Yeşilçam’ın kuru dallarını Adana’da yeşertti / Kudret Sönmez

Küçüksaat’i geçip de Saydam Caddesi’ne vardığınızda, çokça karşılaşırsınız Adana’nın tarih ve hasret döşeli sokaklarıyla… Bir ya da iki katlı binaların yaşama çabası verdiği bu diyarda, yaşı 50’yi geçmiş her Adanalının gözlerini ıslatacak yapılarla yüzleşmek mümkündür.

Geçtiğimiz çarşamba günü, Çukurova sevdalısı Sabri Gül’le birlikte, insan ve ulaşım araçlarıyla beslenmiş seyrüsefere karışıp biz de uğradık o bölgemize.

 

SİNEMA EVİ

Saydam Caddesi’ne ilişen sokaklardan birinde, iki katlı bir binanın zemininde yer alıyor Sabri Şenevi’nin Sinema Evi… Kapısını açıp girdiğinizde, yaklaşık 35 metrekarelik bir sinema müzesinin içinde buluyorsunuz kendinizi. Çerçevelenerek korunmaya alınmış eski Yeşilçam afişleri, 1960-70’li yılların gözde film makineleri hemencecik okşamaya başlıyor gözünüzü, gönlünüzü… Arka kapıdan çıkıp binanın avlusuna vardığınızdaysa, yazlık sinemaya dönüştürülmüş 50 metrekarelik bir avlu sizi karşılıyor. Yan ve arkadaki bitişik evlerin beyaza boyanmış iki duvarı, sinema perdesi olarak kullanılıyor. İşte o küçücük alanda, bir makine dairesinin varlığına bile tanıklık ediyorsunuz.

Bu görkemli mekânı bizlere kazandıran Sabri Şenevi, tamamen kendi imkânlarıyla, yaz akşamlarında bedava film izlettiriyor ziyaretçilerine. Üstüne üstlük, bir de sade gazoz ikram ediyor her seyirciye.

BUNUN ADI TUTKU

Dostum Sabri Gül çevreyi hayranlıkla izlerken, ben de sadece kendi imkânlarıyla evini restore ettirip sinema müzesine dönüştüren Sabri Şenevi’yle iki kelam etme fırsatı buluyorum. Gazozlarımızı yudumlarken, büyük bir heyecanla anlatmaya başlıyor Şenevi:

“58 yaşındayım. Doğma büyüme Adanalıyım… Yazlık ve kışlık birçok sinemada makinistlik yaptım. Eski sinemalar kapanıp tarihe karışınca ben de, bir tutkuya dönüşen sinemacılığımı burada sürdürmeye başladım. Yerli ve yabancı filmlere dair 10.000’i aşkın afiş biriktirdim. Ayrıca, film makinelerim ve bobinlerim var. Hepsi çalışır vaziyetteler, çünkü sürekli bakım yapıyorum. Kapım herkese açık. Dileyen herkes, ücretsiz olarak gelip bu özel müzemi gezebilir… Bu arada, bana her zaman destek olan, burayı hayata geçirirken yanımda duran Serdar Kürkbabaoğlu’na teşekkürü bir borç bilirim.”

***

Küçük bir mekâna koca bir dünya sığdırmış Sabri Şenevi… Ortasına da yüreğini dikip ayaklandırmış, artık mazide kalan Yeşilçam sinemacılığını. Bizlereyse sadece gidip görmek kalmış.