Sabri Gül: Ticaret Lisesi’nin efsane havuzu neden kapandı? Şahin Esendemir yazdı

Adana Ticaret Lisesi’nde 1960’lı yıllarda okuyanlar “havuz hikayesi”ni çok iyi bilir.. Daha sonrakiler de bu ilginç hikayeyi duymuştur..

***

O yıllarda Ticaret Lisesi’nin etrafında portakal bahçeleri vardı.. Sınıf pencerelerinden bahçeye atlar, portakal toplar, aramızda paylaşırdık..
Portakal çalmazdık, bizim olduğuna inandığımız portakalı dalından toplardık..
Ayrıca oldukça şirin, çiçekleri ve havuzu ile muhteşem bir mini bahçemiz vardı.
Teneffüslerde, öğretmen ve öğrenciler burada sıkıcı ders havasından sıyrılıp güzel vakitler geçirirdi..

***

Sahnesi bile vardı, özel günlerde gösteri yaptığımız, konserler verdiğimiz, mini oyunlar sahnelediğimiz..
Ama en önemlisi, yaz kış içi dolu olan bu havuza gösterilen özen ve ihtimamdı..
Başta okul Müdürü Şahin Milcan olmak üzere tüm öğretmenler bu havuza kendi gözü gibi bakardı..

***

Havuz, Adana Ticaret Lisesi’nde bir geleneğin de sembolü olmuştu..
Her yıl sonu, havuzun etrafındaki saksı çiçekleri kenara alınır, havuz bir güzel boyanıp, temizlenir, adeta içine atılacak öğrencileri beklerdi..

***

Sınıfı direkt geçen her öğrenci, arkadaşları tarafından kucaklarda taşınır ve havuza atılırdı..
Ancak genelde, havuza atmak isteyenler, pusuda bekleyenler tarafından arkadan iteklenir, onlar da kendilerini suda bulurdu.

***

Bu geleneksel bir eğlence idi.. Öğretmenler uzaktan izler, öğrencilerin mutluluğuna ortak olur ve bu anın güzelliğini paylaşırdı.
Başka zamanlar, parmağını havuza sokmaya çalışmak bile azarlamak için nedendi, ama o zamanlarda bu yasak kalkardı..
Sadece sınıf geçen öğrencilere tanınan bir ayrıcalık oluşurdu.

***

1967 yılı sonunda, ikinci sınıftan 3. sınıfa geçmiştik.
Aynı dönemde okuduğumuz birçok kişiyi havuza atma becerisini göstermiştik.. BBu büyük bir başarı vesilesi idi..

***

Havuza atılmayan, birkaç kişi vardı.. Alinur Uğurpakkan, Ahmet Kemaloğlu, naçizane ben..
Alinur, çok sinsi bir plan kurmuştu..
Gürhan Bencan, Naci Keskin, Erhan Kurt, Mehmet Kahraman, Rasim Gedik, Sinan Bozkurt, Halil İlse, Esat Zihni Nartürk ve daha birçok arkadaş da suç ortakları olmuştu..
Çete kurulmuştu yani..
Plan da belirlenmişti!..

***

Ahmet Kemaloğlu ve ben Alinur’u bacaklarından tutup havuza atacağız!..
Tam havuzun kenarına geldiğinde, arkadan bir gurup bizi itekleyecek, hep beraber havuza düşeceğiz..
Düştük oyuna..
Hedefimiz Alinur’u atmak ya, oyuna geldiğimizi düşünmedik.

***

Birkaç kişi yakalamış Alinur’u, bize teslim ettiler..
Ayıkamadık..
Alinur kuzu kuzu kucağımıza geldi.. Bacaklarından kavradık, havuza doğru uçurmaya başladık..
Tüm okul bizi izliyor..
Öğretmenler, öğrenciler, hepsi..

***

Tam o sırada yıldızımızın pek barışamadığı öğretmenlerden Ali Rahmi Er göründü..
Dış kapıdan girmiş, tüm heybeti ile salına salına yürüyordu!..

***

Terziden yeni çıktığı belli, lacivert takımını çekmiş, eline idareye teslim edeceği not çizelgesinin bulunduğu çantasını almış, “üzerimize üzerimize” geliyordu..

***

Gözüm Tepegöz’de ya..
Arkadan pusu kuran ekibi görmedim, göremedim daha doğrusu..
Hoca bağırmaya başlayınca, bir kısmı korkup kaçtı, bir kısmı sırtımıza bastırırıp, acele ile havuza doğru itmeye çalışıyordu..
Tam anlamı ile bir curcuna yaşanıyordu..

***

Kumpası farkettin!..
Alinur, ayağını havuzun kenarına dayamış, oradan aldığı destekle kendini kurtarmaya çalışıyordu..
Ahmet Kemaloğlu da aynı yolu izliyor.. Kendisini sağlama alıyordu..
Tufaya düşmüştüm!..

***

Ali Rahmi Er hocamız geldi, koluma yapıştı..
“Bırak ulan, eşek kadar oldunuz, tepişmeyi bırakın..”
Dedi, demesine de, “ne yapayım?” diye düşünecek zaman yok..

***

Alinur’u bırakıp, kolumdan tutan hocaya ben yapıştım..
Benim tutmamla birlikte arkadaki ekip, hepimizi havuza sürükledi..
Bir ayağım havuzun kenarına takıldı, bir ayağım suya girdi..
Kafamı kaldırdığımda Alinur havuzun ortasındaydı!..
Sanki hamam sefası yapıyor gibi keyfinden dört köşe..
Bir bana, bir etrafta hahkalalarla gülenlere, en önemlisi havuza birlikte düştüğü öğretmenimiz Ali Rahmi Er’e bakıyordu.. Hem de ne bakış..
Manzara müthiş!

***

Ali Rahmi Er hocamız, yepyeni elbisesi ile havuzun içinde!.. Ayağa kalkmış ama her tarafından sular sızıyor..
Çantası suya düşmüş, idareye vereceği not çizelgesi tamamen ıslanmış..
Ahmet Kemaloğlu, havuza değil, yan tarafa atmış kendini..

***

Hocayı kolundan ben tuttum ya.. Havuza atmak için değil, kendinden destek almak için olsa bile..
Suçlu ben oldum..
Ben önde kaçıyorum..
Ali Rahmi Er hoca arkamda kovalıyor.
Futbol sahasını dört döndük..
Hoca iyice ıslanmış, koşamıyor ki!

***

Öğretmenler kahkahalarla izliyor, öğrenciler kendinden geçmiş, alkışlarla bir hocaya bir bana destek veriyor..
Yan girişten okula girip, soluğu Müdür odasında aldım..
Ali Rahmi Hoca’nın tek düşünemeyeceği yer Şahin Milcan’ın makamı..
Müdür odası..

***

Bağırtıları duydum, odada masanın altına saklandım kaldım.. Yakalansam yiyeceğim dayağın hesabı yok..
Tabi tüm okula rezil olmak da var..
Kızların yanında forsumuz sıfıra düşecek..

***

Neyse ki Şahin Ağa (Milcan) geldi..
“Çaktırma, şimdi seni biraz azarlayıp, kulağını çekerim..
Sonra kaybolursun..
Hoca’dan da özür dile” diye tembihledi.
Ne kadar “Ben yapmadım, Arkadan iteklediler, birlikte düştük havuza” desem de, kim inanır ki..
Onlar havuzun içinde, benim sadece bir ayağım suya girmiş azıcık.. Kemaloğlu yırtmış, kaçmış.. Kim kimi iteledi bilen yok ki..
Sembolik cezaya razı olduk..

***

Öğretmenler girişine getirdi beni Şahin Ağa, kulağımdan çekiyor, fazla acıtmadan..
O babacan hali ile ıslak ıslak, sinirden köpürmüş olan Ali Rahmi Er’e sesleniyor:
“Hoca ben gereğini yaptım.. Bir güzel ağzının payını verdim..
Ama sende de suç var..
Çocuklar aralarında eğleniyor, senin ne işin vardı aralarında?
Elini öpsün, sen de affet.. Sana bu yakışır..”

***

El öpüldü, bir tokat vuruldu hafifçe.. Ceza infaz edildi(!)..
Sonrası mı?
Ali Rahmi Er hoca, o dönemde okulun disiplin kurulu üyesi.. Her ne kadar Müdür Şahin Milcan karşı çıksa da havuzun suyu boşaltıldı..

***

Ali Rahmi Er ve Alinur Uğurpakkan, “Ticaret Lisesi’nin havuzuna atılan son kişiler” olarak tarihe geçti..
Tarihi okulda bir gelenek, bir küçük şaka sonrası gerçekten tarih oldu!..
Sonra okul büyüdü, havuz da, bahçe de yok oldu gitti..
Sadece anılar kaldı…

Bölge Gazetesi 3 Kasım 2018 (Kent ve İnsan köşe yazısı)

www.facebook.com/photo