Sabahattin Ali’nin şarkıları izinde yeni bir oyun: Aldırma Gönül

Seden Mestan
Seden Mestan

Ferhat Göçer ve Ezel Akay’la bir araya gelerek Sabahattin Ali’nin hayatını anlatan bu ‘‘müzikli oyun’’u konuştuk.

Türk edebiyatının öncü yazarlarından Sabahattin Ali’nin şarkılarından ilhamla yola çıkmış, onun hayatını günümüze taşıyan yeni bir oyun başlıyor: Aldırma Gönül. Sahnede ise Ferhat Göçer var.

Evet, nefes kesen performanslarıyla kendisini defalarca sahnede görmüş olsak da Türkçe müziğin bu özgün sesi ilk kez oyuncu kimliğini üzerine geçirerek sahneye çıkıyor. Gözlüğünü taktığı anda Sabahattin Ali’yi canlandırmaya başlayan Göçer, oyunda ünlü yazara ait bir simge olarak kurgulanan gözlüğünü çıkardığında ise bir anlatıcıya dönüşüyor, artık birer klasik sayılan şarkıları seslendirerek, Sabahattin Ali’nin hikayesinin peşinde bir zaman yolculuğuna çıkarıyor bizi de. Rejide ise sinema tarihine Neredesin Firuze, Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü gibi özgün yapımlar kazandırmış Ezel Akay var.

6 Aralık’ta Kocaeli’nde, Sabancı Kültür Merkezi’nde ilk kez izleyiciyle buluşan Aldırma Gönül, 11 Aralık’ta UNIQ Hall’da İstanbul izleyicisinin karşına çıkacak. Öncesinde Ferhat Göçer ve Ezel Akay’la bir araya gelerek Sabahattin Ali’nin hayatını anlatan bu “müzikli oyun”u konuştuk.

Edebiyat, müzik ve tiyatro gibi farklı disiplinlerin bir araya geldiği bir oyun Aldırma Gönül. Fikren nasıl yola çıktı bu proje?

Ferhat Göçer: Bir buçuk yıl kadar önce, Sabahattin Ali’nin şarkılarından oluşan bir albüm hazırlamak için bir teklif almıştım. Aldırma Gönül, Leylim Ley, Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz, Göklerde Kartal Gibiydim, Geçmiyor Günler gibi Sabahattin Ali’nin söz ve şiirlerinin olduğu tüm bu klasikleşmiş parçalardan oluşan bir albümdü bu.

Albüm için stüdyoya girip çalışmaya başladığımda Sabahattin Ali’yi biraz daha yakından tanımak istedim ve bütün eserlerini okumaya başladım. Ayrıca onun hakkında yazılmış kitapları da okudum; belgeselleri izledim. Hayat hikayesini öğrendikçe de bu işin özel bir sorumluluk gerektirdiğini kavradım. Basın danışmanı ve tiyatrocu arkadaşlarımızla konuştuğumuzda da bunu sahneye özel bir proje olarak sunmamız gerektiğine karar verdik. Yapımcımız İpek Kadılar ve basın danışmanımız Bircan Usallı Sılan, yönetmenler arasında Ezel Akay’dan bahsedince ben de büyük bir heyecanla Ezel’e teklif götürmelerini rica ettim. Ve Ezel’le yaptığımız ilk toplantıda birlikte çalışma kararı aldık. Böylece proje için de ilk adımı atmış olduk.

Ezel Akay: İlk aşamada metni oluşturmamız gerekiyordu. Evet, ne yapacağımızı biliyorduk: Sabahattin Ali’nin hayatını anlatan bir oyun olacaktı bu. Şarkıları ve şiirleri de bu oyunun bir parçası haline getirecektik.  

Elimizde enformatif bir metin vardı; bir tür arşiv çalışması gibi, Sabahattin Ali’nin hayatının çeşitli dönemlerine dair bilgiler yer alıyordu bu metinde. Edebiyatçı dostumuz, roman yazarı Haldun Çubukçu bu metni bir oyuna çevirdi; birlikte üzerinde dramatürji çalışmaları yaptık. Bu noktada da yapımcıları ve Ferhat’ı bir konu üzerinde ikna etmem gerekti: Sabahattin Ali’yi Ferhat’ı canlandırmalıydı!

Bu aslında onların planlamadığı bir konuydu. Oyunculuk gerektirdiği için başta biraz tereddüt ettiler. Ben de, “Olmazsa metni başkası okur” diyerek kandırdım onları. (Gülüşmeler.)

Ferhat, çok farklı seyirci kitlelerin karşısına çıkmış, güçlü performanslar sergilemiş bir müzisyen. O yüzden bu rolün altından kalkabileceğini biliyordum. Yine de oyunculuk herkesin kolaylıkla yapabileceği bir iş değil. Özellikle de ezber gerektirdiği için.

Yazının devamını okumak için tıklayın