Ölümünün yıl dönümünde Fikret Otyam; 90’a 1 Kala… / Mehmet Emin Arıcı-altinrota.org

90’a 1 kala Fikret Otyam

Sanat ile uğraşan insanlarımızı “Nadide Çiçek” gibi sarıp sarmalamamız gerekir demişti Etem Çalışkan. Her sanatçı, yarattığı her eserde yeniden var olur ve yaşamaya devam eder diye de eklemişti. Fikret Otyam’ın ölüm haberini aldığımda adeta donup kaldım. Sanki dünya bir an durdu. Ve bir değerin aramızdan ayrılması ile başta Yaşar Kemal’in kendisi olmak üzere O güzel insanların o güzel atlara binip gitmiş olmasının ağırlığını hissederek uzun bir süre kendime gelmeye çalıştım.

Siz bakmayın benim 90’a 1 kala dediğime. O, son nefesine kadar yazma hevesi ile yapacağı resimleri düşünerek, üretme isteği ile veda etti bizlere de ondan. Bir çocuk gibi üretken bir genç gibi kararlıydı aynı zamanda.

Veda etti diyorum ama o kitapları ile yazılarıyla, fotoğrafları ve resimleriyle yaşamaya devam edecek. Tıpkı kendi kardeşleri besteci ve orkestra şefi Nedim Vasıf Otyam gibi, Nusret Kemal Otyam gibi, “can dostum” dediği Orhan Kemal gibi, Yaşar Kemal gibi …

Fikret Otyam ile tanışma

Sevgi dolu koca bir çınardı o. Sohbeti de kendisi gibi bir o kadar tatlıydı. Orhan Kemal’in can dostuydu.  Hatta Orhan Kemal’in cezaevi zamanlarında ona mektupları ile can yoldaşlığı yapmıştı. Uzun zaman haber alamadıysa vay haline. Dünyası yıkılırdı. Bir çok kez denemesine rağmen akrabası olmadığı için cezaevinde görüştürmemişlerdi.

“Kanunda ‘en iyi arkadaşı serbesttir’ diye bir madde yok, cezaevi yönetmeliğinde de yok. Yakının olmaya yakınınım ama, nasıl anlatırsın kardeşten de yakın olduğumu? Anlatsan kim anlar? Kim dinler? Tek tesellim dışarıda en tezelden görüşebilmemizdir, bunun umududur!”

Orhan Kemal’e göndermiş olduğu mektubundan alıntı sanırım en iyi kanıttır.

Orhan Kemal’e Vefa

Onların birbirlerine olan bu bağlılıklarını bildiğimizden, Adana’da Orhan Kemal Kültür Merkezi’nin açılışı için uğraş verdiğimiz zamanlarda, Haluk Uygur ile birlikte Antalya’daki evini ziyaret ettik. Amacımız Adana’da sergisini açmaktı. O dostu için bir vefa örneği göstererek daha yeni tanıdığı bizlere tüm eserlerini vermek için hazırlık yapılmasını sağladı. Adana’da “Orhan Kemal’e Saygı” sergisinin küratörlüğünü yapmış olmanın heyecanını keyfini bugün hala yaşıyorum. Sergiye hastalığından dolayı katılamasa da gönderdiği mektubunda “Heeyyy Orhan sana gösterilen şu vefaya bak. Şu vefaya bak. Sen bu vefayla yaşıyorsun. Sen öldün demek yok. İşte vefalı siz şu topluluk” diye bizi onurlandırmıştı.

Fikret Bey ile karşılaşmamız bizim de onunla güzel anılarımızın oluşmasını sağladı. Öyle güzel anılarını bizimle paylaştı ki sanki biz de onunla o anları yaşadık.  Anın durmasını, zamanın akmamasını ve bu sohbetin hiç bitmemesini içimizden geçirsek de ustanın yanından güzel anılarla ayrıldık.

Yazının devamını okumak için tıklayın