Postmodern Dogmatizm – Emre Toğrul

Emre Toğrul

Metaverse denen boşluktan arsa ve yat almak çılgınlığına hücum,

Kökeninde bir şifreden ibaret, idüksüz kripto para pulla kandırılmak,

Olmayan güzelliğini, inceliği, kaşı gözü bilgisayarda yontup essah sanmak,

Çocuklarımızın sanal oyunlarda gerçek dışı yaşayan taptaze dimağları,

Android telefon mecrasındaki piksellerde saatlerini geçiren göz kulak ve bellek,

Aslında insan bedeninde asla vücut bulmayan erdemi görsellikle varetmek,

Aklı ve ruhu, tasarım akıl ve ruhlar ortamında yıkayıp kurutup giymek.

Ortaçağ dogmatizmini aratan bir postmodern dogmatizm.

Ortaçağdaki gibi üzerine kaynar su gibi dökülen, dumanı görülen taassup değil,

Yavaş ısınan suya oturtulan istakoz misali, hiç farkettirmeden dogmatizm.

Aman dostlar; ‘’insan’’ olarak yaşayan son nesil olmak istemiyorsak,

Bilimin, akılcılığın, şüpheciliğin sağrısında bugünlere gelen teknolojinin,

Bir kanser hücresi misali yayılan serbest radikallerinin farkında olmak,

Teknolojik domatizmin ince ince doğradığı insanlığımıza sahip çıkmak zorundayız.

Pandemi kuşatmasıyla geçen üç yıla yakın süredir gördük ki,

‘’Bilim Anarşisinin ‘’ toplumlara enjekte ettiği en büyük tehlikelerinden biri,

İnsanların gerçeği kabul etme erdemine olan zayıflatıcı ve kafa karıştırıcı etkisi.

Biz evlerimizde, maskelerimizin ardındaki mesafelerde insan hayatına saygı gösterirken,

Bu klivajdan yararlanan teknoloji ne kadar elle tutulmaz, dokunup koklanmazı varsa,

Sanki gerçekmişçesine, esas hayat ve hakikat buymuşçasına pazara çıkıverdi.

Modern teknoloji enstrümanlarının da iyice kolaylaştırdığı postmodern yaşamlar,

Artık neredeyse yatağından çıkmadan herşeye ulaşıp yetişebilme dürtüsü yarattığından,

Tasarlanan ve android görsele taşınan her tür hayale, bize özel sanısı ve kanısıyla,

Bir anlamda fırsat kaçırmamak için koşarcasına tutunmaya çalışıyoruz.

Buram buram kökten teknolojicilik, postmodern saplantı değil mi bu?

●●●●○○○○●●●●

İnsan evladının en büyük düşünce tembelliğidir dogmatizm, nereden gelirse gelsin.

Hertürlü eleştiriye, merak, irdelenmeye kapalı bir düşünme-me tarzı.

Aklı ön kabullerin emrine veren, düşünceyi sınırlayıp, dimağı tasarımcıya kiralayan,

Benimsetildiğin çarpıtılmış doğrulardan benzer ve vazgeçilemez önermeler çıkarttıran,

Bireyi ortadan kaldırıp, yığınsal niteliğe dönüştüren bir değişmezlik.

Üstelik postmodern dogma, gelecekteki bilgiden kaynaklanan bir bilinmezlik sultası,

Kaotik bazlı bir mit, kolay kolay sıyrılanamayacak bir empozisyon artık,

En doğru güncel tabirle, çokça kabul edilmiş bir dezenformasyon.

Bu yüzyıl, bilginin ve enformasyonun ulaşılabilirlik zirvesinde gezindiği,

Data toplayıcıların, tasnifçilerin, depocuların, sağlayıcıların despotizminde,

Sanki onların servis ettiği herşeyinin doğru ve gerçek olduğu kanısıyla,

Merakımıza yenilip, yeni bir tür dogmatizme köle olduğumuz bir çağ.

Biz en yetkin bilgi işleme sisteminin insan beyni olduğunu düşünürken,

Bizim aklımız ve beynimizin özgürlüğüyle dalga geçen bu yeni teknolojik ağ akıldan,

Ancak en yetkin bilgi işleme sisteminin aslında yaşamın kendisi olduğunu anlamakla,

Yani düz insan ile yaşamını uzlaştırmanın ötesinin olmadığını anlamakla kurtulunur.

Postmodern bu boş kapılıma, soyut ilericiliğe, bizi aptal yerine koyan dogmaya lafım…

●●●●○○○○●●●●

Emre kardeş diyeceksiniz şimdi, modern teknoloji, bilgi paylaşma, erişim çağında,

Yaşam alanı kısıtlı, nüfusu hergün artan dünyayı akıl ve zihinde genişletmek,

Niçin dogmatizm olsun ? Sana yakıştıramadık bu benzetmeyi.

Dostlarım, bugünün yaşamdaşlık kuramı aslında zihnin bir ‘’yaprak’’ olmaktan,

Yani birey olmaktan çıkıp, ormanın, yani ağın bağlantısallığına yerleşmesi demek.

Dolayısıyla bu metaverse gibi, kripto mecralar gibi, akıllı cihaz içine hapsolmak gibi,

Uygarlığımızın yetmezlik noktalarının giderilebilmesine ilaç olarak gösterilen gelecek,

‘’Yaşam insan için değil’, insan yaşam ağı için var geçişine hazırlık.

Yani yeni kültür hayal paylaşımcılık, yeni bilim ise bağlantı ağındaki paylaşım.

İnsan aydınlanma ile “birey” , yurttaş, vergi ödeyen vatandaş, küresel tüketici oldu.

Şimdi bağlantısal bütünsellik kültüründe de “yaşamdaş” olmayı öğreniyor.

Merakdaş, dünyadaş, paylaşımsever bağlantıdaş, ve her an ağda yaşayan insan.

Ben bunu zihnin, aklın ve moralin özgürlüğü değil tutsaklığı olarak görüyorum.

Buna postmodern tekno-dogmatizm demem çok mu yanlış dostlar…