Eskimeyen Eski – Emre Toğrul

Emre Toğrul

‘’Anima Sana In Corpore Sano’’ düsturumuz yıllardır.
‘’Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur ‘’,
Vakit fukaralığı nedeniyle, sabahları çok erken spordayım.
Birlikte egzersiz yaptığım dostlar ve eğitmenimizle,
Hem bedeni eğitiyoruz, hem de fikri bir sohbetteyiz.
Otuzlu yaşlardan altmışlılara dek , 4 dekattan insan.
Soruyorum dostlara; ‘’ESKİ’’ denince aklınıza ne geliyor?
Amacım insan aklının, algısının değişkenliğini göstermek.
Tıpkı beslenme ve egzersizin her insan vücudunca,
Farklı şekilde algılanıp, farklı yanıtlar oluşturması gibi.
Ben daha çok; yıpranıp yok olmayı mı,
Yoksa geçen zaman, eşya ve anıları mı algılayacaklar ?
Onun peşindeyim.
Otuzlu yaşlardaki eğitmenimiz ‘’ ÇOCUKLUĞUM’’ diyor.
Mutlak güzel şeyler hatırlıyor ve eski algısı ümit dolu.
Kırklı yaşlardaki dostum ise hemen farklı çizgiden giriyor.
‘’ Taş plaklar, yılların şarkıları, tozlu eşyalar’ diyor.
Nostaljik bir çıkarımla hayatına güzellik katma çabasında.
Altmış yılı geride bırakmış tecrübeyse hemen yakalıyor
Bir yıpranmışlık, geride bırakılmışlık diyor ve ekliyor hemen:
Ama asla olumsuz değil.
Biz akıl ve bedeni bir arada çalıştırırken güneş de doğuyor.
Tecrübeli dostum hemen bir parantez açıyor:
Ve yeni gün ve güneş, sohbeti duyup çıkageldi!!!
Eski başka, eskimiş başka diyoruz sonuçta,
Hepimiz olumluyu, hiç eskimeyen eskide arıyoruz o sabah.
Geride kalan yılların hiç eskimeyen çocukluğunda,
Toz, buruşma ve kanıksanmışlığa rağmen yaşayan plakta,
Eskinin değil, sadece yeninin eskiyebileceği fikrinde,
Kısaca olumsuzun içindeki olumluda buluşuyoruz o sabah.
Yaptığımız hem beden eğitimi, hem fikir jimnastiği…
‘’Anima Sana In Corpore Sano’’

∞Ω∞

Sabah erken kalkıp, güneş doğmadan spor yapmak,
Zihinsel olarak da insanı besleyen ve motive eden bir şey.
Ama bu sabah, eskinin peşinde bir beyin fırtınası da bizimle.
Amacımız spor yaparken aynı zamanda sırtımızdaki en ağır yükü,
Geçmiş dediğimiz zamanın ağırlığını da irdelemek.
Hallerinde onlarca farklı isim, özne, tümleç ve yüklem var eskinin.
Eski, yaşlı, geçmiş, kadim, arkaik, antika , evvel, önceki !
Yaşadığımız zamanın öncesinde kalan herşeye eski diyoruz.
Bellek onunla dolu,
Davranışlar onunla şekillenmiş,
Aidiyetimiz onunla vücut bulmuş,
Kendi tarihimiz bizzat onunla tanımlı,
Nasıl olur da eskiyi olumsuz algılarız diye sohbetteyiz.
Eskiyi olumlu bir kavram olarak algılamanın yolu nedir ?
Bu soruyu sorunca biribirimize, eski hemen sıfatlarla güzelleşiyor;
Saygıdeğer bir geçmiş,
Kadim bir dostluk,
Antika bir değer,
Unutulmaz anılar,
Tecrübe, olgunluk, dinginlik, kabul,
Eski kavramının olumluluğunda sabah sporundayız.
Formu korumanın hassas terazisinde zamanı tartıyoruz.
Bizi kilolar kadar atıllaştıran, taşıyamadığımız geçmiş,
Kısa bir süre de olsa zamanın ağırlığından kurtuluyor.
Sabah güneşine az kala, zihin ve beden birlikte egzersizde,
‘’Anima Sana In Corpore Sano’’

∞Ω∞

Sabahın bu erken saatinde akıl ve beden beraber çalışınca,
Ruh da ister istemez onlara uyuyor, keyifle.
Güneşin doğuşu ile, yeni başlangış için eski günü kapatırken,
Eskimeyen eski ve yenilenen başlangıçlı temamızla hafifliyoruz.
İşin başı sormak, sorgulamak, başlangıç orada aslında.
Eskiyi, geçmişi, geride kalanı bir başlangıç olarak görebilmekte,
Bir bitiş, bir son olarak değil. Yoksa;
Alıp verilen her soluk, hem yaşama hem ölüm soluğu olabiliyor.
Bu girift döngüde öncenin safralarını atabilmek için son bir soru:
Sor bakalım diyor, dostlarım.
Her eski bir başlangıçsa, yazgımızı hangi yeni başlangıç tayin ediyor?
En genç olanımız Can, atlıyor hemen;
‘’Öncenin kopyası başlangıçlar’’, diyor.
Uğur biraz daha yaşanmışlığı katarak yumuşatıyor;
‘’Öncenin benzeri başlangıçlar’’.
İçlerinde olumsuzluğu atamayan bir tek ben miyim diyorum;
Aklım hep ‘’ Öncenin karşıtı başlangıçlar ‘’da.
Eskiyle sulhun noktasını Mehmet Ali koyuyor o sabah;
‘’Öncenin sonucu başlangıçlar’’, diyor.
Güneş doğup ağır ağır salonu aydınlatıyor.
Farkındalık üzerine yapılan sohbet ve ter birbirine karışıyor.
Müzik setinden, eskilerden nostaljik bir melodi geliyor
‘’Geçip giden zamanları bir yerlerde bulsam,
Sonra üzülsem, üzüldüğüme üzülsem’’ diyor Mirkelam.
Aynen diyoruz, hep birlikte,
Eskiye, eskimeyecek bir güzel anı bırakmanın keyfiyle…