VELOSİPET – Emre Toğrul

Emre Toğrul

Benim çocukluğumda, insanlar hobilerini gerçekleştirirken,
Yaratıcılıklarını, enerjilerini ve gerçek dünyayı kullandığı zamanda,
Akıllı telefon, tablet, bilgisayar, ya da sanal gerçeklik yok iken,
Bir çocuğa alınabilecek en güzel hediye, bisikletti.
Mahalleden bir ağabeyin sürmeyi öğrettiği ilkel bisikletlerde,
O hadi tutuyorum derken, bizi iki teker üzerinde bıraktığında,
Defalarca yere kapaklanarak , yara bere içinde başardığımız denge.
Saçlarımız dalgalanarak, yokuşlarda kalbimiz ağzımızda çarparak,
Engebe , su, çamur, güneş, yağmur dinlemeden bindiğimiz,
Patlak tekerine, eğilen tellerine, sürten çamurluğuna dertlendiğimiz,
İllaki deli gibi süslediğimiz bir tutkumuzdu bisiklet.
Şimdilerde, her gittiğim şehirde mutlak bisiklet deneyimim oluyor.
En son, Cambridge’i bisikletle gezerken bu flashback’i yaşadım.
O bulutlu günde, bisikletlerle Finsbury tren istasyonuna gelip,
Bisiklete özel geçişten geçerek içeri girmek şaşırtsa da ,
Merdivenlerdeki özel raylardan bisikleti indirip,
Tren içindeki özel park yerine park edebileceğim,
Kaskım için bile yer olabileceği, aklıma bile gelmezdi.
Londra’dan bir saatlik tren yolculuğu bizi Cambridge’e atarken,
Serin bir Ağustos gezintisi pek de tatlı olacaktı.
Hepimizin bildiği tabirlerdendir, ‘’yaşam alanını genişletme’’.
Basit bir bisiklet gezisi, yaşam alanının nasıl genişletilebileceğinin,
Seyahat ederken egzersizin, egzersiz yaparken sohbetin, muhabbetin,
En önemlisi tertemiz bir insan enerjisi ile ter dışında atıksızlığın,
Hem saklayıp parkederken, hem sürerken az yer tutan bir taşıtın,
Kendi vücuduna, ruhuna, doğaya aynı anda saygının keyfini yaşatıyordu.
Ülkemizin hemen her şehri, doğal bir bisiklet parkuru olabilecek,
İklimsel ve coğrafi özelliklere sahipken, aklımdaki soru;
Acep dünyadaki yaklaşık 100 milyon aktif bisikletin kaçı bizdedir?
Ve bizde olanların kaç tanesinin pedalı, insanla rantabl buluşur?

π∞Ω∞π

İlk eskizleri 12. Yy Çin’de, modernleri 18. Yy sonlarında yapılan,
Pedallı imalatı İskoçyada başlayan bisikletin serüveninde,
‘Züppe demir atı’’, ‘ tel eşek’, den ‘şeytan icadına’ kadar isimler var.
Bizim kültürümüze Osmanlıdan girişi ise 19. Yy sonlarına uzanıyor.
Velosipet ( tez ayaklı ) ve bisiklet ( iki tekerli) ise modern son iki ad.
Bir bisiklet tutkunu Albert Einstein’ın, ‘ hayat bisiklet gibidir,
Dengede durmak için sürekli pedal çevirmen gerek’ dediği gibi,
Bisiklet herşeyden önce bir denge ve devamlı ölçülülük öğretisi.
Teknoloji ile insan enerjisinin basit ama mükemmel bir birleşimi.
İnsanın bilinçli sinir sisteminin yardımıyla kullanmayı öğrenip,
Otonom sinir sistemine devrettiği bir erk ki, amiyane ifade edersek;
Hakkıyla sürüldüğünde tüm bedeni çalıştıran bir spor salonu gibi.
800 yıllık Üniversitesi , afiliye kolejleriyle zengin bu kadim şehirde,
1904’den beri, 107 öğretim üyesinin Nobel ödülü aldığı bilim kentinde,
İngiltere’nin en fazla velosipete sahip tarihinde dolaşırken,
Burada, bisiklete bu denli ilginin felsefesini kavramaya çalışıyorum.
Öyle ya, her modern aygıt ve kavram onların aklından, onlar bisiklette…

π∞Ω∞π

Cambridge’deki Cam nehrinde’’ Punting’’ yapan üniversitelileri,
(Bir kayığı kürek yerine, nehir tabanından güç alan uzun sopayla itmek)
Efsanevi kürek okullarını ve daracık sularda kürek çeken gençleri,
İllaki sürekli yürüyen ve bisiklete binen ​öğrencileri ve halkı görünce,
Ve bunu, neredeyse bin yıllık üniversite ile bilim kavramına ulayınca,
Diyorum ki; acaba özgürleşmedeki yanlışımız, basitleşmeyi becerememek mi?
Ya da basitleşirken ilkelleşmek, vandallaşmak, iyice tutsaklaşmak yerine,
Özgürleşmek, doğaya saygı, bilgiye hürmet ve sadeleşmek mi hedeflenmeli ?
Bakınız; dünyanın birçok şehri artık, bisiklet yollarıyla parkurlarıyla anılıyor.
Bisikletli insanlara toplu taşıma araçlarında yer özel parklar oluşturuluyor.
Kendi enerjisiyle, yakıtsız, atıksız , zinde, dengede ve özgür bireylerin,
Sürekli pedal çevirip, az yer kaplayıp, ölçülü devinmesi amaçlanıyor.
Cambridge’de bisiklet bir ‘mindfullness’ sembolü: bilinçli farkındalık,
İçsel ve dışsal anlamda sakin, berrak, özenli bir farkındalık.
Dengede pedal çevirme, zihinsel odaklanma ve yaratıcılığa zemin.
Sevgili dostlarım, konu ne olursa olsun, çıkarıma geldiğimizde,
Evrensel değerler, erdemler ve faziletlere götürüyor ışık bizi.
Goethe; tüm erdemlerin temel özelliğini verirken ki ifadesinde;
İnsan olarak yükselme yolunda sürekli bir çabayı,
Bizzat kendinle cenkleşip, kendini tanımaya gayretini,
Daha büyük ve derin bir saflığa, bilgeliğe, iyilik ve sevgiye yönelik,
Doymak bilmez bir isteği oluşturabilen her davranış erdemdir,der.
Oğlumla, Cambridge’de dingin ve keyifli bir bisiklet turu atarken,
Düşünce kristallerimden, bu çok farklı velosipet felsefesi süzülüyor.
Bisiklet ve bisiklet kullanmaya bir de bu açıdan bakın bu pazar…