Kanıta Dayalı Her şey – Emre Toğrul

Emre Toğrul

Atatürk Türkiye’sinin en önemli kilit taşı, bilimdir.
‘’Hayatta En Hakiki Mürşit İlimdir’’ derken Ulu Önder,
En başta, kendisini bağlayan bir söylemle başlamış işe.
Bu sözle, sadece bilimin önemini vurgulamakla kalmamış,
Aynı zamanda bir şeyin doğruluğu, gerçekliği konusunda,
Kanaat verici belge, delil, iz, argüman olmadan ona inanmayın,
Gözlem ve deneye dayanan ve aksi aynı yöntemle ispat edilene dek,
Elde edilen verilere göre en doğru olanı kılavuz alın, demiştir.
Hafta sonum, bilimsel toplantı, kadavra çalışması ve tartışmalarla,
Mesleki bilimsel dernek faaliyetleri ile geçti ki, keyfine doyulmaz.
Atamızın manevi mirası, bilim ve akıl yolundayız, pozitif bilim ışığımız.
Alanlarında bilimsel yetkinliğe ulaşmış, dünya ortopedistleriyle,
Teorik ve pratik bilimsel değerlendirmelerle dolu bir kurstayız.
Anglosakson jargonuyla ‘’ Evidence Based Science’, kanıtlı bilimin,
Günlük mesleki pratiğe katkılarını arttırmanın peşindeyiz.
Zikredilen verilerin, sunulan konuşma ve çıkarılan sonucun,
Mutlak bir, kanıtlı veriler havuzundan özenle seçildiği,
İnsanların kendi tecrübelerini bu sosa batırarak sunduğu,
En kapsamlı ve zamana uygun veri ve çıkarımların saygı gördüğü,
Bu tip toplantılarda; Atatürk’ün mürşitinin tılsımı iyice ayanlaşıyor.
Kanıta dayalı bilim öğretisini içselleştirmiş insanlarla konuşurken,
Ben yaptım oldu, bana göre, biz böyle öğrendik zavallılığının,
Palavranın, amiyane tabiriyle sallayıp kendi bile inanabilmenin,
Özellikle de, gerçeklik yolundaki kanıtsız vesvese bariyerinin,
Hem iyi farkına varıyor, hem de bilime inancınızı pekiştiriyorsunuz.
Her söylediğinde, bir bilimsel algoritma, kılavuz ya da kaskad gibi,
Kanıtlı bir gerçek dayanak olmadan konuşmayan insanların arasında,
Söylenecek her söz, sorulacak her soru bir süzgeçten geçiyor.

●●●●○○○○●●●●

Atatürk milletini yönlendirirken, bilimsel doğruları temel alması,
Manevi miras olarak bilim ve akılla bizlere yol göstermesi dahi,
Onun ne denli özverili, ileri görüşlü ve vatansever olduğunun kanıtı.
Bilinenin gözlenip, oluşumundaki bilinmezlerin merakıyla başlanan,
Sonrasında doğa yasalarına uygun deneyimlemelerle elde edilen kanıtlar,
Bu kanıtlar sayesinde oluşturulan bilgiyle şekillenen bilim yolculuğu,
Bulunduğumuz zaman dilimi için, en doğru olanı bize gösterir.
Bir bilimsel toplantıda, tüm dünyadan meslektaşlarla tartışırken,
Tecrübelerine rağmen, kanıta dayalı bilimin verilerine sadık insanlarla,
Görüneni bile, değerlendirmeden yorumlamayan akıllarla konuşurken,
Atatürk’ün bu ülkeye aşılamak istediği ülküye tekrar şapka çıkarıyorum.
Dünya bilimi, kanıt olarak en yetkin çalışmaları bile yeterli bulmazken,
Bugün meta analizlerle, mümkün olduğunca kuvvetli kanıtlar ararken,
Üstelik en sarsılmaz bilimsel doğrular bile değişebilirliğe direnemezken,
Mustafa Kemal’in sanki bütün bunların gerçekliğini o günden görüp,
‘İçtimai ilim sahasına dahil işlerde ben kumanda veremem,
İsterim ki beni, müsbet ilim alimleri irşad etsinler,
İçtimai ilimin güzel istikametlerini gösteriniz, ben takip edeyim’.
Diyebilmesinin değeri çok büyüktür dostlar. Kıymetini unutmayalım.

●●●●○○○○●●●●

Defalarca duyup, okuduğumuz halde derin anlamını kavrayamadığımız,
Değerini ve kılavuzluğunu içselleştiremediğimiz öğütleri var Atamızın.
‘Türk milletinin yürümekte olduğu ilerleme ve uygarlık yolunda
Elinde tuttuğu meş’ale POZİTİF BİLİMDİR’ derken söylediği gibi.
‘Bugün, bilimin her alanında tartışmasız otorite ve en doğru olan,
‘ Evidence Based Science’ yani ‘Kanıta Dayalı Bilimin’ ışığını,
Güvenilir, geçerli araştırma yöntemleriyle elde edilmiş verileri,
İstatistiksel ve algoritmik yöntemlerle biriktirilerek bütüncülleştirilmesiyle,
Objektif, mantıklı, seçici, genelleyici ama kanıtlı süzülmüş bilgiyi,
Yaşamınızdaki en gerçek kılavuz kabul edin demiş, yüce önderimiz.
Yani arkasından gelecek, daha doğru bilgilere baz olamayacak ,
Akılcı, somut ve desteklenebilen kanıtları olmayan hurafelerle,
Sistematik ve tutarlı olmayan bilgilerle ilerlenemeyeceğini görmüş.
O, yüz yıl geriden, sanki kanıta dayalı bilimi öngörmüşçesine sesleniyor;
‘İlim ve fennin dışında yol gösterici aramak gaflettir, doğru yoldan sapmaktır,
Yalnız ilmin ve fennin, yaşadığımız her dakikadaki safhalarının gelişimini,
Anlamak ve ilerlemeleri zamanında takip etmek de şarttır.’
Ben de onun manevi mirasçısı ve emanetçisi bir vatandaş olarak,
Bir uluslararası bilimsel ortamda, öğüdünü uygularken soruyorum;
Eğer onun kafamıza koyduğu bu sönmeyen meşale olmasaydı,
Uygarlık önümüzden akarken, suyuna taş atıp bakar mıydık acep?