Kim Asıl Dilenci – Emre Toğrul

Kim Asıl Dilenci
Yüzüne kapatılır arabanın camı,
Kaldırımda işgal ettiği yer bir metrekare,
İçleri bir tuhaf eder dilenciler.
Bu sadece acıma ya da inkar değil ama…
Giydiği elbiseler gibi parçalanmış bir duygu bu.
İstenmiyorsun yolların üstünde, camlarda
Sen ürkütüyorsun, senden korkutuyorsun,
Çünkü sen açık açık dileniyorsun. Açık ve açık…
Dünyanın en eski, meslek olmayan mesleği,
Asla kabul edilebilir bir şey değil, AMMA !

Amması şu, dilenci diyor ki:
Ben sizin yaşamak için gerekli saydığınız,
Hiçbir koşulunuzu yerine getirmedim,
Getiremedim, getirebilemedim, getirttirilmedim,
Getirme niyetimi de kaybettim.
O yüzden açık açık itiraf ediyor ve,
“Allah rızası için bir sadaka” istiyor.
Ama oynadığı tiyatro, kostümleri, yüzü,
İnsan ruhunu çelmeye ayarladığı konuşması
Bükük boynu, karşıdakini etkilemiyor çoğu kez.
Bunca role rağmen alamıyor düşündüğünü…
Binyıllardır dilencilik var ve yadırganıyor, niye?
Çünkü insanların en korktuğu şeyi yapıyor.
Açık açık dileniyor, ayan beyan ben zayıfım diyor.
Senin ana ve kara deliğin bu dilenci kardeş.
Asla senin yaptığını tasvip değil bu, AMMA…

Amması şu, bak etrafına, a benim dilencim,
Açık ve açık değil, gizli dilenenlere bak.
Eşinden, komşusundan, dayısından, yareninden,
Devletinden, abisinden, hamisinden dilenenlere bak .
Dileneceksen bunun bir raconu var kardeşim.
Bir; dilendiğini kimse bilmeyecek, dilendiğin bile.
İki; dilendiğini kimse anlamayacak, dilendiğin bile.
Üç; dilendiğinin kimse farkında olmayacak… Sen bile.
Açık açık dilenerek, dilenmez görülen insanların,
Sakladığı ve açığa çıkmasından korktukları şeyi,
Açık etmenin ne alemi var.
Dileneceksen usul usul yanaşacaksın,
Önce hiç dilenmez, dilenene kızarmış gibi yapacaksın.
Sende eksik olanın, onda olduğunu fark ettirmeyeceksin.
Sonra zaten kendiliğinden gelecek sadakan,
Bitmez tükenmez sadakan.
Hem adın dilenciye, sanın pise çıkmaz o zaman.
Hanımefendi, beyefendi olur adın,
Sadık , dürüst, vefakar, erbab, değerli olur sanın.
Senin gibi para dilenenlerde bile vardır içlerinde.
Ama senin gibi küçücük parçalara razı değillerdir,
Bazısı da sevgini, beynini, ilgini, coşkunu,
Gülümsemeni, mutluluğunu dilenir.
İnancını, mahremini, özünü isteyen cabası,
Sürekli, hergün, sonsuza dek versen,
Asla doymaz asıl dilenciler asla, amma…

Amması şu, senin gibi dilenmeyip,
Gizli dilenenin bir önemli farkı var dilenciciğim.
Çok önemli ve avantaj dolu bir fark.
O, sadakasını alamazsa defalarca isteme,
Taciz etme, zorlama ve eleştirme, çekiştirme
Hatta haklı olduğunu anlatma şansına sahiptir.
Etrafı kendisine benzer öyle gizli dilencilerle doludur ki,
Senin gibi hak etmek için harcadığı mesaisi de yoktur hani.
Sevgi vermeden aşk dilenme ustasıdır.
Seni inandıramadan inancını sömürmeye çalışır.
“Ne olur, yalvarırım söyle” diye sadakalanmaya çalışır.
Bile bile verirsin tecihini, güvenini, sabrını ama nafile.
Gözü ruhundadır. Allah rızası için teslim etmezsen ruhunu,
Camından kavşak dilencisi misali ayrılmaz .
Ama farkında bile değildir dilendiğinin…
Yaa dilenci kardeş, senin adın çıkmış amma…

Amması şu, açık açık dilenmen hata.
Tek tek dilenmek olmaz. Safları sıkılaştıracaksın.
Kapalı ve gruplar halinde dileneceksin.
Sadakan, avantan, imtiyazın için dilenip,
El pençe divan, kul köle, ilkesiz kıyafetine bakmadan,
Sokaktaki görünür dilenciden tiksinecek,
İşin içinden çıkıvereceksin.
Güven dileneceksin ama kendine güvenmeyeceksin,
Sadakat dileneceksin açıp avuçlarını, hiç sevmeden,
Adanmış hayat dileneceksin oturduğun yerden,
Önce basit duyguları, sonra duygu tamlaması hayatları,
Sonra fiziksel bütünlüğü ve en sonunda ruhunu dileneceksin.
Üstelik bütün hayatının dilencilikle geçtiğinin,
Farkında bile olmayacak, yaptığını doğru sanacak,
Ve dönüp en gururlu halinle diyeceksin ki:
“Pis dilenci, hadi başka kapıya….” Amma !

Amması şu dostlar, evet dilencilik kötü,
Tasvip yok, ama saptamadan da geçmeyeceğim.
Sen insanların düşmekten en çok korktuğu,
Ama gizli yaptıkları durumun erbabısın dilenciciğim.
Söyle bana hiç beğeni dilendin mi?
Hiç haketmediğin destek için yalvardın mı?
Hiç hakkın olmayan sevgiyi, ilgiyi istedin mi?
Asalet, haysiyet, gurur dilendin mi, gurur?
Sadece rızalı bir sadaka, o kadar değil mi?
Övgü nedir ki sana, ruhunu kösele yapmışın…
Şefkat te ne ola ki, geçiniz değil mi?
Allah rızası için küçücük bir sadaka demene,
Ve fazlasını talep etmemene takdir yok.
Zayıf olduğunu kabul etme erdemine bakılmaz.
Birkaç kuruşu geçmeyecek makul isteğini,
Ruha oynadığın tiyatro kadar dokunmanı,
Herkesten eşit talepte bulunup, verene de,
Vermeyene de gösterdiğin komplemanlı saygıyı,
Görüyor, saptıyor ve bir anlamda takdir ediyorum.
Asıl dilencilerin bitmek tükenmek bilmeyen,
Ruhlara zarar, biteviye sadaka talepleri yanında,
Seninkiler HOŞ ve BOŞ bir sadaymış bu kubbede.