Samimi Bir Dertleşmenin Rahatlatıcılığı / Emre toğrul

Samimi Bir Dertleşmenin Rahatlatıcılığı

Epikuros, hemen tüm düşünürleri etkileyen,
Onlara esin kaynağı olmuş bir filozof.
Çünkü o, yaşayıp saptayamadığımız ideaları,
Asıl mutluluk kaynağı olan yaşam dinamiklerini,
Anlaşılır kılan basit sistematikle anlatmış.
Montaigne, onunla özdeşleşirken şunu diyor:
‘Epikuros usta gibi bende,
Sonunda daha büyük ıstırapların yaşanacağı,
Hazlardan kaçınılmasını,
Sonunda mutluluğun geleceği ıstıraplara ise,
Gıpta ile bakılmasını yeğlerim.
Tipik yaşlılık dertleşmesinin ana fikri de budur.
Sonunda mutluluğun geleceği ıstırapların,
Konuşarak, danışarak seyreltilmesidir amaç.
Hep bilirsiniz kadim dostların mır mır mırlarını,
Saatler süren dertleşmeleri, uzun sohbetlerini,
Doyulamayan fikir alışverişi ve danışmalarını,
Tekrarının iple çekildiği muhabbetleri, bilirsiniz.
Bilge Montaigne o dostları şöyle tarifler:
Dostların kollarının, dünyayı boydan boya,
Kucaklayacak uzunlukta olduğunu,
Biliyorum ben, biliyorum…

●●●●○○○○●●●●

Tarsus Amerikan Kolejine girişimiz 1974,
Sınıf arkadaşlarım, 43 yıllık dostlarla,
Keyifli bir buluşmadan dönüyoruz.
Yolda da bitmiyor derin sohbet,
Sosyal medyayla yakalanan süreklilik,
Hergün haberleşme şansına rağmen,
Fiziken aynı ortamı paylaşmak çok farklı.
Epikurosun tam bu noktaya dokunuşu şu:
‘Dostluk, bilgeliğin insan hayatına sunduğu;
Ve onu mutlu yaşatmağa yarayan şeylerden,
Açık ara en önemlisidir’.
Sofraya kimle oturduğunun mönüden,
Ne konuştuğunun, ne giydiğinden,
Gönül gözünün ortam ihtişamından,
Daha önemli olduğu bir dertleşme…
İçini dökmenin, samimiyetle açılmanın,
Sevmek sevilmek hissinin benliği olumladığı,
Yabancılaşmayı alt edip ötelediği,
İnsanın akıl sağlığını koruyan bir dertleşme.
Epikuros’un Idomenausa dediğini dersek;
Samimi birer dostun dertleşmesini,
Hoş sohbetten edinilen zihinsel mutluluğu,
Herşeyin üstünde görüyorum…

●●●●○○○○●●●●

İnsan olgunlaşmasının göstergesi zaman,
Zamana bakışımız, kullanışımız asıl ıramız.
Ancak keşfedebiliyoruz asıl sağıltıcılarımızı.
O dostla dertleşme sofrası ise, resmen terapi.
Dertleşmenin sihiri içinde, kaygılar uçuşup,
Saat zamanı ile yaşanmış zamanı ayırıyoruz.
Dost meclisinde dertleşmenin rahatlatıcılığı,
Kronos ile Kairosu ayrı yerlere koyuyor,
Zamanı tüketme kaygısı olmadan,
Sadece yaşanan zaman içine adapte,
Akan zamandan da yavaş hareket ederek,
Usul usul dertleşiyoruz, paylaşıyoruz.
Hedefine mutluluğu koymuş bu dertleşmede,
Bilmek ve anlamakla memur dostların içinde,
Pratikte elimize, gözümüze, dilimize batan,
Maksadını aşan herşey yerle yeksan,
Paylaşım, salt ve basitçe, yani ayan beyan,
Samimiyet, içtenlik takdire şayan.
Bizde ucundan Kairosçu zamanı yaşıyoruz…

●●●●○○○○●●●●

Yaşlanmak, yaş almak, olgunluk;
Daha geniş bir yelpazede düşünmenin,
Daha yavaş bir tempo ve sükunet içinde,
Asıl derin özgürlüğün zaman birimi…
Ve bu dönemde, bu dönemin insanları,
Çok önemli bir hasleti yakalıyoruz.
Dertleşmenin rahatlatıcılığını farkedip,
Zihinsel yüklerden arınıp, sadeleşmeyi,
Bunu da samimiyetle paylaşarak yapmayı,
Yakalıyoruz. Bu o kadar yeterli ki…
‘’Yeterlinin az geldiği insanlara,
Hiçbirşey yetmez’’ diyen Epikurosun,
Egeli Epikurosun ikibin yıl önce uyandığı,
Çoğumuzun farkında bile olmadan,
Hergün farklı mecralarda aradığı,
Önce kendinden başlamak kaydıyla,
İnsanı anlamak ve anlatmanın yüceliğini,
Bir dost dertleşmesiyle farketmek gerek.
O halde bugün, gönül ne bir kahve desin,
Yani, ne de bir kahvehane ,
Siz de dertleşecek bir dosta koşun,
Hani kahve de olsun bahane…