. Belki pandemi sürecinde çok kısa bir es vermek zorunda kaldık. Yine, yeniden toparlanıp sarılmaya başladık işimize, fırçamıza, paletimize. Artık daha hızlı yol almamız lazım kâğıtlar, tuvaller boyu. Biz bilimle, dört elle sarılacağız yaşamımıza, sanatımıza.”

HER ŞEYİN BİR ZAMANI VAR

“Çalışmalarıma şartlar elverdiğince devam etmeye çalıştım. Ama asıl hareket Eylül ayında, atölyemizin yeni döneminde başlayacak… Bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü, insan sosyal bir varlıktır ve öyle yaşamalıdır… Haziran ayında, ArtContract İstanbul Sanat Fuarı’na, OvooArt Sanat Galerisi’yle 130 X 180 cm ebadında iki adet akrilik tabloyla katıldım. ArtBoya standında workshop’um oldu. Büyük boy suluboya kâğıdına yaptım resmi. Fuar, pandemi döneminde adeta can suyu oldu hepimize.

Geçen yıl, ArtAnkara Sanat Fuarı’nda açtığım sergiyi Üstat Etem Çalışkan ziyaret etti… Mart ayında gerçekleşecek ArtContact Ankara (ArtAnkara) Fuarı için çalışma aşamasındayım. Hayata insanlığın yanı sıra sanatçı olarak çapa atılması gerektiğini düşünüyorum… Ayrıca, ArtBoya (PonArt) suluboya blokun üzerine bir resmimi bastı. PonArt Akademi Sanal Sitesi’ndeki sergim devam ediyor… Ve bu güzelim sanat yolculuğu, benim gibi tutkusu olanlar için asla bitmiyor.”

Ve öyle anlaşılıyor ki… Bu mecrada yürek teriyle ilerleyenin dönüşü olmuyor.