Önce İnsan ve İyi Kadın – Emre Toğrul

Emre Toğrul

Kadındın, ama önce İNSAN,
Güzeldin, ama önce İYİYDİN,
​ ( Ümit Yaşar Oğuzcan)

Bazı insanlar çok güzel şiir yazar.
Ümit Yaşar gibi.
Şiirlerini okudukça herşey kolaylaşıverir.
İnsanı zihin ateşine atar, kendi yağında yakar.
Üç kelimeyle özetler şiir bütün çözümü.
Formüldeki kelimeler birbirini götürünce,
Yahu dersin, bu iş bu kadar basitmiymiş.
Şiirin tatlı virgülüden önce, o sandığın şey,
Virgülden sonra, bambaşka bir hal alır.
Hiç dikkat etmediğin imlanın sessiz önemini,
Yaşamın noktalama işaretlerinin gereğini,
Bir bir kavratır, kısacık bir şiir. Okuyunca;
Önce insan ve iyi kadın olanlar gelir aklına.
İçin ısınır, yeniden ümitlenir ölümlülüğün.
Bazı insanlar çok güzel şiir yazar.

●●●●○○○○●●●●

‘Yokluğunda, hangi eve girdiysem,
Hangi odaya, orada ben yokum.
Uzaklarda bir ev vardı, o evde bir oda,
Orada sen yoktun.’
Ailemizin ferdidir, Ümit Yaşar, şair.
Bazı adamlar, özellikle çok güzel yazar şiiri.
Bütün bir hayat, sorup da cevap alamadığını,
Kitap kitap okuduğunu, günlerce konuştuğunu,
Şıp diye bulursun şiirin virgülünden sonra.
Sen, bu da ne diye sorarken virgülden önce,
O dost virgül, yol gösteren virgül hatırlatır,
Eksiği, fazlayı, arananı, bulunamayanı.
Ayrılık ne anlama geliyor, kavuşmak ne,
Vurgular, aslolan değeri, oraya oturan parçayı,
Çağırır insanı bazen şiir, nokta koyulmadan gel der.
Yokluğunda hangi eve girdiysem, hangi odaya,
Orada ben yoktum…
Senin yokluğun çıkar onun yokluğunun içinden.
Bazı insanlar çok güzel yazar şiiri…

●●●●○○○○●●●●

Onlar kelimelerdeki sihiri keşfetmeye görsün,
Ümit Yaşar gibi cımbızla çeker taa derinden.
Tonlarca lafla anlatamadığını kavratıverir,
Bir ömür anlayamadığını nakşediverir adama.
‘Ben senin, en çok sesini sevdim,
Buğulu çoğu zaman, taze bir ekmek gibi
Önce aşka çağıran, sonra dinlendiren,
Bana her zaman dost, her zaman sevgili.’
Bir sesin, ağızdan çıkış tınısının yarattığını,
Sıcacık ekmeğin dumanına bular o şair,
Neyi, niye sevdiğini üç kelimeyle özetler.
Kurabilsen, virgülden öncekiyle sonrakinin ilintisini,
Zaten düzelirdi bedbaht kaderim derken sen,
Aşkın, huzurun, dostluğun sihirli formülünü,
Kısacık şiire doluşturuverir şair.
Buğulu sesiyle dinlendiren sevgili geri gelir.
Bazı şairler, bir kelimeye herşeyi yazar.

●●●●○○○○●●●●

Yine bir dönüş uçağında takıldım şaire,
Pencereden bulutlarına bakarken memleketin.
Şair Ümit Yaşar; hani ‘en ağır işçi benim,
Gün 24 saat seni düşünüyorum’ diyen.
Demesini, diyebilmesini, deyivermesini,
Anlamasını, anlatmasını bilemeyenlere inat,
Üç satırda manifesto yazan Ümit Yaşar.
Bir tarif eder ki yaşamı, insanın gidesi gelir.
‘ De ki; ömür verdin, en büyük yalan,
De ki; beden verdin, içi boş ve kof,
İşte! Yüce eserin, işte insan,
Ve yırt göğüsünü, bağır : Of tanrım of…
Demem o ki, bir avuç kelimeyi harmanlayıverip,
Belirsizliğin utangaçlığını noktalı virgülle aşıp,
Aristofanes’in virgülleri, noktalarıyla bize inen,
Enli kafalarımıza kavramları inceden bırakan,
Bu denli derin ve usta şairleri olan ülkede,
Herkesin bu öğretiden nasibini alması gerek.
Şair, karmakarışık düşüncelerin aktarımını yaparken,
Düşünce akımını bozmadan fikirleri öyle bağlıyor ki,
Hayatın göz ardındaki, ince, naif yaralarını eşeliyor.
Ve bazı insanlar da çok güzel şiir yazıyor,
Tıpkı Ümit yaşar Oğuzcan usta gibi:
‘ Konuşacak birini bulmak, kolayda,
Susacak birini bulmak, zor.
Susacak ne çok şey var oysa,
‘’ Susmak’’,
İliklerime kadar doluyum anlamında…