Mehmet Uluğtürkan’dan yeni roman: ‘Kayıp Sancak’

Gazeteci yazar Mehmet Uluğtürkan, yeni kitabı ‘Kayıp Sancak’ı okurlarla buluşturdu. Mustafa Kemal Atatürk’ün de kahramanlarından biri olduğu kitap için Uluğtürkan, “Kayıp Sancak, 100 yıl öncenin romanı ama bu romana konu olan coğrafyada emperyalistlerin emelleri sona ermiş değil” dedi.

‘Madalyasız’ kitabıyla ses getiren gazeteci ve yazar Mehmet Uluğtürkan, bu kez yeni romanı ‘Kayıp Sancak’ı kitapseverlerle buluşturdu.

‘Kayıp Sancak’ için, “100 yıl öncenin romanı ama bu romana konu olan coğrafyada emperyalistlerin emelleri sona ermiş değil. O yüzden dingin bir Anadolu için güçlü olmaya ve içerisinde yaşayanların tıpkı bir mozaik tablosunda olduğu gibi tüm renklerle bir arada olma zorunluluğu var” diyen Uluğtürkan, yeni kitabını ve yeni kitabının kahramanlarını anlattı.

Mehmet Bey, romanınız için sizi tebrik ederek başlamak isterim. Tarihsel gerçekliğin kurgunun, kurgunun da tarihsel gerçekliğin önüne geçmediği, başarılı bir dengede ilerleyen bir roman, Kayıp Sancak. Bu dengeyi nasıl kurduğunuzla ilgili başlayalım isterseniz…

Kayıp Sancak’ta tarihsel gerçeklik daha yoğun. Kurguyu, sadece ana hikâyeyi ara bölümlerle harmanlama ve okuru o yıllara götürme çabası için kullandım. 100 yıl önce Anadolu’da verilen kurtuluş mücadelesinin her anı, bir romanı besleyecek zenginliğe sahip. Zaten az sayıda var olan Kurtuluş Savaşı romanlarımız arasında Kayıp Sancak’ı farklı bir konuma taşıyabilecek en önemli taraf gerçekliğe çok yönlü bakış açısı olabilir. Mondros Mütarekesi’nden hemen sonra Anadolu’yu Güney’den işgale başlayan Fransızların ünlü komutanı Binbaşı Pierre Mesnil’in günlüğü ve işgale karşı destan yazan Kuvvacı komutanların dönemin yerel gazetelerine yansıyan anıları kurguya gerek bırakmadı.

Roman kişilerinizin birçoğu gerçek kişiler; gerçek kişilerin bir romanda anlatıya yedirilmesi zor bir süreç olsa gerek. Onlar gibi düşünebilmek, birtakım çıkarımlara varmak ve bunun gibi başlıklar adına… Ne söylemek istersiniz?

Vatanın kurtuluş planlarını 19 Mayıs 1919’dan 6 ay önce Adana’da yapan, 5 Ağustos 1920’de yönettiği Pozantı Kongresi’nde delegelerin önüne koyduğu sandıkla ülkesi için kuracağı sistemi demokrasi olarak belirleyen reformist, vizyoner Osmanlı paşası Mustafa Kemal, Kayıp Sancak’ın kahramanlarından biri. Yanı sıra Cihan Harbi’nde Fransa’nın Almanlara karşı verdiği mücadelede Verdün Cephesi’nin kahramanı Binbaşı Mesnil, Kuvvacı komutanlar Tekelioğlu Sinan (Ali Ratıp), Kara Afat (Hasan Akıncı) ve onlarca kahraman Kayıp Sancak’ın tuğlalarını ören karakterler. Kayıp Sancak, Kurtuluş Savaşı’nın Güney Cephesi’nin az bilinen gerçeklerini içerirken, Kuvvacı Yüzbaşı Tekelioğlu Sinan ve Fransız Binbaşı Pierre Mesnil’in akıl oyunlarını da aktarıyor. Cephede karşı karşıya gelen iki komutanın günlüklerini ve anılarını okuduğumda karakterleriyle ilgili detaylı bilgi edinme imkanı buldum. Askerlik mesleğine aşık, savaş halinde bile birbirleriyle iletişimde nezaketi elden bırakmayan, disiplinli, kararlı bu karakterleri romana işlemek çok zor olmadı.

Okur aslında ilk iki soru ekseninde bile sizin olaylara bakış açınızı kavrayacaktır aslında… Ama yine de sormak isterim kayıp Sancak’ı güncel yapan ne sizce? Ya da Kayıp Sancak güncel bir roman mı, bir tarih romanı olarak…

Anadolu’da yaşamanın, Anadolu’ya sahip olmanın bedeli tarih boyunca ağır olmuş. Hala çok ağır. Zira herkesin gözü burada. Kıskandıran bir stratejik konum, zengin kaynaklar. O yüzden tarih boyunca bu topraklara sahip olabilmek, sahip olunca da muhafaza edebilmek kolay olmamış, olmuyor ve olmayacak. Burada mücadele hiç bitmeyecek. Dün, ticaret yolları, stratejik konum için yapılan savaşlar bugün ekonomiyle veriliyor. Belki yarın su kaynakları için verilecek. Zaman, enstrüman değişecek ama bu topraklarda sefa sürebilmenin bedeli hep ağır olacak. Kayıp Sancak, 100 yıl öncenin romanı ama bu romana konu olan coğrafyada emperyalistlerin emelleri sona ermiş değil. O yüzden dingin bir Anadolu için güçlü olmaya ve içerisinde yaşayanların tıpkı bir mozaik tablosunda olduğu gibi tüm renklerle bir arada olma zorunluluğu var.

Yazının devamını okumak için tıklayın