Yarın günlerden Cumhuriyet Kitap!

Fransız Edebiyatı’nda 1950’li yıllarda etkin olan akımların dışında kalan, değişmeyen kurallarla yazma sanatı olmadığı düşüncesini temel kural belirlemiş, “Yeni Roman” akımının babası Fransız yazar ve yönetmen Alain Robbe-Grillet doğumunun yüzüncü yılında kapağımızda. Zeynel Kıran’ın yazısı…

– Doğumunun yüzüncü yılında “Yeni Roman” akımının babası Fransız yazar ve yönetmen Alain Robbe-Grillet (18 Ağustos 1922-18 Şubat 2008) kapağımızda.

Fransız Edebiyatı’nda 1950’li yıllarda üç önemli akım söz konusuydu: Başını Hervé Bazin, Henri Troyat ve Robert Merle’in çektiği izleklerinde ve biçiminde klasik edebiyatı temsil eden geleneksel bakış açısı; Jean-Paul Sartre ve Albert Camus’nün öncülük ettiği varoluşçu edebiyat ve varoluşçu edebiyata karşı olan Robert Nimier, Antoine Blondin ve Françoise Sagan’ın benimsedikleri “güdümlü” olmayan edebiyat.

Robbe-Grillet bu üç akımın da dışında kaldığı için “anlaşılmaz” bir yazar olarak damgalanır. Aslında yazarın temel kuralı değişmeyen kurallarla yazma sanatı olmadığıdır.

Bu doğrultuda türünün ilk örneği romanı Silgiler’le de “Yeni Roman” olarak adlandırılan ve içinde içinde Samuel Beckett’i, Michel Butor’u, Nathalie Sarraut’u, Marguerite Duras’ı, Claude Simon’u, Roger Pinget’yi ve Jean Ricardou’nun da yer aldığı edebiyat akımını başlatır. Zeynel Kıran’ın yazısı…

– Üçüncü sayfamızda, “bir ândan bir zamana dönüşün şiirini yazıyor” sözleriyle nitelediği Turgay Fişekçi’nin Bütün Şiirleri’ni (2022-1977) (Sözcükler Yayınevi) merceğe aldığı “Şairin bugünden düne ömrü” başlıklı yazısıyla Feridun Andaç yer alıyor.

– M. Sadık Aslankara, “Öykü-romanda acının evrilişibaşlıklı yazısında; Necla Akdeniz (Tereddüt Çizgisi / Agora), Pilar Quintana (Köpek / Çev. Havva Mutlu / Can) ve Zehra Tırıl’ın (Kapıların Kışında / YKY) farklı yelpazelerdeki acılarla yüzleştirdiğini imlediği yapıtlarını irdeliyor.

– Necdet Neydim, “Çocuk edebiyatındaki idealize figür ve işaret parmağı üzerine..” başlıklı yazısında, “İşaret, göstermek, yönlendirmek, gidişi ve davranışı belirlemek gibi özelliklere sahiptir. Ayrıca işaret kısıtlamanın da sembolüdür. Ama bir şey var ki, o çok fazla anlamlar içeriyor, hele edebiyattaki hali: İşaret parmağı…” vargısını açımlıyor.

– Sabri Gürses, “Devrimin silinen figürü: Troçki!” başlıklı yazısında düşün dünyası ve yapıtlarıyla Lev Troçki’yi (7 Kasım 1879-21 Ağustos 1940) merceğe alıyor.

– Y. Bekir Yurdakul “Bu ‘çürük elma’yı seveceksiniz!” başlıklı yazısında Gabriele Clima’nın Güneşten Sonra’sını (Çeviren: Esma Fethiye Güçlü / Genç Timaş) değerlendiriyor.

– Bahri Karaduman, Durmuş Taşdemir’in şiir diliyle anılarını topladığını, savrulan çocukluğunu, gençliğini, sevdalarını, isyanlarını ve sorularını, sorgulamalarını güne taşıdığını imlediği şiir kitabı Beni Topla Anılardan’ı (Artshop Yayınları) inceliyor.

– Hilmi Zafer Şahin, Ahmet Bozkurt’un derleyip, yayına hazırladığı, 17. yüzyıldan başlayarak yakın dönemden tanınmış yazın insanlarımızın anlattıklarından İstanbul’a bakmamıza olanak sağlayan Evvel Zaman İçinde İstanbul’u (İBB Yayınları) inceliyor.

– Güray Özçelik, Mehmet Can Şaşmaz’ın büyüyen yalnızlıkları, süregiden yoksunlukları, bitmeyen sevgi arayışlarını, aranan onurlu yaşamları, eksilen adalet ve merhamet duygusunu içe işlediği öykü kitabı Korkma, Güzel Rüyalar da Var’ı (YKY) değerlendiriyor.

– Mustafa Başaran’ın hazırladığı Bulmaca ile düşün trafiği sürüyor!

İyi okumalar…

Gamze Akdemir

Kitap Dergi, yarın gazeteniz Cumhuriyet’le birlikte…