Selçuk Amcanın Sihirli Odası Emre Toğrul

Selçuk Amcanın Sihirli Odası
Yaşanılan ve çalışılan mekan aynasıdır kişinin,
Ruh ve akıl çelişir doymazsa, zahiri dış abartır makyajı.
İhtişam, devasalık, görkemlilik ; uçuşur havalarda,
Ultra, lüks, herşeyli, en enli mekanlara heveslenilir,
Jetten yata, oradan beş yıldıza; aşağısı idare etmez,
Gördüm, işte buradayım, bende varım delisi olunur.
Ben ise sizi bugün, daha dahanın peşindeki dünyanın,
Nimetlerine hayran ülkemde, farklı bir yere götüreceğim.
Çok eski bir kitapçının, çalışma ofisinde soluklanacağız.
Tarsus’un ortasında, aslında üç kuşaktır aynı oda.
SEHER hanımın küçücük kulübesinde başlayan öykü,
Sevgili Selçuk amca ve Fuat Togo ile üçüncü kuşakta.
Her ziyaretimde beni alıp götüren o mistik ofis,
Kitabevi içinde mekan, ama ne mütevazi mekan,
Selçuk amcanın, yılın 350 günü 12 saatini geçirdiği,
Duvarları, her santimetre karesi tarih kitabı gibi.
Kokusunda Anadolu toleransı ve alçakgönlü,
Eskiliğinde engin bir gösterişsizlik yatan oda.
Tarsus’un orta yerinde bir sembolik hazine…

2016-06-12_13-24-20

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

∞Ω∞∞Ω∞∞
Gazete, kitap ve dergilerin kağıttan ekrana,
Yazının kalemden tuşa geçtiği bir zamandayız.
Sanal kullanıp atmanın revaçta olduğu dilimdeyiz.
Elle tutma, görme, hissetme, saklama ise zor,
Selçuk amcanın huzurlu odasında hepsi birarada,
Cızırtılı radyo, çevirmeli telefon, isme göre fihrist,
Yıllardır ellenmemiş, birikmiş, birikim olmuş,
Daracık bir genişlik, ferahlık ve uçsuz bucaksızlık,
Bugünün fanfinfon Türkiye’sinin, kadim Tarsus’unda,
Görgüsüz ve sakil ihtişamı marifet sayan zamanenin,
Amaç için ruhun sürekli maddiyata peşkeş çekildiği,
Dogmatik hurafeden ibaret, cehalet cüppeli senaryonun,
Adam olmadan oda, liyakat olmadan makam sahiplerinin,
Office, makam, huzur, mevki adlı taht odalarına inat,
Yer ile bir, penceresi gazete tezgahı, ışığı yazıdan bir oda.
İkibin yıllık Kleopatra kapısıyla Altındangeçmenin arasında,
Danyal Peygamber ile Saint Paul’un mekanlarının ortasında,
Bir çalışma odası, küçücük, ama izzet dolu…

2016-06-12_13-23-48

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

∞Ω∞∞Ω∞∞
Öyle, her işin, 21. Yüzyıl kibir ve aceleciliğinde yapıldığı,
20. kat, klimatize, business office’ leri gibi değil burası,
Öyle, ‘niye ben yapıyormuşum’ küstahlığıyla dönen,
500 metrekare ‘’ultra trendy’’ bir bureau hiç değil,
Kapı, kapı, asansör, kapı, hol, koridor, kapı değil,
Sokaktan, kaldırımdan beş adımda içindesin,
Selçuk amca, hep aynı yerde, bir asırdır aynı gülücük,
Başüstündeki saat durmuş, zaten odada zaman kayıp,
Duvardaki tablolar güllerin arasında, hoşgörü sergisi,
Atatürk’ün, Caminin, 13 havarinin resmi yanyana,
Gelişigüzel anlamlı mesajlarla dolu 30 metreküp ,
Tabanı itidal, duvarları muvazene, tavanı ikdam,
Belki yüz senedir hiçbir değişime tenezzül etmemiş,
Belki bir Roma hamamı ya da Collesiumunun üstünde,
Bir çalışma odası, medeniyetler kavşağı gibi…

2016-06-12_13-23-00

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

∞Ω∞∞Ω∞∞
Ele tutuşturulan yeniliğin, gelişmişlik diye yutturulduğu,
Kolaylığın, emeksiz eldenin, tüketmenin çağdaşlık sayıldığı,
Kullandığımız herşeyi bizim ve bizim için sandığımız,
Globalizasyon adıyla standart maymuna çevrildiğimiz,
Çarçur dünyasına uyum sürecindeki Türkiye’sinde,
Teenni mabedi, mütevazi bir çalışma odası.
İnsanları bilgilendiren yazılı kağıtların arasında,
Ukala, sinsi modernliğin korkudan içeri giremediği,
Yılların, şevkat ve sevgiyle dosyalandığı bir oda.
Eminim, ülkemin birçok şehrinde benzerleri olan,
Nevi şahsına münhasırlık mertebesine erişmiş,
Zaman, mekan, kavram kargaşasını gönül gözüyle aşmış,
Mütevazi, hoşgörülü ve hikmet sahibi insanlarının,
Çalışma odalarına ithaftır, Selçuk amcanın odası.
Maraş’ta bir çarıkçı, Antep’te oymacı, Urfa’da sarrafın,
Adıyaman’da, Hatay’da, Adana’da bir adam insanın,
Ülkemizi ayakta tutan, o işinin erbabı esnaf loncasının,
Çalışma odası, masası ya da taburesi anlattığım…
Sadece insanlıktan alınan nasiple döşenen,
Oruç benzeri bir nefis terbiyesiyle süslenen,
Saati durmuş, sınırı şükürle çizilmiş, tebessümle sıvalı,
Küçücük ama içi dolu çalışma odaları…

 

 

2016-06-12_14-53-02

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

∞Ω∞∞Ω∞∞
Yaşadığımız, anlam yüklediğimiz ve aktardığımız kadar,
Hissettiğimiz, sabredip, koruduğumuz oranda,
Ve illaki paylaşabildiğimiz kadar çoğalıyor değerlerimiz.
Ülkemizin birçok yerinde, eminim ne çalışma odaları var?
Tıpkı Selçuk amcanın Seher kırtasiyedeki odası gibi.
Kanaatkarlık gibi, unutulan bir erdemi hissedebileceğiniz,
Asıl dürüst sanatın icra edildiği, mütevaziye boyalı,
Mutluluğu yersiz heveslerde aramayan bir oda.
Dostlarım; gelecek nesillere iç güzelliğini, feraseti,
İyi ve kendine yeten bir ruh olmayı öğreteceksek,
Zaman, mekan ve insan örneklerimizin, kılavuzlarımızın,
Titizlikle seçilmesi ve hakikatten beslenmesi şarttır.
Bakmasınlar dış ihtişamın sabun köpüğü duruşuna,
Kapılmasınlar gösterişli, dumanlı vaadlerin çekiciliğine.
Yürekteki ihtişamı yansıtan mütevazi çalışma odaları,
Benliğini yüceltmiş, değerlerini koruyan ve paylaşan,
Yıllardır sabır, vefa ve dirayetle işini sanatlaştıran,
Ve bir anlamda zamanı durduran,
Hoşgörülü Selçuk amcalar örnek olsun çocuklarımıza…