Çukurova’nın kalemi İstanbul’u mesken tuttu – Kudret Sönmez

Bizim kuşağın rotasına ve uğradığı limanlara bakacak olursak, şimdikilerle epey benzerlikler görürüz… Genellikle, 60’lı yılların ötesinde ya da berisinde doğmuş olanlar, daha eski dönemdekilere göre çok hızlı gelişmelerin mucitleri, uyarlayıcıları ve tanığıdırlar. Neyse… Bu konudaki detaylar benim ilgi alanımın değilse de bilgi seviyemin epey dışına çıkar. Onun içindir ki, dikildiğim duraktan sonsuzluğa giden trafiğe dikkatli karışmayı seçerim. Yoksa mutlaka birtakım bilgi yanlışlarına toslar, epey bir zihinsel hasara maruz kalırım.

Ama çizgi ve roman yan yana geliyorsa eğer… Orada durur, suya sabuna dokunur, elimi yüzümü nostalji kokusu sarana kadar yıkarım.

***

Bir vakitler Adana 2. el çizgi roman piyasasının, Saydam Caddesi’ndeki Lüks ve Çelik sinemalarının yan yana, kardeş kardeş seyirci kapma mücadelesine girdikleri sokakta olduğunu baştan hatırlatmalıyım. Satın al, kirala veya değiş tokuş yap… Çünkü orası kendine has kültürü olan bir ekoldü. Yaz mevsimlerindeyse, bu kültürün en kallavi dilimi Ziyapaşa Bulvarı’ndaki büyük havuzun (Atatürk Parkı karşısı) kaldırımlarına taşınırdı. Bu bahsettiğim yerler aynı zamanda panayırları çağrıştırırdı. Sadece Teksas, Tommiks, Zagor, Kaptan Swing, Tarkan, Karaoğlan gibi çizgi romanların 2. ellerini satanlar değil; simitçiler, şalgamcılar, mısırcılar, kaynamış nohutçular, bici biçiciler, eskimocular da ekmeğini arardı bu alanlarda.

KÜÇÜCÜKTÜK BÜYÜDÜK

Ünlü Ressam Burhan Özer’i, Rahmetli Ressam Nevzat Karaduman’ı, Sakallı Celâl’i ve isimlerini hatırlayamayacağım daha nice çizgi roman sevdalısını bu adreslerde tanıdım, arkadaşlık ettim… 70’lerin başlarında 12 – 13 yaşlarında ergenlerdik. O süreçte, romanlardaki çizgilere imrenerek kalemi, kâğıdı, silgiyi, fırçayı, mürekkebi yanımıza alıp büyümeye başka bir boyutta devam ettik.

GRAFİK VE ÇİZGİ ROMAN

Grafiker Ressam Necati Derya’yı da oralarda tanıdım… Fakat asıl dostluğumuz 80’lerde başladı. Hem ünlü bir grafiker hem de iyi bir çizgi romancı olmuştu Necati. Yerel gazeteler için hazırladığı günlük çizgi roman köşeleri ilgiyle izlenirdi. Yanı sıra, başka çizimler de yapardı zamanın medyasına.

UZUN HİKÂYENİN KISACASI

O yıllarda ve sonrasında mesleki olarak ön planda durdu Grafiker Ressam Necati Derya… 1990’ların ikinci yarısından sonra uzunca bir süre görüşüp haberleşemedik. Sonradan duydum ki; Necati Derya, İstanbul’da başarılarını katlamakla meşgulmüş.

Grafiker Ressam Necati Derya’nın dünyasını anlatmakla bitiremem. Onun için ana konuya girip kısa bir özetle tamamlayayım… Daha önce Adana ve Gaziantep’te kişisel sergiler açan arkadaşım, çizgilerin detayına bu defa İstanbul için girdi. 6 Mayıs Cuma günü saat 17.00’de Caddebostan Kültür Merkezi’nde “Çizgilerle İstanbul” başlıklı sergisini açtı. İstanbul’un 1800-1900’lü yıllarını içeren siyah-beyaz fotoğraflardan 41 tanesini özenle seçti. Yine siyah ve beyaza sadık kalarak; çini mürekkebi, çeşitli tarama uçları, fırça ve rapido kalemle bu seçkiyi resmetti. Biraz gravür, biraz çizgi roman tekniğini kaynak alarak çalıştığı tablolar ilgi gördü, beğeni topladı. Sergideki resimleri izleyen sanatseverlerin yüzlerine yansıyan hayranlık ifadeleri, bu etkinliğin hafızalardan uzun süre silinmeyeceğinin işaretiydi. Bu bağlamda, 12 Mayıs’ta sona ermesi planlanan sergi, yoğun talep üzerine 3 gün uzatıldı.

Bu akşam sona erecek etkinlikteki eski İstanbul manzaraları arasına saklanmış Çukurova bereketini belki çok az kişi görebilmiştir. Fakat bir de hissetme durumu var. Eminim tabloları dikkatle inceleyen her sanat dostu, Toros Dağları’nın berisinden giden toprakları, yüreklerinin bir yerinde saklamaya başlamışilardır.