ÇDSO’dan 26 Ocak Konseri – Taşar Erkol

Taşar Erkol
Taşar Erkol

Tarih              : 26.01.2018

Yer                 : Büyükşehir Belediyesi

Şef                   : Gints GLINKA

Solist               : Ulaş YURTOĞLU    “Obua d’amore” obua ailesinin obuadan (soprano) daha pes, İngiliz kornosundan daha tiz, mezzosoprano üyesidir. Özellikle bazı barok dönem bestecilerinin eserlerinde kullandıkları tahta üflemeli, çift kamışlı bir çalgıdır.

Program         : S. Barber                   / Yaylı Çalgılar için Adagio Op: 11

  1. S. Bach / Obua d’amore Konçertosu La Majör
    P. I. Çaykovski / Yaylı Çalgılar için Serenat

 

Samuel Barber                          

Doğum: 9 Mart 1910 West Chester, Amerika                        Ölüm: 23 Ocak 1981 New York, Amerika

Müzikte Yeni Romantizm akımının önemli bir öncüsüdür. Hislerle örülmüş müziği gücünü 19. yy. müzik geleneğinin büyük gücünden alır. Bazı çalışmaları önemli ölçüde popülarite kazanmış olup bunlardan en önemli ikisi kaygısız bir Uvertür olan The School for Scandal (Skandal Okulu) (1932) ve ağıtsal yapıtı Yaylılar için Adagio’ dur. (Adagio for Strings, 1936). 1940 yılı sonrası çalışmaları daha çok modern armoni ve puantaja dayalı olsa da, başarılı opera çalışması Vanessa (1952) yüksek derecede duygusal anlamla yüklü olmasıyla anılmaktadır. Adagio for Strings, Bernand Pomerance’ın insanlık onuru temalı Fil Adam (The Elephant Man) adlı tiyatro oyununun David Lynch sinema uyarlamasında etkileyici final müziği olarak da kullanılmıştır.
Adagio for Strings’in dijital bir sürümü 1986 Akademi Ödülü sahibi Oliver Stone filmi Platoon’da da ana tema olarak kullanılmıştır.

 

Yaylı Çalgılar için Adagio Op: 11

“Yaylılar için Adagio” Amerikalı besteci Barber’ ın kendi ilk yaylı çalgılar kuartetinden yaylı sazlar orkestrası için düzenlenmiş bir eserdir. Barber’ ın “Yaylılar için Adagio” ‘su 1936’da bestelediği String Quartet No. 1, Op. 11’in ikinci bölümünden doğmuştur. Özgün biçiminde yer alan zıt karakterdeki ilk bölümü izleyen kısımdır bu ve bunun devamında bu müziğin kısaca yinelenmesi yer alır. Ocak 1938’de Barber parçayı Arturo Toscanini’ ye göndermiştir. Şef ise notaları hiçbir yorum yapmandan geri gönderince, Barber rahatsız olmuş ve şef ile ilişkisini kesmiştir. Ancak peşi sıra Toscanini bir arkadaşları yoluyla notları geri gönderdiğini, çünkü zaten ezberlediğini ve seslendirmeyi planladığını iletmiştir. Denilene göre Toscanini açılış gecesine kadar bir daha notalara göz atmış değildir. Eser ilk kez 5 Kasım 1938’de New York’ta NBC Senfoni Orkestrası ile birlikte Arturo Toscanini tarafından bir radyo yayınında seslendirilmiştir. Besteci parçayı 1967’de, Agnus Dei’de (“Lamb of God”) bir sahne olarak dört kısımlı koro için de düzenlemiştir. Eser, ezgiyi sunan, ters çeviren, genişleten ve adım adım arttıran bir arşe biçimi kullanır. Si-bemol minör ve 4/2 ölçülü bir anahtara sahiptir.

Uzun ve akıcı ezgiler yaylılar korosunun (tüm yaylılar) tüm sesleri arasında özgürce gider gelir; örneğin, Adagio’nun ilk kısmı önce kemanlarla çalınan ana ezgi parçacığıyla başlar, ama bir beşlik aşağıya dönüşle viyolalarca yinelenmesiyle sonlanır. Viyolalar ana ezgi parçacığının çeşitlemesini ikinci kısımda çalmayı sürdürür; bu ve sonraki kısımda ise baslar henüz sessizdir. Genişleyen orta kısım, çelloların ana ezgi parçacığını mezzo-soprano aralığında çalmasıyla başlar; bölümde ilerledikçe, tüm yaylılar en üst oktavlarına kadar yükselirler ve ani bir esi takiben bir fortissimo-forte havasında sonlanırlar. Bir dizi hüzünlü-yaylı eserin bu kısmına bir koda olarak hizmet eder ve bas kısmını yeniden çalar. Son bölümse, ezgili ana parçacığın ikinci kısmının tersine çevrilerek yeniden özgün temanın bir seslendirilmesidir. İlkin unison halde keman ve viyolalarca çalınır; eser kemanların son notayı kısa bir esin sonrasına bırakıp sönümlendirecek şekilde, ezginin ilk beş notasını alto oktavında yeniden seslendirmesiyle biter.

Popülarite ve Etkilenim

  • NBC Orkestrasını yöneten Arturo Toscanini’li 1938 dünya prömiyerinin ses kaydı, 2005’te ABD Kongre Kütüphanesi’nin Ulusal Kayıtlar Dairesinde kalıcı olarak korunacaklar arasına dâhil edilmiştir.
  • Eser Monako Prensi Rainer’in cenazesinde de çalınmıştır. Yaygın inanışın aksine, Franklin D. Roosevelt’in cenazesinde çalınmış değildir, ancak vefatının duyurulması esnasında radyoda yayınlanmıştır. Ayrıca 2001’de Dünya Ticaret Merkezi’ndeki törende 11 Eylül olayının kurbanları anısına seslendirilmiştir.
  • 2004’te, BBC’nin Bugünü programının dinleyicileri, Dido’dan “Dido’s Lament” ‘i, Henry Purcell’in Aeneas’ını, Gustav Mahler’in 5. Senfonisi’nden “Adagietto” ‘yu, Richard Strauss’un Metamorphosen’ını ve Billie Holiday tarafından söylenen Gloomy Sunday’i geride bırakarak Adagio’ yu “gelmiş geçmiş en hüzünlü klasik” seçmiştir.
  • Yaylılar için Adagio çoğu film ve TV müziklerinde de duyulabilir. Bunlar arasında, Oliver Stone’un Oscar-Kazanan filmi Platoon, David Lynch’in 1980 Oscar-adayı filmi Fil Adam ve Jean-Pierre Jeunet’in Oscar-adayı 2001 filmi Amélie vardır.
  • Santa Barbara’ nın Quire of Voyces’ı tarafından yapılan Yaylılar için Adagio’nun Agnus Dei düzenlemesi, Relic Entertainment’ın ilk bilgisayar oyunu Homeworld’de ön plandadır.
  • London Senfoni Orkestrası tarafından seslendirilen bir kaydı, bir süre için, Tunes’ta en çok satan klasik eser idi.
  • William Orbit, Ferry Corsten, Tiësto, Brennan Heart ve Chicago Zone gibi çeşitli günümüz sanatçıları bu eseri Elektronik dans türü için de düzenlemiştir.

 

Johann Sebastian Bach       

Doğum: 1685 Eisennach, Almanya               Ölüm:  28 Temmuz 1750’de Leipzig, Almanya

Bach ailesinin Johann Sebastian’a gelinceye kadar neredeyse tamamı 200 yıldır müzikle uğraşıyor, ailenin adı bilinen en eski üyesi değirmenci Veit Bach çok iyi gitar çalıyordu. Müziği meslek olarak seçen aile giderek genişledi. Almanya’nın neredeyse tüm şehir bandolarında ve kilise korolarında bir Bach’a rastlamak mümkündü. Yılda bir kez bir araya gelen Bach’lar birlikte müzik yapardı. Johann Sebastian Bach, ailesinin soyacağını hazırlamış ve kendinden önceki Bach’ların bestelerini düzenlemiştir. İlk müzik dersini çocuk yaşlarda almaya başlayan ünlü bestecinin ilk öğretmeni Christoph Bach olmuştur. Kent meclisi ve Eisenach düklük sarayında kemancılık yapan Johann Ambrosius Bach ile Maria Elisabeth Lammerhirt çiftinin en küçük çocuğu olan Johann Sebastian Bach, müziğe, babasından aldığı klavsen ve keman dersleriyle başladı. İlk org derslerini, amcası Johann Christoph Bach’tan aldı. 1694’te annesini ve sekiz ay sonra da babasını kaybeden Bach, Ohrdruf’taki St. Michael Kilisesi’nin orgcusu olan en büyük ağabeyi Johann Christoph Bach’ın yanına taşındı. Küçük Bach’a dönemin önemli bestecilerinin eserlerini tanıtan ve klavikord çalmayı öğreten ağabeyi, kardeşinin müzikal gelişimine büyük katkı sağlamıştır. Kusursuz soprano sesiyle 14 yaşındayken St. Michael Okulu’ndan koro bursu kazanan Bach, Lüneburg’a gitti. Burada koroda şarkı söyleyen, org ve klavsen çalan Bach, müziğin yanı sıra tarih, coğrafya, fizik gibi alanlarda da kendini geliştirdi. Bach, 1703’te saray müzisyeni unvanıyla Weimar Dükü Johann Ernst’ in hizmetine girmiş, yedi ay sonra ise Arnstadt’taki St. Boniface Kilisesi’nin orgculuğu görevini üstlenmiştir. Buradaki görevi devam ederken devrin ünlü org virtüözü ve bestecisi Dietrich Buxtehude’yi dinlemek için aylarca Lübeck’te kalan Bach’ın erken dönem eserlerinde, Buxtehude’nin etkisiyle oluşan müzikal temel hissedilmektedir. Bach’ın ustası olduğu Kilise Orgu St. Boniface’ deki işinden memnun olmayan Bach, 1707’de, Mühlhausen’deki St. Blasius Kilisesi’nin orgcusu oldu. Dayısından kalan mirasla maddi açıdan rahatladı ve ikinci dereceden kuzeni Maria Barbara Bach ile evlendi. Çiftin yedi çocuğundan dördü hayatta kaldı ve bu çocuklardan Wilhelm Friedmann Bach ile Carl Philipp Emanuel Bach önemli birer besteci oldu. Mühlhausen’de bir yıldan daha kısa bir süre kalan Bach yeniden Weimar’a yerleşti ve dükün sarayında orgcu olarak görev yapmaya başladı. Bu dönemde yetenekli müzisyenlerle çalışan ve yüksek bir maaş alan Bach, müzikal perspektifini genişletti, Almanya dışındaki bestecilerin eserlerini inceledi.  VivaldiCorelli gibi İtalyan bestecilerin müziği aracılığıyla dramatik açılışlar, dinamik ritimler ve sağlam armonik yapı gibi ögeleri kendi müziğine aktararak, Vivaldi’nin, yaylıları ve nefeslileri çeşitli kombinasyonlarla bir araya getiren konçertolarını klavsen ve org için uyarladı. Bu dönemde, daha sonra “İyi Düzenlenmiş Klavye” adını alan anıtsal eserlerinin parçalarını oluşturan prelüd ve fügler ile büyük oğlu Wilhelm Friedmann için “Küçük Org Kitabı” adlı eserini yazmaya başladı. Bach’ın yaşadığı yıllarda, günümüzde kullandığımız piyanolar henüz yapılmamıştı. Dönemin gözde klavyeli enstrümanı klavsendi. Bach, bugün piyano ile seslendirilen eserlerinin tümünü 17 ve 18. yüzyılda bu çalgı için bestelemiştir. İyi Düzenlenmiş Klavye, günümüzde bile piyano için bestelenen yapıtların temel taşı olma özelliğini korumaktadır. Barok dönemde Almanya’da yapılan bir Klavsen 1717’de Prens Leopold’ un sarayında müzik direktörlüğü görevine getirildi. Bir klavinist olan prensin dini müzikle ilgilenmemesi nedeniyle orkestra süitleri, Brandenburg Konçertoları, keman için sonatlar gibi çalışmalara yöneldi. 1720’de eşi Maria Barbara’yı kaybeden Bach, bir yıl sonra genç soprano Anna Magdalena Wilcken ile evlendi. Çiftin 13 çocuğundan altısı hayatta kalabildi ve Gottfried Heinrich, Johann Christoph Friedrich ile Johann Christian ünlü birer müzisyen oldu. Johann Christian hayatının büyük bölümünde Londra’da yaşamış ve burada Mozart‘la tanışmıştır. Londralı Bach olarak ünlenen Johann Christian’dan çok etkilenen Mozart, ilk senfonilerinde onun eserlerinden esinlenmiştir. Bach, karısının klavsen çalmasını geliştirmek için bestelediği parçaları “Anna Magdalena’ nın Piyano Kitabı” adı altında toplamıştır. Genç kadın, düzgün el yazısıyla Bach’ın pek çok eserini temize çekerek günümüze ulaşmasını sağladı. Gençlik yıllarından beri görme zorluğu çeken Bach’ın gözleri, durup dinlenmeden çalışması sonucu giderek zayıflamaya başlamıştı. Sağlığı 1749’da bozulmaya başlayan ve hayatının son günlerinde tamamen kör olan besteci, 28 Temmuz 1750’de Leipzig’de hayata gözlerini yumdu. Müzik tarihinin en çok eser veren sanatçılarından olan Bach’ın besteci olarak dehası, ölümünden uzun yıllar sonra anlaşılabildi. Aradan geçen yüzyılların ardından Bach’ın eserleri yeni müzik anlayışlarına yol gösterdi. 200 yıldır kendini yenileyen eserler, daha önce fark edilmeyen özellikleri sanatçıya ve dinleyiciye sunuyor. Çok sesli müzik yazma sanatının doruğundaki Bach’ın müziği, kendinden sonra gelen bestecileri derinden etkiledi. Armoni ve kontrpuanı bir arada kullanarak müziğin matematiğindeki mükemmelliği gözler önüne seren Bach’ı çağdaşları Handel ve Telemann’dan ayıran en önemli özellik, halkın beğenisine boyun eğmeden yeni biçimlere yönelmesiydi. Bach, çağın gereklerine takılıp kalmıyor, hoşa gitme endişesi taşımıyordu. Bach’ı klasik müzik tarihinin en büyük bestecileri arasına yerleştiren, kontrpuan tekniğine yatkınlığı, klavyeli çalgılardaki kıvrak doğaçlama yeteneği, İtalyan ve Fransız müziğine duyduğu ilgi ile dini ayinlere içten bağlılığı gibi faktörler olmuştur. Çocukluğundan itibaren eserlerle, müzisyenlerle ve enstrümanlarla yakın ilişki içinde olan Bach, bu durumu iyi değerlendirmiş ve müzik yazma kabiliyetini geliştirmiştir. Müzikal yapısının temeline köklü Alman müzik geleneğini yerleştirmiş, diğer Avrupa ülkelerinin müzik geleneğinden de uzak kalmamıştır. Bach için 1713-1714 yılları dönüm noktası olmuştur. Weimar Saray Orkestrası‘nın İtalyan müziğinin geniş repertuarıyla tanıştığı bu dönemden itibaren Bach’ın eserlerinde dramatik açılışlar, berrak melodik yapılar, enerjik ve ritmik sadelik gibi İtalyan müziğine has özellikler görülmeye başlanmıştır. Bach, kendinden önce yaşayan bestecileri özümseyip, öğrendiklerini geleceğe aktarabilmiş nadir kişilerdendir. Çok sesli müziğin bugün ulaştığı noktada Bach’ın büyük payı vardır.

1977’de fırlatılan Voyager uzay araçlarıyla, dünya dışı akıllı yaşam formlarının ya da gelecekteki insanların bulması niyetiyle uzaya yollanan altın plakta yer alan parçalar arasında, Bach’ın “Brandenburg Konçertosu” da bulunmaktadır. Ünlü müzisyenler, Bach’la ilgili olarak şunları söylemiştir:

  • 27 Ekim 1907’de Leipzig’de doğan org sanatçısı Helmut Walcha“Johann Sebastian Bach, bütün bir evreni gözler önüne serer. İnsan Bach dinledikten sonra, hayatın bir anlamı olduğunu fark eder.”
  • 18 Mart 1844 doğumlu Rus müzisyen, besteci ve müzik eğitimcisi Nikolay Rimski – Korsakov:“Uygar dünyanın müziğinin tarihsel evrimi hakkında hiçbir fikrim yoktu ve tüm modern müziğin her şeyi Bach’a borçlu olduğunu henüz fark etmemiştim.”
  • Klasik dönemin etkili ve üretken bestekârlarından 27 Ocak 1756 doğumlu Wolfgang Amadeus Mozart: “İşte insanın bir şeyler öğrenebileceği bir besteci.”
  • 7 Mayıs 1833’te doğan Alman besteci, piyanist ve orkestra şefi Johannes Brahms: “Bach’ın müziğinde her şeyi bulursunuz.”

La Majör Obua d’amore Konçertosu BWV 1055 eser sayılı 

  1. Allegro
  2. Larghetto
  • Allegro ma non tanto

Obua d’amore Konçertosu’nun açılış hareketi, can veren orkestra ritornello’yla (Birbirine karşı öğeler içeren farklı bölümlerinin dönüşümlü olarak seslendirilmesiyle oluşan tekrar bölümü) başlar, bir katedralin destek sütunları gibi hem yapısını hem de adını verir. Ritornliğin sütunları arasında, köpüklü vitray pencereler gibi, tek alet tamamlayıcı bir amaç geliştirir. Sekiz kademeli blok halinde bulunan düzenli cümleler, bu harekete dans benzeri bir kalite kazandırmaktadır.

Larghetto, neşeli açılış hareketi ile açık renk kontrastı sunuyor. Solist, renk yönünden inen, pasaporta benzeri bir basın üzerinde, zengin bir duygu dolu, hüzünlü bir şarkıyı inceler. (Bu tür müzik, Barok çağın, sanatının derinden etkileyici doğasında esas olarak romantik bir yaş olduğunu hatırlatır.)

Belki de eseri üzerinde modellenen sevinçli final, ilk hareketin dans hareketini ve ruhlarını geri getirir.

 

Peter İlyiç Çaykovski

Pyotr Ilyich Tchaikovsky (Asıl adı)

Doğum: 7 Mayıs 1840 Votkinsk, Rusya        Ölüm:  6 Kasım 1893, St. Petersburg, Rusya

Babası maden ocaklarında müfettiş idi. İyi bir öğrenim gördü ve özel müzik dersleri aldı. Ailesi Petersburg’a yerleşince bu kentte hukuk öğrenimine başladı. 14 yaşındayken çok bağlı olduğu annesini kaybetti ve bu daha sonra eserlerinde bile kendisini gösterecek olan depresif yanının gelişmesine katkıda bulundu.

19 yaşında eğitimini tamamlayarak devlet memuru oldu. 21 yaşındayken Sonradan Petersburg Konservatuvarı’na dönüşecek yeni bir müzik okuluna kaydoldu. 1865 yılında mezun oldu ve Moskova Konservatuvarı’nda müzik öğretmenliğine başladı. Bu kurumda çalıştığı 11 yıl boyunca birçok büyük eser yaratan Çaykovski, ilk defa Alınyazısı adlı senfonik şiirde kendi bestecilik üslubunu ortaya koydu: Tutku ve özlem dolu, küçük şarkıları yeğleyen bir üslup… Eşcinsel eğiliminin dedikodulara yol açmasını önlemek için 1877’de konservatuvardan bir öğrencisi ile evlenen Tchaikovsky’nin bu evliliği çok başarısız olmuş ve intihar girişiminde bulunmasına yol açmıştı. Dokuz hafta sonra eşini ve Moskova’yı terk eden ancak boşanamayan besteci 1878’de varlıklı bir müziksever olan Nadezhda von Meck ile tanıştı. 11 çocuklu bu genç kadın Tchaikovsky’ yi maddi olarak destekledi ancak ilişkileri sadece mektuplaşma yoluyla sürdü, von Meck’ in isteğiyle birbirlerinin yüzünü görmediler. Aldığı maddi destek sayesinde Çaykovski öğretmenlikten ayrılıp kendisini bestelerine verdi. 1878-1885 yıllarını Avrupa-Rusya arasında gidip gelerek geçiren besteci, gittiği ülkelerde orkestralar yönetti. 1891’de ise ABD’ye giderek kendi eserlerinden oluşan dinletiler gerçekleştirdi.
Tchaikovsky, 1875’de ilk kez seslendirilen 1. Piyano Konçertosu ve 1876’da sahnelenen Kuğu Gölü Balesi ile büyük başarı kazanmıştı. En başarılı operası olan Yevgeni Onegin (Opera)’i 1879’da tamamladı. 1880’de 1812 Yılı Uvertürünü yazdı. 1881’de ilk kez seslendirilen Keman Konçertosu zamanla keman dağarcığının en gözde eserlerinden birisi oldu. 5. Senfoni 1888’deki ilk seslendirilişinden itibaren büyük başarı kazandı. 1889’da Uyuyan Güzel balesi sahnelendi. 1890’da yazdığı Maça Kızı, o yıl Çarlık Operaevi’nde sahnelendi. Sanatının doruğuna çıktığı sırada Nadezhda von Meck onu parasal olarak desteklemeyi ve mektuplaşmayı kesti. Ancak Çaykovski beste çalışmalarını sürdürdü ve 1892’de Rusya’da bir turne gezisine çıktı. Moskova yakınlarında bir ev alarak burada Patetik Sonat’ı besteledi, Fındıkkıran Balesi’ni yazmaya başladı. 1893’te kolera salgını sırasında kaynatılmamış bir bardak su içmesi sonucu yatağa düşerek (bir başka iddiaya göre ise bir soylunun yeğeni ile olan ilişkisinden ötürü zehirlenerek veya kendisini öldürmek için arsenik içerek) Petersburg’da öldü. Tchaikovsky, sekiz senfoni, on bir opera, üç bale, üçü piyano, biri keman olmak üzere dört konçerto, üç yaylı dördül, en ünlüsü Andante Cantabile (1. yaylı dördülün ağır bölümü) olan çeşitli oda müziği eserleri bestelemiştir.

Çaykovski Yaylı Çalgılar Serenadı    Do Majör Op: 48

Sonatin formunda

  1. Andante non troppo-Allegro moderato
  2. Vals: Moderato, Tempo di valse
  • Elegie: Larghetto elegiaco
  1. Finale(Tema Russe): Andante-Allegro con spirito

 

Şef Gints GLINKA yönetiminde ÇDSO’nun seslendireceği bu eserle hem âşıklara hem de sanata serenadalar söyleyerek romantik bir akşam sunulacak.