Benliğe Hakimiyet Arkadaşlıkla, Dostlukla Olur – Emre Toğrul

Bir taraftan ruhumuz vasıtasıyla ilahi nitelikliyiz, tanrısalız,

Diğer taraftan nefsimiz bizi dünyevi, beşeri, bedeni yapıyor.

Hep hissettiğimiz ama bir türlü tanımlayamadığımız özümüz,

Bu ölümsüz ruhla, ölümlü bedenin arasındaki içsel arayışında,

Hep şunu yapmaya çalışıyor sevgili dostlar.

Zihninin sosyal tecrübeler ile formlaşan çıktılarını,

Potansiyel haldeki yapısal bütünlüğü ile uyuşturmaya çalışıyor.

Yani hangimiz olursak olalım, genetik miras, fiziki şartlar vesaire,

Ne olursa olsun, hepimiz,

Aklın hikmetine sığınıp, benliğimize hakim olmaya çalışıyoruz.

Kendini bilme yolunda da, en çok görmemiz gerekeni,

Yani kendimizi göremiyor,

Bu nedenledir ki ‘’ zatımıza mirat edecek bir zat’’ arıyoruz.

Hani asıl bize ayna olacak, o en yansıması gerekeni yansıtsın diye.

Bir arkadaş, bir dost arıyoruz hepimiz,

İnsan olan, olmayan, canlı yada cansız bir yaren, bir dost.

Bütünlük, olgunluk ve arınma peşindeyiz, hepimiz,

En kötüden en iyiye, en güzelden en çirkine, her insan,

Tek hakim olabileceğimiz kendimiz için , benliğimiz için,

Bir dost, bir arkadaş, ahbap, yoldaş, emre arayışındayız…

∞Ω∞

Doğuyoruz, daha minnacık bebek, bağımlı, desteksiz bir hiç,

O bize bakan dost kim ise, ana, bakıcı, bakmayıcı, bakar gibi yapıcı,

İki kutubumuz arasındaki güvene karşı güvensizlik oyunu tam orada.

Biraz serpiliyoruz, göremediğimiz kendimizi ararken etrafta,

Kendi kontrolünü, tercihlerini seçimlerini ararken o küçücük insan,

Utanç ve şüphe ile otonomi arasındaki dar sınırı yine bir dosttan öğreniyor.

Sonra atılıyoruz okul denen kazana, eğitim denen sosyal dönme dolaba,

Bir yanda yaratıcılık, sonsuz girişim, diğer tarafta suçluluk, yetersizlik,

Bir yanda gayret, azim, övgü, diğer yanda yergi, ve aşağılık hissi.

Hepsi zatımıza mirat olan zatların elinden, dilinden, gözünden.

Bizimse tek isteğimiz biraz ucundan hakim olmak benliğimize.

Sonra beden değişiyor, vücut, ses, boy pos, büyüyoruz dostlar içinde,

O bağımsızlık ve benlik arayışında, ediniyoruz en etkin dostları,

Kimlik kazanmaya karşın zihin karmaşasına sürükleyen aynaları.

Samimi içten ilişkiler, güvenli güçlü bağlar için verdiğimiz mücadele,

Bizi öyle tımar ediyor ki, sonunda iki zıt yolun önüne getirip bırakıyor.

Dostluk ya da yalnızlık yolu.

Aktif bir üretici hayat, yada durgun, verimsiz bir kayıtsızlık.

Hep o özümüzü, hakim olmak istediğimiz benliğimizi aradığımız yüzler,

Hep onlarda tanımak istediğimiz kendimiz.

Belki de çok uzun olabilecek son düzlük, elimizde son ikilem.

Bütünlük hissine karşı ümitsizlik.

Onların, dostların, yakınların, arkadaşın, yarenin, cananın yansıttığıyla,

Görmeye çalışırız özümüzü, hakim olmaya çalışırız benliğe,

Benlikse ne merhalelerden geçip gelir, şaşar aklın hikmetine…

∞Ω∞

En başta hoş geldin derken dedik ya dostlar,

İnsan olmak en zoru bu dünyada.

Çünkü yaşamın her bir evresinde dönüm noktası olarak işlev kazanan,

Bizim psikososyal olarak nitelik kazanma yada kaybetmemizi tayin eden,

Çok meşakkatli yollardan geçerek yaşıyoruz.

Ve bunları bize anlatan, öğreten ve yaşatan,

Bize ayna olup kişisel gelişme yada gelişmememizi sağlayanlar etrafımızdakiler.

Dostluğa, arkadaşlığa, yarenliğe, ahbaplığa bu gözle baktığında,

Onların neyi yansıtıp neyi yansıtamadığını daha iyi anlıyor insan.

Benlik ölçülerek değil yorumlanarak anlaşılıyor.

Benliğe hakimiyet için, iç sesi duyup özü görmek için o yorum.

Kendini görüp izleyemiyor insan, tartıp biçip yorumlayamıyor.

Yıllar öncesinden hatırlanan bir anı ile sana çok şey gösteren bir dost,

O anda yanında olmasını istediğin,yanında olmak istediğin yoldaşın,

Sarılıp omzuna ağladığın, görüp ferahladığın o yarenin,

Hep birlikte, tek tek, üçer beşer, her bir aralıkta yaşamı hissettiğin arkadaşın,

Hep aynı şeyi yapıyor sana;

Dışarıya yansımayan, kendini tanımladığın biçimi gösteriyor.

Eleştiriyor, soruyor, nasihat veriyor, öğretiyor, dinliyor yada izliyor.

Benliğe hakimiyetiniz öyle nesnel değil dostlar dibine kadar öznel.

Ancak sen ölçemiyorsun, salt yorumlanabilerek anlaşılıyor.

Zatıalilerinize bir mirat lazım, zatlarını mirat edeceğiniz dostlar lazım.

Dostluğa bir de bu pencereden, benliğe hakimiyetten bakınız.

İyi ki varlar değil mi?