Gençliğimde “Rüzgar Gibi Geçti” adlı çok başarılı bir film seyretmiştim.
Margaret Mitchell’ın “Pulitzer Ödüllü” Gone with the Wind adlı romanından sinemaya uyarlanmıştı.
1939 ABD yapımı 14 dalda Oscar’a aday olmuş ve 10 dalda ödül kazanmış Victor Fleming’in yönettiği bir film…
Hala etkisi üzerimde…
Adı da, gençlik çağı heyecanımızın ilk aşkları gibi… Filmin başarısı bir yana; ilk görüşte, ilk okuyuşta sarıyor insanı.
Mazide yaşadığım duygularım Adana’da gelip buldu beni…
“Üçüncü Uluslararası Çukurova Karikatür Festivali” böyle mazide kalmış heyecanlarımı yaşar gibi oldum.
Festivalin organizasyon güzelliği ve programın başarılı şekilde uygulanışının dakikliği gerçekten başarılı idi.
Her şeyden önce “Karikatür Festivali” düzenlenmesi ve bunun üç yıl üst üste başarılı bir şekilde gerçekleştirilmesi alkışa değer.
Bir başka övgüye değer husus ise; ülkemizde/Çukurova’da ilk kez bir karikatür festivalinin düzenlenmesi ve bu sanatın konuşulur olması…
Adanalı olmanın, Adana’da yaşamış olmanın farkı bu anlaşılan…
Trabzonlu merhum işadamı Ali Osman Ulusoy’un kulağıma küpe olan “Her şey yerinde ve zamanında…” sözünü yaşamımda hep önemsedim.
Çukurova Karikatür Festivali de böyle bir düşüncenin güzel bir ürünü olduğunu düşünüyorum.
Mevsimsel zamanlaması yanında; deneyim kazanarak ileriye doğru adım atma kararlılığı; festivalin geleceğini garantiye alma düşüncesinden kaynaklanıyor. Ki bu doğru bir karar…
Festivalin iki gün olarak düşünülmesi de…
Karikatürün dolu dolu yaşandığı iki gün.
Ve en önemlisi “herşeyin tadında bırakılması…” düşüncesi…
Bu düşünce -bana göre- festivali yaşayanlar üzerinde “gelecek yıl” beklentisini/umudunu yaratıyor.
Ben böyle bir umutlu duygularla ayrıldım Adana’dan
Üçüncü Uluslararası Çukurova Karikatür Festivali’nin “Onur Konuğu” Hürriyet gazetesinin başarılı çizeri Latif Demirci idi.
Adında “uluslararası” tanımlaması olunca elbette diğer ülkelerden de davetli sanatçıılar/çizerler vardı festivalde…
Marilena Nardi (İtalya), Luc Paul Descheemaecher (Belçika), Ramize Erer (Fransa),Raku Ichikawa (Japonya) festivale renk kattılar.
Türkiye’den Köksal Çiftçi, Nuray Çiftçi, Ali Fuat Süer, Hayati Boyacıoğlu, Aslı Alpar, Oğuz Demir, Saadet Demir, Coşkun Göle, Hicabi Demirci, Erdoğan Karayel, Ali Raşit Karakılıç, İ.Serdar Sayar, Mehmet Saygın, Prof. Dr. Halis Dokgöz, Volkan Demir, Metehan pehlivan, Sefa Sofuoğlu, Tarık Kılıçarslan ve benim de karikatürlerimin bulunduğu karma sergi festivalin bir başka ilgi odağı oldu.
Öğrencilerin karikatür sanatına ilgilerini artırmak amaçlı iki günlük atölye çalışması ise farklı bir uygulama oldu. Hayli de ilgi gördü…
İki günlük atölye çalışmasında “Ustayı Çiz, Usta da Seni Çizsin” uygulamasının festivale ilgiyi daha da artıracağını düşünüyorum.
Festivalde çok değerli çizer arkadaşlarım sevgili Köksal Çiftçi, Ali Fuat Süer ve bana “Ustalara Vefa Ödülü”nün layık görülmemiz ise -benim açımdan- güzel bir jest oldu.
SON SÖZ: Adanalı istedi mi yapar… “Her şey zamanında” ilkesini/anlayışını uygulamaya koyup karikatür sanatını festival düzenleyerek sahiplenen Çukurova Belediyemiz Başkanı sayın Soner Çetin’i kutluyor, alkışlıyorum.
Böylesine anlamlı ve bir o kadar da önemli düzenlemeyi baştan sona güzel bir disiplin içinde uygulayan; kültür/sanat insanı, değerli Mehmet Ufuk Tekin’e dolu dolu yaşadığımız iki sanat günü için teşekkürlerimi ve saygılarımı sunuyorum.
Rüzgar gibi geçen iki sanat günü yaşadım Adana’da…