
Birbirine benzer sitelerin çoğaltıldığı, kültürel farklılıkların törpülendiği günümüzde şehirlerimizi tarihleriyle, özgün kimlikleriyle gündeme getirmenin anlamlı olduğuna inanıyoruz. Türkiye’nin kültür haritasına katkıda bulunmayı amaçlayarak Varlık dergisinde 2021 yılının Mayıs’ında İstanbul, Ekim’inde Ankara, 2022 Nisan’ında Bursa’yı odağa almıştık. Bu sayımızda ise dosyamızı Adana’ya ayırdık.
Cuma Duymaz “Edebiyatın Bereketli Toprakları” başlıklı yazısında “Genelde Çukurova, özelde ise Adana, Cumhuriyet öncesinde olduğu gibi sonrasında da Türk edebiyatına kaynaklık etmiş, edebiyatımızın önemli üretim merkezlerinden biri olma vasfını daima korumuştur,” diyor ve âşıklık geleneğinden deneysel edebiyata uzun bir serüvenin önemli duraklarına değiniyor.
Taçlı Yazıcıoğlu, “Arabesk’ten Rock’a Suya Akan Seslerin Şehri” başlıklı yazısında bir şehrin belleğinin müzikle nasıl yazıldığını gösteriyor, “detaylı bir arşiv taraması yapacak etnomüzikoloji çalışmaları için ilk adım”ı atıyor.
“Bir Şenliktir Adana” diyor Güney Özkılınç; “kendi imkânlarıyla uçak yapmaya girişen” Mehmet Ali Kurçer’le, bakkal dükkânında geniş bir sinema arşivi bulunduran Ahmet Turan’la, destancılarla, Abidin ve Arif Dino’larla ve onların Adana Halkevi’ndeki sohbetlerine katılan Demirtaş Ceyhun, Nihat Ziyalan gibi isimlerle, Yılmaz Güney’le karşılaştığımız bir şenlik alanında gezdiriyor bizi.
Meral Saklıyan, “Adana’da Pamuk İşçiliği”nin serüvenini anlatmakla kalmıyor, edebiyat ve resme yansımalarına da değiniyor. Elbette uygun olmayan koşullarda çalıştırılan çocuk işçiler, Suriyeli ırgatlar da giriyor odağına, çünkü Adana demek eşitsizliğe karşı savaş demek.
Sabit Kemal Bayıldıran, “Adana’da Kültürel Değişim”i vaktiyle şehrin ekonomisinin nabzının attığı üç merkezden biri olan Siptilli’den şırdan, kebap, şalgam, bicibici ve halka tatlısı gibi yiyecek içeceklere, Orhan Kemal romanlarından sinemaya geniş bir çerçevede anlatıyor; neyi anlatırsa anlatsın onda etnik, kültürel bir öğe ve dönüşüm tespit ediyor.
Zafer Doruk, “Bir Zamanlar Adana” başlıklı yazısında şehrin 50’li, 60’lı yıllardaki yeme içme, eğlence, sokak kültürünü, sosyal yaşamını, günümüze gelene kadar uğradığı değişimi anlatıyor. Kalaycılar, basmacılar, aşlamacılar, ayı oynatıcılar, kuşçular, horozcular, Cadillac, Chevrolet Impala gibi lüks taksilerin şoförleri geçiyor önümüzden.
Özcan Karabulut, “70’ler Odağında Adana’nın Kültürel İklimi” başlıklı yazısında “ağır ağbilerle”, Fellahlarla, Conolarla, İncirlik Havva Üssü’nden Amerikalılarla tanıştırıyor bizi. Manzarada çinko damlı evler, yazlık sinemalar, insanlarda futbol, sinema tutkusu…
Ersun Çıplak, “Bağlarbaşı’nın Ruhundan Yeni Adana’nın Doğuşu” başlıklı yazısında bir akraba, dost çevresinin ilişkilerinden ve Bağlarbaşı Karakolu, Acar Derya Düğün salonu gibi mekânlardan yola çıkarak 80’lerden günümüze şehirdeki değişimin bir fotoğrafını çekiyor.
Dosyamızda öykü tadında denemeler var, yazarlarımız kuru bir belge kaleme alamayacak kadar anlattıkları şehre bağlı çünkü.
Varlık’ın Şubat 2025 sayısını edinmek veya dergimize abone olmak için: varlikonline.com