Suyun Gözüne / Kemal Erdoğan ‘Paydaş ilişkilerine bakarken’ 7

“İLK 11 KİM?” DİYE ARARKEN YOLDA BULDUĞUM DİĞER SORU:
“SEN BİLDİĞİNİ BANA BEN BİLDİĞİMİ SANA NEDEN ÖĞRETEMİYORUZ?”

2016 yılında konusuna hâkim 6 kişi ile röportaj yaptım. Röportajlar A Plus dergisinde yayınlandı. Dileyenler röportajları, A Plus’ın eski sayılarından okuyabilir ya da www.adabul.com’dan videolarını izleyebilir. “İlk 11 Kim?” röportajları 11 sayısına ulaşana kadar devam edecek.

Bu sorunun peşinde dolaşırken birbirine göbekten bağlı sektörlerin, konuların paydaşı olan kişilerin arasındaki iletişimsizliğin nedenleri nedir, kök sorunu nedir, diye düşünüp durdum. Ego, yetki paylaşmama, gücü elinde tutma sevdasından öteye bir şey bulamadım henüz. Aramaya devam ediyorum.

“Ortak aklı bulma”, toplantılarda sıkça dile getirilen bir söylem iken neden ona ulaşmakta bu kadar zorlanıyorduk? Vedat Türkali’nin tuğla kalınlığında iki ciltlik eseri Güven kitabının içinde miydi bu soruların cevabı?

Doktora hatta “Uzman Profesör Doktor”a muayene olup neden onun söylediklerinin sadece bir kısmını yapıyoruz?
Bir uzmana fikir sorup aldığımız cevabı neden kafamıza göre uyguluyoruz?

Bisiklet benim en çok sevdiğim spor, gençlik yıllarımda lisanslı bir bisiklet sporcusuydum. 80’lerin karanlık yıllarında bir kere de milli takıma seçilmişliğim vardır. Federasyondan gelen davet yazısını hâlâ saklarım. Hükümet düştüğü için Kıbrıs’ta yapılacak yarış iptal edilmiş, ben de milli forma giyme şansını kaybetmiştim.

Geçen yıl hanım çiftçiler, profesör hanımlar ve beylerle farklı mesleklerden kişilerin yer aldığı bir grup istekliye bisiklet sürmeyi öğretmeye başladım: Kask, eldiven, bisiklet, tayt şart. Köpek kovalarsa kaçmayın! Vites değişimi, bisiklet bakımı, lastik, sele seçimi, şu, bu bildiklerimi anlattım. Kurs tamamlandı şimdi birlikte bisiklet sürüyoruz.

İlk başlarda dediklerimi uygulayan gruptaki bir doktor arkadaşım kursun sonunda önce kaskı atıp kafasına bir şapka geçirdi, “Yavaş sürüyoruz kaska gerek yok” dedi. Sonrasında bisiklet taytına da ihtiyaç olmadığına karar verdi, “Bir saat sürüyoruz, uzun sürerken tayt giyilebilir” dedi. Hatta bu yanlış fikirlerini kurs arkadaşlarına da anlatmaya, yaymaya başladı. İkna ettiği arkadaşlar bile oldu.

Ara ara hâlâ beni de kaskın gereksizliğine ikna etmeye çalışıyor. Ben de tek çare kara mizaha sığınıp ona sağlık konusunda bildiklerimi anlatıyorum.

Bu arada ben de ona tedaviye gidiyorum. Sayesinde 2016 yılında 7 kilo verdim. Sağlıklı yaşam ve sağlıklı beslenme uzmanı kendisi, bana sağlıkla ilgili pek çok tavsiyede bulunuyor. Bu tavsiyelerin bazılarını uyguluyorum bazılarını uygulamıyorum ya da yarısını yapıyorum, yarısını yapmıyorum. Tıpkı onun benim tavsiyelerime yaptığı gibi. Aramızda tartışıyoruz, sen bana bunu öğrettin, sen bunu öğrenemedin diye… Sonuçta aramızdaki bu tartışmalardan malum soru çıktı “ben bildiğimi sana, sen bildiğini bana neden tam olarak öğretemiyoruz?”

Bunun üzerine “İlk 11 Kim?” sorusuna bir ara verip bu sorunun peşinden gitmeye karar verdim ve soruyu da tanıdığım kişilere sormaya başladım.

Bundan sonraki sayılarda aldığım cevapları sizlerle paylaşacağım.

Evet sağlık, emniyet gibi hayati önem taşıyan konular da dahil bir uzmana, bilirkişiye, bir profesöre başvurduğumuzda bile neden aldığımız cevapları harfiyen uygulamıyoruz da ona yorumlar katıyor, eklemeler, çıkarmalar yapıyoruz?

Neden?

Bilenler bilmeyenlere anlatsın çaresini bulalım.

 

Serdar Öztekin
Bir çok dostumuz çeşitli topluma hizmeti direk götüren kuruluşlarda yer alıyor ve bildiklerimizi, donanımlarımızı bir
şekilde maddi manevi toplumun çeşitli kesimlerine aktarmaya çalışıyoruz. Yaşadığımız ülkenin dinamikleri, kutuplaşan
siyasi ve sosyal yaşam,eğitim sisteminin sürekli değiştiği, uluslararası sosyal-hukuk-insan hakları ve özgürlükler – ve
ekonomik tüm listelerde basamak düştüğümüz bu günlerde Toplumun koyunları olarak bireysel çabalar daha ön plana
çıkmak zorunda. Okuyacaksın, bilinçli ve eğitimli olacaksın, isteyeceksin ve organize olacaksın ve AKTARACAKSIN.
Aktaracak bir şeyin varsa aktarırsın.

 

Dr. Mehmet Çağrı Bagatur
Öğrenme fırsatının kalite kavramı olarak adi hata bildirimi ona kimse sahip çıkmak istemiyor. Pazarda akıl dağıtılıyormuş
herkes kendininkini satın almış. Gates Düşünce Hızında Yasamak kitabında bu ortak akıl, öğrenme fırsatı ve hata
payından söz ederek Palo Alto’daki değişimin anahtarı olduğundan söz etmiş 21 günden 4 saate inen bir süreç etkisi
yarattı demiş. Sen haklısın. Kök neden uygun araçlar yok (hitech) uygun iletişim yok (hitouch). Sevgiyle kal sevgiyle bul..

 

 

Zafer Ofluoğlu
Sektör olarak, kelimeden yola çıkarak, yatay ilişkiler koordinasyona kadar giden yol ortak Akıl, Akıl Program,
İnşaat yapı sektörü, toplumun akşamları barındığı ve gündüz de işini mesleğini hobisini gerçekleştirdiği yapıları imal
eden sektör,

Berber olmak için bile bir ustanın yanında çalışıp, mesleğin sanatın inceliklerini öğrenmek gerekirken,
Yukarıda tanımlanan ”Toplumun akşamları barındığı ve gündüz de işini mesleğini hobisini gerçekleştirdiği yapıları imal eden sektör,” işini yapmak için şirket kurmak yeterlidir.
Sektör var, akıl çıkar anlamında var, bilim anlamında yok, Sektörün Adana ayağındaki sorunları 15 günde bir değerlendiriyoruz,
Ayamder olarak toplanarak 15 tane müteahhit, bilgi alışverişi, sorunlar üzerine kafa yorma, Belediyelere
tavsiyeler.

Sonuç bel altından vuruş taktikleri ile yapılan dizaynlar ve imalatlar ile rekabet edebilmek imkansız Peki neden biz hala normal yönetmeliklere göre bina üretmeye çalışıyoruz akıl güzellik estetik ile yürümeye çalışıyoruz, 3. Dünya ülkelerinin kaderini mi yaşamaya devam ediyor bu toplum, hem de gönüllü olarak. Yanlış imalata talep edebiliyor gönüllü olarak vs. vs. vs. Kişisel yaşamım ve amacım; Yasalara,
yönetmeliklere uygun imalata devam hatta Türkiye de geçerli olan yetersiz yönetmeliklerinde daha üzerinde imalata devam. Alıcı oranı düşükte olsa yarattığımız müşteri yüzdesi İle ürün üretmeye devam.. Selamlar Konuşacak çok şey var gücüm yok…

 

 

Ali Özler
Sen bildiğini bana ben bildiğimi sana neden öğretemiyorum? Bilmeyen, bilmediği için bilmediğini bilmiyor dolayısıyla
öğrenmek için çabası yok. Bizim toplumda bu bilmeme olayı çok yaygın ve derin olduğu için sonuçları maalesef çok
etkili.

 

 

 

 

Bülent Türker
Bilmeyen bilmediğini bilmiyor, bilen de bilmeyene değil bilene anlatıyor. Bilgi paylaştıkça çoğalır. Herkesin her bilgiye
sıfırdan başlaması yerinde saymak değil geriye gitmektir. Bilenler bildiklerini daha geniş platformlarda anlatmak
zorundalar. Bunun için stk ların daha etkin rol alması gerekli. Bilenler kendi aralarında konuşuyor, bilmeyenler de
bilmediklerinin rahatlığını yaşamaya devam ediyor.