ÇDSO’dan 30 Mart Konseri – Taşar Erkol

Taşar Erkol
Taşar Erkol

Tarih                      : 30.03.2018

Yer                         : Büyükşehir Belediyesi

Şef                          : Lorenzo Castriota Skanderbeg

Solist                      : Dorukhan DORUK             “viyolonsel”

Program                 : R. SCHUMANN                / Viyolonsel Konçertosu        La Minör Op: 129
C. FRANCK        / Senfoni                                               Re Minör

 

Lorenzo Castriota Skanderbeg                    Doğum: 1964

Roma ‘Santa Cecilia’ Müzik Konservatuarı’ndan 1984 yılında trompet, 1989 yılında orkestral enstrümantasyon ve müzik düzenlemesi, 1990 yılında kompozisyon ve şeflik mezuniyet derecelerini elde etti. Şef olarak kariyerine, 17 yaşında Giusseppe Patané’ye asistanlık yaparak başladı. F. Ferrara ve L. Bernstein ile de çalışan Castriota, şef ve besteci olarak İtalya ve yurtdışında çeşitli operalarda ve senfonik kurumlarda çalıştı. 1995’te Teatro dell’Opera di Roma’ da 1. Uluslararası “Franco Ferrara Şeflik Yarışması” ndan özel kabul alan Castriota 2004 yılından bu yana Maribor Slovenya Devlet Operası’nda müzik direktörü olarak görev yapmaktadır. Tümü halka sunulan 30 eseri bulunan ve besteci olarak faaliyetleri de önem taşıyan Castriota, 2002 yılında EMI ile birlikte, Mussorgsky ve Respighi´nin senfonik eserlerinin olduğu Orchestra Sinfonica Umberto Giordano della Provincia di Foggia ile canlı kayıt yapılan bir CD ortaya koymuştur. Eylül 2002 yılında Sen. Susanna Agnielli ve On. R. Buttiglione ile birlikte müzik alanında şef olarak uluslararası başarılarından dolayı ‘Premio Europe Leader ‘Rocca d’Oro’ Kültür Ödülü’nü kazanmıştır. 2003 yılında Spalato Operası ile birlikte Spalato Yaz Festivali’nde Nabucco’yu yöneterek Ulusal Kültür Ödülü’nü kazanmıştır. 2008 yılında saygın kültür ödülü “Sebetia-Ter” i kazanan Castriota, ses, şeflik ve beste dallarındaki uluslararası yarışma “Cappuccilli-Patané-Respighi’de” de başkanlık ile görevlendirilmiştir. Castriota, şeflik ve orkestra eğitmenliği imtiyazlı öğretmendir ve ‘Istituto di alta cultura Lorenzo Perosi’ Camposbasso, İtalya´da şeflik ve orkestra eğitmenliği üniversite başkanlığını yürütmektedir. Castriota, önemli sanatsal unvanlarla anılmaktadır: Napoli Orkestrası “Novi Musici” (Yeni Müzisyen) Şefi; Provincia di Foggia’ nın Umberto Giordono Senfonik Orkestrası, Citta di Grosetto Senfonik Orkestrası, Allessandria Senfoni, Santa Margherita Ligure Festivali opera sezonu, Teatro Lirico di Grosetto ve Versimo Lirik Festivali, Foggia, Oderzo Opera Festivali ve Slovenya Devlet Opera ve Balesi değişmez şefi. Castriota Samsun Devlet Opera ve Balesi Genel Müzik Direktörlüğü görevini yürütmektedir.

 

DORUKHAN DORUK       Orkestra Şefi

  1. Witold Lutoslawski Uluslararası Viyolonsel Yarışması’nın da aralarında bulunduğu birçok uluslararası yarışmada ödüller kazanan genç çellist Dorukhan Doruk, genç yaşına rağmen Wiener Konzerthaus, Zürih Tonhalle, Cenevre Victoria Hall, gibi Avrupa’nın en önemli salonlarında solo ve oda müziği konserleri vermiş, 42. İstanbul Müzik Festivali’nin açılışını yapmış olmasının yanı sıra, Verbier Festivali, Schleswig-Holstein Müzik Festivali, Bodensee Festivali, Ozawa-Matsumoto Festivali gibi saygın festivallerde solist olarak sahne almıştır.

1991 yılında İstanbul’da doğan Doruk, 2000 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda Dilbağ Tokay ile başladığı viyolonsel eğitimini Hochschule für Musik und Tanz Köln’de Claus Kanngiesser ve Norveç Müzik Akademisi’nde Truls Mork ile pekiştirmiştir. Polonya’da X. Witold Lutoslawski Uluslararası Viyolonsel Yarışması’nda 2.lik ve 2 özel ödül, Belçika’da “Lions Avrupa Müzik Yarışması’nda” 1.lik, Hırvatistan’da 8. Antonio Janigro Viyolonsel Yarışması’nda” 1.lik ödülüne ek olarak 5 ayrı özel ödül, Avusturya’da “Liezen Viyolonsel Yarışması” nda1.lik, Almanya’da “Bodensee Musikwettbewerb” yarışmasında 3.lük, Mersin’de “1. Ulusal Viyolonsel Yarışması’nda” 1.lik ve “En iyi Türk Bestecisi Yorumu” ödülü, İtalya’da  “17. Citta di Barletta Uluslararası Genç Müzisyenler Yarışması’nda” 1.lik ve Bulgaristan’da  “7. Uluslararası Alman ve Avusturya Müziği Yarışması’nda” 1.lik ödüllerine, ayrıca 2011 Donizetti Klasik Müzik Ödülleri’nde “Yılın Çıkış Yapan Genç Müzisyeni” ödülüne layık görülmüştür. Orkestra ile ilk konserini 13 yaşında veren sanatçı Varşova Filarmoni, Zagreb Solistleri, Württembergisches Kammerorchester, Budapeşte Yaylı Sazlar Orkestrası, Kurpfälzisches Kammerorchester, Junge Philharmonie Köln, Les Symphonistes Européens, Seongnam Filarmoni Orkestrası, Slovak Sinfonietta Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası, İzmir Devlet Senfoni Orkestrası, Bursa Devlet Senfoni Orkestrası, Eskişehir Senfoni Orkestrası Filarmonia İstanbul, Orkestra Akademik Başkent gibi orkestralar eşliğinde viyolonsel repertuvarının zorlu eserlerini seslendirmiş olmasının yanı sıra Fazıl Say ile kendisinin “Dört Şehir” Sonatını seslendirdikleri bir Türkiye turnesi gerçekleştirmiş, Avusturya ve İsviçre’de resitaller vermiştir. Yo-Yo Ma, Gary Hoffman, David Geringas, Steven Isserlis, Ralph Kirshbaum, Jens Peter Maintz, Torleif Thédeen, Antonio Meneses gibi dünyaca ünlü çellistlerle çeşitli uzmanlık kurslarında çalışmıştır. Almanya’daki 4 yıllık öğrenimi boyunca DAAD bursuna layık görülen sanatçı, 2013 yılında Seiji Ozawa Uluslararası Akademisi’ne katılmıştır. 2010-2017 yılları arasında ise Güher&Süher Pekinel “Dünya Sahnelerinde Genç Müzisyenler” projesi çerçevesinde enstrüman ve yaşam bursuyla desteklenmiş olan Doruk, Münih’te sanatsal faaliyetlerine devam etmekte ve Bavyera Radyo Senfoni Orkestrası’nda çalmaktadır.

 

ROBERT SCHUMANN   

Doğum: 8 Haziran 1810 Zwickau, Almanya        Ölüm: 29 Temmuz 1856 Düsseldorf, Almanya

Kitap satıcısı Friedrich August Schumann ile Johanna Christiane Schnabel’in beş çocuğundan en gencidir. Gençliğinde babasının kitaplığındaki Lord Byron ve Sir Walter Scott’ un romantik hikâyelerini okuyan Robert, şair olmayı hayal ederdi. Müziğe de yeteneği olan Robert, küçük yaşta piyano dersleri aldı ve babasının teşvikiyle küçük parçalar bestelemeye başladı. Edebiyat ve müzik, Schumann için sanatsal yaratıcılığının ortaya koymada kullanabileceği iki ayrı araçtı ve ileriki yıllarda piyano çalma olanağını yitirince yeteneklerinin çift yönlü gelişmesinin büyük faydasını gördü. Schumann, 1826’da babasının ölümünden sonra şiir yerine müziğe ağırlık vermeye karar verdiyse de annesi onun ticarete yönelmesini istiyordu. 1831’de annesinin ısrarıyla hukuk öğrenimi için Leipzig’e gitti fakat orada zamanını müzik, edebiyat ve çeşitli sosyal faaliyetlerle geçirdi. Piyano dersleri aldı ve besteler yaptı. Zamanla annesini hukuk değil, piyanist olarak kariyer yapması konusunda ikna etti. Piyano öğretmeni Friedrich Wieck’ in ailesinin Leipzig’deki evine taşındı ve yoğun bir çalışma sonucu piyanoda virtüöz seviyesine ulaştı. 1832’ye kadar önemli piyano eserlerinin bir kısmını yazdı, fakat kısa bir süre sonra ellerindeki bir sakatlık sonucu piyano çalamaz oldu. İddialara göre elindeki problem, parmaklarını güçlendirmek için kullandığı bir makineden kaynaklanmıştı; başka bir iddiaya göre frengili bir yaranın iyileşmesi için uygulanan tedavinin sonucuydu. Sağ elinin orta parmağını kullanamaz olunca besteci-piyanist yerine besteci-eleştirmen kimliğine büründü ve kararlılıkla beste yapmayı sürdürdü. 1834’de, 19. yy’ ın en önemlilerinden birisi haline gelecek bir müzik gazetesi çıkardı (Neue Zeitschrift für Musik). 10 yıl boyunca gazetenin editörlüğünü ve başyazarlığını yaptı. Çağdaşları Frederick Chopin, Hector Berlioz, genç Johannes Brahms ve Franz Schubert’i tanımak için büyük gayret sarf etti. Eleştirilerini zaman zaman Eusebius ve Florestan gibi takma adlarla yayınladı. Bu iki isim onun içinde taşıdığı biri dalgın, hülyalı, diğeri ise coşkun, ateşli iki farklı karakteri yansıtıyordu. Bu ikili ruh, sadece yazılarında değil, bestelerine de ortaya çıkıyordu. Gönül ilişkileri Schumann’ ın hayatında önemli bir yer oynadı. En büyük aşkı, Friedrich Wieck’ in kızı Clara idi. Clara çok yetenekli bir besteci idi. Friedrich Wieck, gençleri birbirinden ayırmak için elinden geleni yaptı. 1837’de sözlenseler de uzun süre bir araya gelemediler ve Robert Schumann, bu yüzden çok acı çekti. 1838-1839 yıllarında Clara’ nın çalması için çok başarılı bir piyano eseri besteledi (C Majör Arabesk, Op. 18). 1840’da yasal engelleri aşarak evlendiler. Evlilikten sonra Schumann, şarkılar bestelemeye başladı. 140 şarkı (lied) besteleyen Schumann, bu türün en güzel örneklerini verdi. Bu türdeki eserlerinin en ünlüsü Dichterliebe’dir. Bir piyanist-besteci olan Schumann, şarkılarındaki duygunun anlatımında piyanoya büyük rol verdi. 1840’a dek enstrümantal müziğin vokal müzikten daha üstün olduğunu savunan Schumann’ ın, fikir değiştirerek vokal eserler bestelemeye başlamasının arkasında Dichterliebe’nin şairi Heinrich Heine’a duyduğu hayranlık ve gün ışığına çıkardığı besteci Schubert’in eserlerini onun şarkılarından etkilenmesi vardır. Ayrıca Clara’ ya söylemek istediklerini şarkılarla doğrudan söyleyebilmek için şarkı bestelemeyi seçmiştir. Ancak piyano alanındaki yeteneği ile besteciliğini birleştirerek insan sesi ile piyanonun eşit önemde olduğu eserler besteledi. Bu yaklaşım, Schumann’ ın lied türüne en büyük katkısı oldu. Schumann, 1850’de Düsseldorf şehri müzik direktörlüğü pozisyonuna getirildi, ancak 1854’te gençliğinden beri zaman zaman ortaya çıkan; son yıllarda ise ilerleyen ruhsal hastalığı nedeniyle görevinden alındı. Delirmekten her zaman korkmuş olan Schumann’ ın bu korkusu halüsinasyonlarının artması sonucu iyice büyüdü ve sonunda 1854’te bir intihar girişiminde bulundu. Başarısız olan bu girişimden sonra bir akıl hastanesine yatırıldı ve 29 Temmuz 1856’da orada öldü.

 

Robert Schumann, Viyolonsel Konçertosu Op.129 La minör

İlk Seslendirilişi: 9 Haziran 1860 Leipzig,; Solist Ludwig Ebert; Konservatuvar Orkestrası…

Schumann yaşamının son döneminde Düsseldorf’ta orkestra ve koro konserleri yönetmekte, oda müziği konserleri düzenlemekte ve yoğun çalışma arasında besteleme çalışmalarına da devam etmektedir. Sanatçının sağlığı iyice bozulmuştur; rüyalarında meleklerin kendisine yeni melodiler öğrettiklerini ileri sürmekte, delilik belirtileri göstermektedir. Bir keresinde kendini Ren nehrine atacak kadar işi ileri götürmüştür.

Bölümler:

  1. Nicht zu schnell (Oldukça hızlı değil)                 La minör
  2. Langsam (Yavaş)                 Fa majör
  • Sehr lebhaft (Çok canlı) La minör – La majör

Viyolonsel Konçertosunu sanatçı ruh sağlığının kötü olduğu dönemde iki hafta içinde tamamlamıştır. Eser, ara vermeden çalınan üç bölümden oluşmaktadır. Eşi Clara Schumann eser hakkında defterine şu notu yazmış: “Hayal, duygu, tazelik ve mizah dolu romantik bir yapıt. Orkestra ile solo çalgının birlikte dokudukları müzik gerçekten büyüleyici”.

Konçerto ilk olarak 50. doğum yıldönümü nedeniyle seslendirildiğinde ise Schumann öleli 4 yıl olmuştu. Bir yazar, teknikten çok müzik yönünden dikkate değer bulduğu Schumann’ ın konçertoları hakkında, biraz da virtüözleri taşlamak amacıyla;

“Tellerin ya da tuşların cesur şövalyeleri için Schumann çekici değildir, bu yorumcular ancak kendilerini göstermek tasasından uzaklaşabildikleri oranda dinleyicilere bir şey söyleyebilirler; Schumann’ ın başta gözettiği müzik ancak o zaman ortaya çıkar. Besteci ve yorumcu öneminden kaybeder, bütün anlam müzik üzerinde toplanır” demiştir.

 

CÉSAR FRANCK               Doğum:1822 Liege, Paris     Ölüm:1890 Fransız orgcusu ve bestecisi…

Wallon’lu eski bir ressam ailesinin çocuğu olan ve müzik öğrenimine Liege Konservatuvarı’nda başlayan Cesar Franck, sert ve otoriter bir kişi olan babasının gözetimi altında on bir yaşındayken Belçika’da piyano turnesine çıktı. 1835’te Paris’e gidip Anton Reicha’nın özel öğrencisi olarak çalışmaya başladı. Bir yıl sonra öğretmeni ölünce Konservatuvara girerek Leborne, Zimmermann ve Benoist’nın derslerini izledi. 1838’den 1841’e kadar, art arda piyano büyük ödülünü, füg ve org ödüllerini aldı; babası tarafından geri çağrılınca Roma ödülüne katılamadı. Virtüöz olmaya zorlanmasına karşılık böyle bir şeye girişmedi ve 1844’te yeniden Paris’e yerleşti. Notre-Dame de Lorette kilisesinin orgçuluğunu yaptı; aynı görevi Saint-Jean-Saint-François kilisesinde de sürdürdükten sonra 1858’de Sainte-Clotilde kilisesine müzikbaşı oldu. Bir yıl sonra Cavaille-Coll’un kurduğu orgları çalarak açılış törenini yaptı. Öğrencisi olduğu Benoist’nın ölümü üstüne onun yerine atandı. Bu tarihten sonra kendini tam anlamıyla öğretime, org çalmaya ve beste yapmaya verdi. Alçakgönüllü, gösterişsiz, büyük bir çalışma gücüne sahip olan Franck, kendini bütünüyle sanatına adadı. Derinlemesine dinsel briç dünyası bulunan bu orgcunun, şaşırtıcı bir doğaçtan beste yapma yeteneği vardı (bu özelliğinden öğrencilerinin yanı sıra, Liszt gibi ünlü müzikçiler de söz etmişlerdir). Besteci olarak araştırmalarını kromatizm alanında ve armoni sanatında yoğunlaştıran Cesar Franck’ ta armoni, her zaman için zengin ve son derece ince ve etkili olmuştur. Franck, aynı zamanda çevrimsel biçimin ustasıdır; işlediği bu biçimde, farklı hareketler boyunca kullanılmış olan tema öğesi, birliğin ve bağdaşıklığın gerçekleşmesini sağlar. 1870’te Fransa’da ortaya çıkan yenileşme hareketinin ve XX. yy. başlarındaki müzikçilerin üstünde büyük etkisi vardır.

 

César Franck, Senfoni Re Minör

Bölümler:

  1. Lento-allegro non troppo
  2. Allegretto
  • Allegro non troppo

Bu ünlü yapıtını çok sevdiği öğrencisi Henri Duparc’a adamıştır. Senfoni, getirdiği bazı yeni mimari ve teknik özellikler nedeniyle tepkiler uyandırmıştır. Bu yeniliklerin başında yapının “dönemsel biçim” ilkesine dayatılması, ikinci bölümde “İngiliz kornosuna” önemli bir görev verilmesi gelir. Bu görüşler besteciyi üzmekle birlikte şu inancını değiştirmekten alıkoymamıştır:

“Bir yapıt savaşım getirmelidir. Çünkü sanatçı ona yüreğinin bir parçasını, acı, deneyim ve anılarını bırakmıştır.”

Birinci bölüm (lento-allegro non troppo): Yapıtın temel yapısını oluşturan tümceyle başlar, orkestranın enerji kesişleriyle kaybolarak yerini 16 ölçülük beş ayrı fikirden kurulu ikinci izleğe bırakır. Yan düşünler kemanların sunduğu bir şarkıyla oynak ve parıltılı bir geçiştir.

İkinci bölüm(allegretto): İngiliz kornosundan yansıyan acılı bir ezgidir. Sonra kemanların sunduğu yumuşak bir ezgiyi klarnetten gelen bir diğer ezgi izler. Bölüm maden nefesli çalgılar ve arpın akorlarıyla biter.

Üçüncü bölüm (allegro non troppo): “dönemsel biçim” e göre ilk bölümdeki ana izlek belirir, onu hemen ardından ikinci bölümün ilk ezgisi senkoplarla izler. Ana izlek fagot ve çelloların verdiği dinamik bir figürdür. Senfoni bu figürün görkemli yinelemesiyle biter.