‘Yaşama karşı kendimi sorumlu hissediyorum’

Adana’da 3. Uluslararası Çukurova Karikatür Festivali kapsamında, dünyanın birçok yerinden gelen usta karikatüristlerle birlikte açtığımız sergi kapsamında ünlü İtalyan karikatürist ve grafik mizahın önde gelen sanatçılarından Marilena Nardi ile karikatür sanatı ve dünyanın gidişi üzerine keyifli bir söyleşi yaptık.

Klasik bir soruyla başlayalım, karikatüre nasıl başladınız?

O zaman klasik bir yanıtla başlayayım, çocukluk yaşlarında çizmeye başladım. 16 yaşında artık karikatür yarışmalara katılmaya başlamıştım. Devamında İtalya’da Güzel Sanatlar Lisesi’nde ve Academia Üniversitesinde heykel eğitimi aldım. Venedik Güzel Sanatlar Akademisi’nde 1992’den beri anatomi ve sanat üzerine dersler vermeye devam ediyorum.

Çizgi yaşama biçimim

Karikatürde politik eleştiri, kadın ve insan haklarını yoğun şekilde ele alıyorsunuz. Sizi karikatür çizmeye iten motivasyon kaynağınız nedir?
Çocukluktan itibaren bulunduğum ortam ve yaşadıklarımla ilgili dert ettiğim şeyleri çizmeye çalışıyorum. Çizgi benim yaşama biçimim. Kadınların yaşadıkları sorunlar bence tüm dünyada aynı.Bu konuyu işlemem çok doğal. Sadece kadınlar da değil, çocuklar, mülteciler, savaş ve çevre katliamı gibi her şey karikatüristin sorumluluğundadır. Karikatürlerimde kişisel durumlardan daha çok toplumsal sorunları evrensel boyutuyla ele almaya çalışıyorum.

Karikatürlerinizi nerelerde yayımlıyorsunuz? Karikatür basılı olmak zorunda mı yoksa internet ortamı yeterli mi?
Yaşama karşı kendimi sorumlu hissederim. Dünyanın neresinde olursa olsun canımı acıtan ve sıkan bir durum varsa mutlaka çizer ve her platformda paylaşırım. Gazete veya dergi gibi mecrada karikatürlerin yayımlanması disiplini açısından çok önemli. Basın karikatürlerini her gün üretmeye neden olan ve yaşama karikatür gözüyle bakmayı sağlayan bir süreç bu. İnternet ortamının ise hızını ve evrensel sınırları yok etmesini seviyorum. Dünyanın birçok ülkesinde yüzlerini görmediği karikatürist arkadaşlarının olmasını ve çizdiklerimizin yayımlanması kadar güzel bir duygu yok. Dolayısıyla, interneti iyice içe dönen toplumların dışavurumu gibi görüyorum. Sosyal medyayı da güvenilirlik sorunu nedeniyle sınırlı kullanıyorum.

Sanatçı baskı altında

Etkilendiğiniz karikatüristler kimler ve Türk karikatürü hakkında görüşleriniz nelerdir?
Etkilendiğim karikatürist Quino… Gerçekten grafik mizahın en özgün sanatçısıdır. Mümkün olan en az çizgiyle mesajını verir ve kişiyi yoğun düşündürür. Her karikatürü ayrı bir kitap gibi gelir bana. Sanırım bu etkilenme nedeniyle onun kadar yetkin olmasa da grafik karikatür çiziyorum. Türk karikatürünü de katıldığım etkinliklerden ve yarışmalarından izliyorum. Türk karikatürünün dünyada saygın bir yeri olduğunu düşünüyorum. Ancak son zamanlarda sadece Türk karikatüründe değil batı Avrupa’da bile karikatüristlerin korktuğunu düşünüyorum. Korkan bir karikatürist karikatür çizemez, çizdiği bir şeye yaramaz. Politik ve toplumsal baskılar ile terörist faaliyetler nedeniyle karikatüristler dünyanın her yerinde bir baskı içindeler. Bu baskı ortamı medyaya da yansıyor ve medyada karikatür daha az yer almaya başladı. Avrupa’da bile özgürlükçü görünen medyada karikatürlerin yayımlanmasında sorunlar yaşıyoruz.

Karikatür yazılı basında neredeyse yer almamaya başladı. Bunu nasıl açıklıyorsunuz?
Dünyanın en gelişmiş kabul ettiği Avrupa ülkelerinde bile birçok gazete tam anlamıyla yayımlarını durdurma noktasına geldi. Gazete ve dergilerde karikatür yerine vinyet çizimler ve tasarımlar yer almaya başladı. Basının maalesef karikatür geleneği kayboluyor, bu da sosyo-kültürel bir sorun. İnternet tüm dünyaya açılım sağlayan çok güzel bir platform ama buradan ekonomik açıdan yaşamınızı kazanmanız biraz zor.

Yazının devamını okumak için tıklayın